Anasayfa
<
04-07-2015

Evet de, Hayır da karanlık...
Ekonomik kriz aşağı, ekonomik kriz yukarı. Şu gün önemli, şu tarih kritik derken, ülkenin ciddi anlamda tökezlediği döneme geldik.

Herkesin içinde bir endişe vardı. Ama için için "anlaşma sağlanacak" ümitleri ağır basıyor ve AB'nin her zaman koruduğu kolladığı çocuğunu yine çaresiz bırakmayacağına inanılıyordu.

Kapanan dükkanlar, dönmeyen piyasaya karşılık kafelerde, tavernalarda devam eden hayat, dolce vita'nın devam ettiği inancını körüklüyordu.

Kreditörlerle Atina arasında süren görüşmeler sonuçsuz kaldı ve 30 Haziran tarihi itibarıyle, Yunanistan hem IMF'ye borcunu ödemeyen ülke konumuna düştü, hem de Troyka ile yürütülen anlaşma paketi kapandı.

Son uyarılar, son çabalar fayda etmedi. Hızla devam eden görüşme trafiğinin sonucunda Yunanistan görüşmelerden çekildi ve referendum kararını verdi. Kreditörler Yunanistan'ı, Yunanistan da kreditörleri suçladı.

Hangi tarafın doğruları söylediği ya da gerçekleri gizlediği, kim anlaşmaya yanaşmaz bir tutum içerisindeydi, bunlara cevap bulmak şu aşamada hayli zor. Şu anda yüz yüze olduğumuz tek gerçek, tek elle tutulur gelişme 5 Temmuz Pazar günkü referandum.
Ülkenin demokrasiye geçtiği (metapolitefsi), yani 1974'ten sonra halkın ilk kez referandum için sandık başına gideceğini hatırlatmakta fayda var. 8 Aralık 1974 tarihinde Başbakan Konstandinos Karamanlis döneminde monarşinin kaldırılıp kaldırılmaması yönünde yapılan referandumdan 41 yıl sonra, halk bu kez de ülkesinin geleceğini belirlemek için sandık başına gidecek.

Ancak bu gelecek o kadar karanlık ve belirsiz ki, "yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal."

Kavramlarda, geleceğe yönelik atılabilecek adımlarda, olası gelişmelerde Atina ve Avrupa'nın iddia ve tezleri, söylemleri arasında sıkışan ve kafası karışan seçmen Pazar günü nasıl oy verecek doğrusu bilinmez.

Referandumda, Troyka'nın 25 Haziran'da Euro Grup toplantısında sunduğu iki kalemden oluşan anlaşma teklifini kabul edip etmeyeceği sorusu yöneltiliyor halka. Sözkonusu metnin artık yürürlükte olmaması ise kafaları karıştırıyor. Hükümet, referandumdan AB'ye çıkacak HAYIR'ın elini güçlendireceğini savunuyor. AB ise 30 Haziran itibariyle önerilerin artık geçerli olmadığını savunuyor ve referandumun ülkenin euroda kalıp kalmama yönünde kaderini belirleyeceğini söylüyor.

Çipras'ın kreditörlerle 30 Haziran sonrası bir anlaşma çabasına girdiği, ancak bunun kabul görmediği konuşulurken, kreditörler ise referandum öncesi sessiz kalmayı tercih ediyor.

Bankalar ve borsa kapalı... Bankadan 60 euronun üzerinde para çekmek mümkün değil. Ülkedeki ekonomik istikrarsızlığın hangi boyutlara ulaşacağı belirsiz. Hükümetin, ülkenin, insanlarının ne kadar direneceği, ne kadar dayanabileceği, karşı tarafın referendum sonrası nasıl bir strateji izleyeceği bilinmez.

Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamate...

Pazar günü evetçiler mi, hayırcılar mı galip gelecek hep birlikte göreceğiz. Ancak, ne evetçilerin, ne de hayırcıların ülkenin geleceğini belirleyecek bilgiye sahip olduklarını düşünüyorum. Bunca belirsizlik ve bilgi kirliliği ortamında Pazar günü mantık değil, duygu referandumu olacak.

Hayırlısı...


4 Temmuz 2015 Cumartesi 14:01