Anasayfa
<
11-10-2016

Eğitimde kördüğüm
Hayatta herkesin geleceğe yönelik yaptığı ya da yapmayı hedeflediği yatırımlar farklılık gösterir. Kimilerine göre maddenin önemi vardır. Ailesine en iyi ekonomik koşulları sunmak, iyi bir gelir ve bunun ötesinde bir servet oluşturmak önceliğidir bu kişilerin. Kimileri lüks bir evden, kimileri ise son model bir arabaya binmekten haz alır.

Bazı kişiler için ise insana yatırım yapmak önem taşır. İyi bir eğitim, kişisel gelişimi teşvik olmazsa olmazdır . Elindekini avucundakini bu uğura yatırır, bu alana harcar böyle düşünen insanlar.

Kişisel olarak hayattaki önceliğim hep insan yatırımı üzerine oldu. Belki de böyle bir aile ortamında büyümem bunun en önemli sebebiydi. Kısa süre görev yaptığı öğretmenlikten azledikten sonra değişik işlerle uğraşarak hayat mücadelesi veren babamın, herşeye rağmen “öğretmen kimliği” hayatta hep ön plandaydı. O dönem Gümülcine’de eğitimine devam edeceği bir orta eğitim kurumu olmadığı ve ailesi kız çocuğu olduğu için Türkiye’ye yatılı olarak göndermediği annemin içinde de “okumak” bir ukde olarak kalmıştı. Ailemizin bana ve ablama koyduğu hedef hep eğitim üzerineydi. Üniversite bitecek, herkes ayaklarının üzerinde durabilecek bir meslek sahibi olacak, vatanına, milletine hizmet edecekti.

İnsan üzerine yapılan yatırım, deyim yerindeyse “en nankör” yatırımdır. Sonucunu görmek yılları alır. Akıntıya kürek çeker gibi hissedersin. Ortada birşey yok gibidir. Ama yıllar geçtikçe, nesiller değiştikçe alınan ürün, dünya üzerinde en kıymetli olanıdır.

Bu nedenle de eğitim hakkı kutsal kabul edilmiş ve koruma altına alınmaya çalışılmıştır. Gerek ulusalararası birçok belgede, gerekse ülkelerin kendi iç düzenlemelerinde eğitim hakkı, eğitimde eşit imkan ve fırsatlar sağlanması koruma altına alınmıştır.

Tabii ki bu derece kutsal olan hakkın ne kadarının insanlığa, çocuklara sağlandığı bir tartışma konusudur. Tabii ki nedenleri de…

Bizim azınlık olarak en muzdarip olduğumuz konulardan biridir eğitim. Ömürler tükendi, nesiller değişti. Ama eğitim problemleri azalmadı, aksine çoğalarak bugünlere gelindi.

Eğitimsiz toplumları yönetmek, yönlendirmek, üzerinde baskı kurmak, sindirmek her zaman kolaydır. Bu bilinen bir gerçek. Siyasi iradelerin baskı ve kontrol altında tutmak istedikleri kitleleri eğitimden mahrum bırakma yönünde uyguladıkları politikalara birçok örnek mevcut.

Bizim eğitimde yaşadığımız çıkmazın da sebebi bu. “Her eğitim almış insan, gözü açılmış, hakkını arayan insana dönüşecektir” hesabı anlayacağınız. Böyle bir hesap yapıp yapmamak, o ülkenin demokrasi, çağdaşlık ve uygarlık derecesiyle doğru orantılıdır. Yani ne kadar demokratik bir ülkeyseniz, ne kadar çağdaş ve uygarsanız, insana verdiğiniz önem de o oranda artar. İnsana yapılan yatırımların miktarı ve kalitesi yükselir.

Bu konuda ülkemiz yöneticilerinde iyi niyet aramak beyhude. Azınlıkla konuşmayan, azınlığı yok sayan bu yapı devam ettikçe iyi niyetten de bahsetmek mümkün değil.

Batı Trakya’daki mevcut durum; (yönetim açısından) sorunlara çözüm aramak ve sorunları çözmek değil, zaten düğüm haline gelmiş sorunları kördüğüm haline getirmek.

Ne acı bir durum değil mi?..


11 Ekim 2016 Salı 14:48