08-03-2016
Ülkemdeki demokrasi anlayışından UTANIYORUM
- Siz nesiniz?
- Türk asıllıyım.
- Size bunu sormadım. Size Yunan asıllı Yunan vatandaşı mısınız diye sordum.
- Hayır değilim!
- O zaman çekin Türkiye'ye gidin!
Yıl 1990. Gümülcine adliyesinde 26 Ocak tarihinde görüşülen davada hakim ile eski bağımsız milletvekili Dr. Sadık Ahmet arasında geçen bir diyalog bu.
Seçim ilanlarında Türk ifadesini kullandıkları için Dr. Sadık Ahmet ile İbrahim Şerif'in 18 ay hapis cezasına çarptırıldığı davadan bahsediyorum.
Tarih; 2 Mart 2016... Yer; Avrupa Parlamentosu...
Irkçı söylemleriyle öne çıkan Altın Şafak partisinin Avrupa Parlamentosu'ndaki temsilcisi, AP'deki toplantı salonunu basıyor ve elini koluna sallaya sallaya "(Trakya'da) Müslüman azınlık var. Türk olduklarına inanıyorlarsa, Türkiye'ye gitsinler." diye haykırıyor.
26 Ocak 1990'da Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif davasını izlemek için Gümülcine'ye gözlemci olarak gelen dönemin İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan'ın Yunanlı hakimi anlatırken tarif ettiği intikam duygusu ve öfke, Altın Şafak milletvekilinin de yüzüne aynı şekilde yansımış.
Altın Şafak temsilcisinin baskınını, "ne yapsa yeridir" düşüncesiyle, tüm çirkinliğine rağmen bir nebze de olsa kabul etmek mümkün. Ya KKE AP milletvekillerine ne demeli? Yunanistan'ın komünistleri de önce milliyetçi, sonra enternasyonel... Neden garipsiyorum ki?
AP salonunda Altın Şafak Milletvekili Lambros Fundulis ile Avrupa Halk Partisi (EEP) Milletvekili Sógor Csaba arasındaki diyaloğu izledikçe gülsem mi ağlasam mı, bilemiyorum.
Altın Şafak milletvekilinin kin ve öfke dolu sözleri, aslında Yunanistan'da azınlıklara karşı var olan genel görüş ve politikanın bir yansıması.
AP'de Yunanistan'daki örgütlenme özgürlüğünün sorgulandığı bir paneli basmak ya da kınamak yerine, ülkemiz siyasetçileri, 2008 yılından bu yana azınlık dernekleriyle ilgili AİHM kararlarının neden uygulanmadığına cevap versinler lütfen.
Demokrasinin doğduğu yer olmakla gurur duyan bir ülkenin "safkan" evlatlarının önce demokrasi geleneklerine gölge düşürecek davranışlara bir son vermeleri gerekir. Utanması gerekenler demokrasinin ülkede yara aldığını söyleyenler değil, bu demokrasiye bıçağı sokup onu yaralayanlardır.
Gerçek Yunan milliyetçisinin ilk yapacağı şey, ülkesinin prestijine, onuruna zarar verecek herşeyin önüne geçmektir. Bunun tek yolu ise, Yunanistan topraklarında doğan demokrasinin temel koşullarını uygulamaya koymak, insana saygıyla hareket etmektir.
Gerçek demokratlar AP salonlarında "utanın" diye bağıranlar değil, "Ülkemde olanlardan utanıyorum" diye bağırabilenlerdir.
Ucuz kahramanlıklar, kabadayılıklar benim ne olduğum gerçeğini değiştiremez. Kimse bana kim olduğumu, nerede yaşamam gerektiğini dayatamaz. Eğer buysa utanılması gereken şey, ölümüne utanayım yaptıklarımdan, hissettiklerimden.
Kim olduğumdan tabi ki hiç utanmıyorum. Ama ülkemde kim olduğumu bana sürekli hatırlatan, dayatan zihniyetten çok utanıyorum. Kısacası, ülkemdeki demokrasi anlayışından UTANIYORUM...