Anasayfa
<
17-04-2017

İki dillilik
Batı Trakya'da Türk azınlığının karşı karşıya kaldığı sorunlar arasında bir sıralama yapmam istense, herhalde eğitim sorununu ilk sorun olarak sayardım. Çünkü bana göre toplumların gelişimindeki en önemli unsurlardan biri eğitimdir.

Eğitim seviyesi, bir toplumun geleceğini belirler, kaderini tayin eder.

Eğitim düzeyi yüksek toplumlar çağdaş bir yaşam ritmini yakalarken, eğitimsizlik güdülmeyi de beraberinde getirir.

Batı Trakya'daki azınlık eğitiminin bu kadar ön planda olması ve bu kadar çok darbelere maruz kalmasının temel sebebi de budur aslında.

"Eğitimsiz bırak ve yönet" şeklindeki eski ve çağdışı siyasi anlayıştan kurtulamamanın sonucunda, eğitim alanında yapılması gereken reformlara olanak verilmemektedir.

Geçenlerde, internette iki dilli ortamlarda yetişen çocuklarla ilgili bir yazı dikkatimi çekti. Bilimsel nitelikteki bu yazıda iki dillilik üzerine ilginç bilgiler yer alıyordu.

Yazıda, iki dilliliğin gelişimiyle ilgili yapılan çalışmalara atıfta bulunuluyor, iki dilliliğin gelişimindeki üç aşamaya değiniliyordu.

Birinci aşama ki, yazıda bu "en alt aşama" olarak tanımlanıyor; çocuklar hem anadillerini, hem de ikinci dili tam olarak bilmiyorlar. Her iki dildeki yetersizlik ise çocuklarda hem düşünme yeteneğini, hem de zeka gelişimini olumsuz etkiliyor.

İkinci aşamada (orta aşama), çocuk her iki dili de iyi biliyor. Ancak dillerden birinin anadili gibi iyi bilinmesi, çocuğun düşünme yeteneğini ve zekasının gelişimini olumsuz yönde etkilemiyor. Daha farklı bir deyişle, nötr bir durum sözkonusu.

Üçüncü aşamada ise (En üst aşama), çocuk her iki dili de anadili gibi çok iyi biliyor. Bu durum çocuğun hem düşünme, hem de zeka yeteneklerini arttırıyor.

Batı Trakya Türk azınlığının iki dilli anaokulu talebinin temelinde, azınlık çocuklarının her iki dili de iyi öğrenmeleri isteği yatmaktadır. İlkokullarda, Yunan dilinin geliştirilmesine paralel olarak Türkçe'ye de aynı özenin gösterilmesi isteği de bundandır.

Bu taleplere olumlu yanıt gelmemesi ise, ister istemez akla olumsuz senaryoları getirmektedir.

Çocukların nesneleri ve olayları, ilk adlandırmaları, tanımaları ve algılamaları anadilinde gerçekleşmektedir. Çocukların anadilini bilmesi, onların algılama, muhakeme etme, problem çözme gibi zihinsel süreçlerinin şekillenmesinde önemli rol oynar.

Çocukların konuşma yeteneğinin gelişmesinde de anadilin önemi çok büyüktür.

Çocukların anadili gelişim düzeyleri ise ikinci dilin kazanımına da yardımcı olmaktadır. Anadilinde zengin bir kelime hazinesine sahip olarak okula başlayan çocuklar, ikinci dili daha kolay öğrenmektedir ve buna bağlı olarak okuma yazma becerilerini kazanmada da daha başarılı olmaktadırlar.

İnsan üzerine yapılan yatırımlar, bence en önemli yatırımlardır. Sonucu görmek için uzun bir bekleyişi de göze almak gerekir.

Azınlık eğitimi alanında ülkemiz yöneticileri bugüne kadar sabırlı ve uzun soluklu politikalar ürettiler ve bunları da sürdürmeye devam ediyorlar. Ancak bunlar "negatif" politikalardır. Toplumu eğitimsizliğe, başarısızlığa, atalete iten politikalar.

21. yüzyılda, AB üyesi bir ülkenin siyasi tercihlerini artık bu yönde kullanmaması gerekmektedir. AB içinde "yönetilen" ülke konumundan "yöneten" ülke konumuna ancak ve ancak azınlık ve çoğunluk, tüm vatandaşlarının ortak çabasıyla varacaktır.


17 Nisan 2017 Pazartesi 13:31