25-05-2015
FUEN kongresinin ardından...
Avrupa Ulusları Federal Birliği'nin (FUEN) 2015 kongresi, geçen hafta Gümülcine'de başarıyla gerçekleşti. 20 ülkeden, 30 azınlığı temsilen 150 delegenin yanı sıra, Avrupa Parlamentosu milletvekillerinin katıldığı kongreye ev sahipliği yapan Avrupa Batı Trakya Türk Federayonu, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği ve DEB Partisi başarılı bir organizasyona imza attılar.
Kongrede oturumlarda ele alınan konular ilgi çekiciydi. Tabii ki ana konulardan birinin Batı Trakya Türk azınlığının sorunları olması da bizim için ayrı bir önem taşıyordu. Kongre çerçevesinde gerçekleştirilen sosyal aktiviteler de özenle hazırlanmıştı. Gümülcine, İskeçe, Evros illerine gerçekleştirilen ziyaretlerde, bölgemize gelen Avrupa'nın diğer azınlık temsilcileri tam bir kültür ziyafeti yaşadılar.
Diğer azınlıkların sorunlarını öğrenmek, sorun tanımlamasındaki farklılıkları görmek ve "mutlu azınlıkların" da varlığından haberdar olmak hayli ilgi çekiciydi.
En can sıkıcı ve en incitici kısmı ise, "en gariban azınlıklar"dan biri olduğumuzun bir kez daha teyid edilmiş olmasıydı.
Yunanlı yetkililerden kongre davetine icabet eden olmadı. Eyalet Başkanı ve Gümülcine Belediye Başkanı, azınlık mensubu yardımcılarıyla temsil edildiler. Eşzamanlı olarak 14 Mayıs törenlerinin olması belki bir engel olabilirdi, ancak kongre çalışmalarının 14-16 Mayıs tarihleri arasında devam ettiğini düşünecek olursak, mazeret üretmenin yetersiz kaldığı yorumu yapabiliriz.
Milletvekillerimiz de Atina'daydı. Onların yokluğunu bizler kadar, Avrupa'dan gelen konuklar da hissetti.
Kongre öncesi sağ çevrelerden yükselen rahatsızlık sesleri ise herhangi bir gerginliğe dönüşmedi. Bölgedeki emniyet yetkilileri, kongrenin güvenlik içerisinde gerçekleşmesi için çaba içindeydiler.
Çıkabilecek her tür gerginlik, aslında "azınlıklar" konusunda iyi bir görüntüye sahip olmayan Yunanistan için "artı bir olumsuzluk" anlamına gelecekti.
Yerel düzeyde "sükunet" sağlandı.
Ancak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Konstantinos Kutras'ın FUEN kongresiyle ilgili yaptığı açıklama talihsizdi. Kutras'ın FUEN ve azınlık sorununa bakış açısı ülkemizinin "demokrasi anlayışına" gölge düşürdü.
Yunanistan'ı azınlık konusunda eleştiren herkes gibi FUEN de "dost ülkelerle" işbirliği suçlamasından nasibi aldı. "FUEN kongresinin engelsiz ve pürüzsüz gerçekleşiyor olmasının" bir lütuf olarak gösterilmesi de şaşkınlık yarattı.
Azınlığın her türlü nimetlerden yararlanan eşit vatandaşlar olarak tanımlanması, nacizane görüşüm, Yunanistan'ı yüceltmek yerine, Yunanistan'ı bir kez daha zor durumda bıraktı, prestijini zedeledi.
Avrupa'nın değişik bölgelerinden gelen azınlık temsilcileri, Avrupa Parlamentosu milletvekilleri, azınlık konularıyla yakından ilgilenen örgüt ve kurum temsilcileri, Yunanistan'da neler olup bittiğinin fazlasıyla farkındalar.
Uluslararası anlaşmaların ve AB kriterlerinin uygulanması konusunda sıkıntılar olduğunun, örgütlenme özgürlüğünün var olduğu iddialarının asılsız olduğunu, müftünün seçilmesine neden izin verilmediği savunularının gerçeği yansıtmadığını biliyorlar.
Keşke Dışişleri Bakanlığımızın sözcüsü sayın Kutras FUEN kongresiyle ilgili böyle görüş belirtmeseydi de, ülkemiz "Herkes önce kendi evinin önünü süpürmeli"
"Yunanistan’ın Türk azınlık ve demokrasi konusundaki tutumu kabul edilemez" cevaplarına maruz kalmasaydı.
25 Mayıs 2015 Pazartesi 19:03