14-03-2019
Azınlık Eğitimi...
Batı Trakya Türk Azınlığı'nın en önemli sorunlarından biri olan eğitim, geçen hafta Gümülcine'de gerçekleşen çalıştay ve konferansta ele alındı.
Etkinlik, azınlık açısından bir ilkti. İki dilli azınlık eğitiminin sorunları, ilk kez uluslararası boyutta enine boyuna tartışıldı. Sorunlar, çözüm önerileri masaya yatırıldı.
Böyle bir etkinliği gerçekleştirebilmek bile başlı başına bir başarı.
Yunanistan ile Türkiye'den iki dilli eğitim konusunda uzman akademisyenler, bu konuda deneyimleri olan Avrupa'dan sivil toplum örgütü temsilcileri ve bölgeden eğitimciler iki dilli eğitim konusunu ele aldılar.
Çalıştay ve konferans sonucunda ortaya çıkan en önemli tespitlerden biri ise, azınlık eğitiminde yaşanan sıkıntılar ve sorunlar bir tarafa, devlet ile azınlık arasındaki diyalog eksikliğiydi. Daha net bir ifadeyle, azınlık için yapılanlarda, alınan kararlarda azınlığın bizzat kendisinin muhatap alınmaması sorunuydu.
Birleşmiş Milletler Azınlık Sorunları Özel Raportörü Prof. Fernand de Varennes de konferansa onur konuğu olarak katıldı. Tabii bu da konferansa bambaşka bir boyut kazandırdı.
Kendisinin de Kanada'da iki dilli eğitim yapılan bir bölgeden olduğunu söyleyen Varennes, anadili, "kişisel gelişimin en önemli aracı" olarak nitelendirdi, "anadilde eğitimin tanınmamasının da çocuktan bir insanlık hakkının alınması anlamına geldiğini" vurguladı.
1923 yılında imzalanan ve uluslararası bir anlaşma olan Lozan Barış Antlaşması'nın azınlıkların korunmasına ilişkin hükümleri, azınlıklara verilen eğitim hakları açısından gayet net. Lozan, gerek Türkiye'deki, gerekse Yunanistan'daki azınlıklara bu konuda özerklik tanıyor.
Azınlıklara, "... giderlerini kendileri ödemek üzere, ...., her türlü okul ve buna benzer öğretim ve eğitim kurumları kurma, yönetme ve denetleme ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanma" hakkını tanıyan Lozan Antlaşması, bunun için devlet, belediye bütçelerinden azınlık eğitimi için pay ayrılmasını bile öngörüyor.
Lozan Antlaşması'nın yanı sıra, uluslararası alanda anadilin korunması ve geliştirilmesinde en büyük sorumluluk devletlere veriliyor. Yani devletler, anadilin hâkim kültürün tamamen etkisi altına girmeden varlığını sürdürebilmesinden de sorumlu.
Unutmayalım ki, bir kültürün kendini yarınlara taşıyabilmesi için en önemli araç anadildir. Bu nedenle devletlerin anadilleri yaşatmak için eğitim sisteminin yanı sıra kültürel alanda da teşvikler yapması önemli.
Anadilin öğretilmesi, yaşaması, geliştirilmesi herşeyden önce bir çocuk hakları meselesi. Doğal olarak bir insan, bir azınlık hakları sorunu.
Anadilin ve resmi dilin ortak olarak okutulduğu azınlık okullarının sorunlarının ele alındığı böylesi güzel bir çalışmaya imza atan BAKEŞ, BTAYTD, ABTTF ve FUEN'e teşekkürler.
14 Mart 2019 Perşembe 12:22