Anasayfa
<
22-02-2016

Her yanımız acı dolu...
Gün geçmiyor ki bir felaket haberi almayalım. Ölen masum insanlar, hayatını bir hiç uğruna kaybedenler. Acımasız bir çıkar savaşının ortasında yaşanan insanlık dramına her gün, her saat, her dakika tanık oluyoruz.

İnsanlık adına utanç verici...

Çarşamba akşamı bir üzücü haber de Ankara'dan geldi. Dört ay arayla Ankara ikinci kez terörün hedefi oldu. Yine kan aktı, yine hayatlar yok oldu, yine yürekler acıyla kavruldu.
Terörün, insan canına kıymanın bence hiçbir mübah yanı olamaz. Hiç bir açıklama getirilemez. Lanetliyorum, kınıyorum...

* * *

Ortadoğu coğrafyası her geçen gün daha derinleşen ve içinden çıkılması zor bir kuyuya dönüşüyor. Sözde istikrar adına dengesi bozulan bölgedeki istikrarsızlık, kuşkusuz komşu ülkelere de sirayet ediyor ve olumsuz etkiliyor. Türkiye de bundan hayli nasibini alıyor.

Örneğin Suriye'deki iç savaş, Türkiye'yi mülteci akınının ortasında bıraktı. Batı'nın kotalarla, Türkiye'ye vereceği ekonomik destekle yükünden kurtulmaya çalıştığı mülteci sorunu, Türkiye'nin günlük hayatının bir parçası oldu.

Batı'ya kaçış için mültecilerin akınına uğrayan Türkiye mültecilere kapılarını açarken, kendi güvenliği için tehlike olabilecek unsurların da sınırlarının içerisine sızması tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Nitekim Türkiye'de birçok kanlı eylemin arkasında çıkanlar, bu tehlikenin hangi boyutta olduğunu gösteriyor.

Bitmek bilmeyen mülteci sorununun bir diğer ayağı ise Türkiye ile komşu olan Yunanistan. Türkiye ile Yunanistan arasında bazen savaş sebebi olabilecek gerginliklere neden olan, bazen ise dostluk denizi olarak algılanan Ege Denizi, artık "ölüm denizi" ya da "umut denizi" olarak anılıyor.

Suriye'deki gerginliğin artması ise yeni mülteci akınlarının habercisi. Yani var olan mülteci sayısına binlerin eklenmesi, yeni kaçış planlarının yapılması, sönmeye aday umutlar, canlar anlamına geliyor.

Ege'de yaşanan acı çok büyük. Ancak bu acıların boyutları rakamlarla ifade edildiğinde zannediyorum ki büyüklüğü ve ciddiyeti daha da net anlaşılıyor.

BBC'nin bu konuda paylaştığı bazı rakamlar ürkütücü. Düşünmek bile korkunç geliyor: Yunanistan'ın nüfusu kadar Suriyeli evlerini terk etmiş durumda.

Bir an için Yunanistan'ın boşaldığını düşünebiliyor musunuz? Böyle bir şey karşısında insanın hissettiklerini ifade etmesi imkansız değil mi?

Uluslararası Af Örgütü'ne göre savaş sırasında her bir saatte 50 aile evlerini terk etti
Savaş öncesi 22 milyon olan ülke nüfusunun yarısı bugün başka bölgelere ya da ülkelere göç etti.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Örgütü UNICEF'e göre Suriye'de şimdi iki milyondan fazla çocuk, kuşatma altında olan ya da yardım örgütlerinin ulaşamadığı bölgelerde yaşıyor.

Suriye'de en az 250 bin kişi öldü. Bu kişilerin üçte birini siviller oluşturuyor. Ölenlerin 13 bini ise çocuk.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) verilerine göre, Yunanistan ile Türkiye arasındaki "tehlikeli suları aşma riskini alan" tüm mülteci ve göçmenlerin en az üçte birini çocuklar oluşturuyor.

Acı... Her yanımız acı dolu... İnsan, insan olmaktan utanıyor.



22 Şubat 2016 Pazartesi 14:26