Anasayfa
<
28-11-2016

Çocuk ve eğitim
Geçen Pazar, yani 20 Kasım “Dünya Çocuk Hakları Günü”ydü. Özellikle geçen yüzyıl içinde özenle üzerinde durulan insan hakları kavramının bir parçası olan çocuk haklarına gösterilen önem, bundan 27 yıl önce bu hakları koruyan bir sözleşmeyle taçlandırıldı.

20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve 193 ülke tarafından onaylanan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’den bahsediyorum. Ülkemiz Yunanistan’ın da 1992 yılında onayladığı bu sözleşme, dünya üzerindeki çocukların en temel haklarını sıralamakta ve koruma altına almayı amaçlamaktadır.

Bir kere 18 yaşın altındaki her birey çocuktur. Ve bu çocukların yaşama ve gelişme, bir isme ve vatandaşlığa sahip olma, sağlık ve eğitim hizmetlerine erişim, istismar ve ihmalden korunma, ifade ve düşünce özgürlüğü, ekonomik sömürüden korunma gibi bir dizi temel hakkı söz konusudur.
İşte bu hakları içine alan tarihteki en geniş kabul gören anlaşma olması açısından Çocuk Haklarına Dair Sözleşme büyük önem taşımaktadır. Her ne kadar gecikmeli de olsa, nihayetinde çocuk hakları yasalarca tanımlanmış ve koruma altına alınmıştır.

Nerede doğduklarına, kim olduklarına, cinsiyetlerine, dinlerine ya da sosyal kökenlerine bakılmaksızın bütün çocukların haklarını tanımlayan bu sözleşmeye yön veren temel değerler ayrım gözetmemek, çocuğun yararını ön planda tutmak, yaşama, gelişme ve katılım haklarıdır.

İşte çocuğun yaşama, gelişme ve katılımında eğitim hakkının görmezden gelinemez bir rolü vardır. Eğitim, çocukların en önemli haklarından birini oluşturmaktadır. Yaşama hakkından tutun da, çocuğun bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal ve ahlaki gelişimine kadar birçok noktada eğitime ihtiyacı vardır. Doğuştan var olan yeteneklerini çocuk eğitim sayesinde geliştirir. Eğitim sayesinde gelişir, üretken ve verimli hale dönüşür.

Çocukların eğitimden yoksun bırakılması ise az gelişmişliğin temel göstergesidir. Geri kalmışlığın temelinde eğitimsizlik yatar.

Çocuklarına eğitim hakkı tanıyan ve bu konuda eşit fırsatlar yaratan toplumlar ise gelişime ve gelişmeye açık toplumlardır.

Eğitim hakkı sağlıklı nesiller yetiştirmede kilit rol oynasa da, birçok çocuk hakları alanında olduğu gibi eğitim alanında da istismarlar, ayrımlar, ihlaller ne yazık söz konusudur.

Batı Trakya’daki azınlık çocukları da eğitim alanında ciddi bir mağduriyetle karşı karşıyadırlar. Ana dilde eğitim hakkında yaşanan sıkıntılar, devletin resmi dilini öğrenme konusunda da kendini göstermektedir. Eğitim alanında fırsat eşitliği ve eşit imkanlardan faydalanmak yerine, ana dilinde eğitim hakkını seçen azınlık çocukları bir bedel ödemek zorundadırlar.

Devletin sağlamakla yükümlü olduğu hizmetlerden azınlık çocukları yeteri kadar faydalanamadığı gibi, azınlığın kendi imkanlarıyla bu alanda adım atma girişimleri de görmezden gelinmekte ve dikkate alınmamaktadır.
Azınlık eğitiminin içinde bulunduğu bu zor koşullarda, “Uzaktan Öğretim Ders Destek Sistemi”ni azınlık çocuklarına sunulan güzel bir hediye olarak görüyorum.

Türkiye’deki Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin Batı Trakyalı ilkokul, orta ve lise öğrencilerine yönelik bu programın, temel birçok derste yaşanan sıkıntı ve eksikliklere çare olacağı, azınlık çocuklarının eğitimine ciddi bir katkı sağlayacağı inancındayım.

Hemen hemen hiçbir evden eksik olmayan bir bilgisayar, tablet veya akıllı telefon ve bir internet bağlantısı bu alanda verilecek hizmete ulaşmak için yeterli olacaktır.

Eğitim için yaratılan her fırsat, sunulan her imkan kutsaldır. Çocuklarımız için bu yeni sistemin büyük destek sağlayacağına ve çok verimli olacağına inanıyorum. Hayırlı olsun.


28 Kasım 2016 Pazartesi 16:23