06-06-2015
Çocuklar herşeyimiz...
Kızımın ilk yaşlarıydı. 23 Nisan Çocuk Bayramı nedeniyle, İstanbul'da Bağdat Caddesi'nde gerçekleşen kutlamalardan artık keyif alacak kıvama gelmişti.
Cadde'ye geldiğimizde coşkulu bir kalabalık karşıladı bizi. Sadece Türkiye'den değil, dış ülkelerden de çocukların katıldığı kutlamada, yer yerinden oynuyordu.
Eşim arabaya park yeri ararken, ben de kızım Irmak'la birlikte bayram alanında yer bulmak için kalabalığın içine karıştım.
Boğazımda oluşmaya başlayan düğüme ilkin aldırış etmemeye çalıştım. Yok saydım. Ama bu düğüm gittikçe boğazımı sıkıyor, içimde yükselen duygular göz yaşlarımla dışarıya çıkmaya çalışıyordu. Yok saymaya çalıştığım duygularımın bastırmak için büyük bir gayret içerisindeydim. Derken, içimde verdiğim mücadeleyi mikrofondan yükselen "Tefeyyüz İlkokokul" (Üsküp'teki Türk ilkokulu) anonsu kırdı.
Artık kontrolümde olan hiçbir şey yoktu. Ok yaydan fırlamıştı. İçimdeki ses avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Bu çocukluğumun sesiydi. Canı acıyan, haksızlığa uğrayan bir çocuğun çığlıkları yükseliyordu içimden: "Benim hiç 23 Nisan'ım olmadı".
Etrafımdaki kalabalığa aldırış etmeden ağlıyordum artık. Ağzımdan çıkamayan çığlıklar, gözyaşlarımla dış dünyaya açılıyordu.
Eşim bizi bulduğunda şaşkına döndü. Ne konuşacak halim vardı, ne de içimdeki çocuğun söylediklerini ona anlatacak gücüm. Anladı. Fazla soru sormadı. Duygu patlamamalarıma artık alışmıştı.
Ağlamamın sebebi neydi? Bir çocuk bayramımın hiç olmaması mı? Hayır, bir azınlık çocuğu olarak yoksunluklarım, yaşadığım ayrımlar, farklılıklarım için ödediğim bedeller için ağlıyordum.
Bu duyguların analizini yaparken içimdeki çocuk değil, yetişkin kadın konuşuyordu artık. İçim bir kez daha acıdı.
Aslında bu hiç de yabancısı olmadığım, varlığına şaşırmadığım, dönem dönem içimde hortlayan bir acı.
Azınlık olmanın yarattığı travmatik koşulları, yaşadıklarımı, daha doğrusu bana yaşatılanları düşündükçe, bunların analizini yaptıkça hissettiğim hep aynı acı.
Geçen yıllar içerisinde, azınlık, eksiklikleriyle de olsa, artık kendi kendine yetmeye başladı. İçinde bulunduğu ülkenin sağlamadığı koşullara, ihtiyaçlara kendi imkanlarıyla cevap vermeye çalışıyor.
Çocukları tiyatroyla tanıştıran TOÇEK ekibine, yıllardır Çocuk Şenlikleri düzenleyen BTTÖB yöneticileri, çocuk merkezli projeler üreten yerel yönetim ve kuruluşlarımıza gönülden teşekkür ediyorum.
İçimizdeki çocuğun yaşadığı ezikliği, eksikliği, acıyı kendi çocuklarımızın yaşamaması için yaptığınız her çaba, inanın büyük yer tutuyor.
Çocuklara ufuklar açan, kültürünü, kendini öğrenmesine katkı sağlayan ve herşeyden önce onların mutlu olmasına neden olan bu çabalar onların küçücük yüreklerinde büyük izler bırakacaktır.
6 Haziran 2015 Cumartesi 18:34