30-07-2019
24 Temmuz...
Dün (24 Temmuz) oldukça hüzünlü geçti.
Batı Trakya Türk Azınlığı mücadelesine gönülden inanmış ve bu yolda ön saflarda yer almış değerli büyüğümüz Hafız Kadir'i köyü Eşekçili'de son yolculuğuna uğurladık.
Hafız Kadir Murat, "Hafız abimiz", gazetemizin müdavimlerindendi. Gümülcine'ye her geldiğinde mutlaka büromuza uğrar, azınlık meseleleri hakkında etraflıca konuşur, sohbet ederdik kendisiyle.
Mekanı cennet olsun...
Bir diğer üzücü haber de İstanbul'dan geldi. Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Teşkilat Başkanı ve Batı Trakya Eğitim, Araştırma ve Cami Yaptırma Vakfı (BATCEV) Başkanı Musa Yurt'un oğlu Melih Yurt'un ölüm haberiyle sarsıldık. Efendi, saygılı bir gençti Melih. Ailesine sabır dilemekten başka bir şey gelmiyor elden.
Onun da mekanı cennet olsun...
24 Temmuz, Batı Trakya Türk Azınlığı'nın lideri merhum Dr. Sadık Ahmet'in ölüm yıl dönümüydü ayrıca. Batı Trakya Türklerinin ilk siyasi partisini kuran, onun başına geçen Dr. Sadık Ahmet kabri başında yapılan törenle anıldı. Bu yılki törene, Türkiye'den katılım geniş çaplıydı. Bu da azınlığa ciddi bir moral kaynağı oldu.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop başta olmak üzere, törende Türkiye'den siyasi partiler üst düzeyde temsil edildi. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay...
Deyim yerindeyse, Ankara dün Gümülcine'deydi.
Yapılan konuşmalarda altı çizilen ve verilen mesaj, Batı Trakya Türk Azınlığı'nın sorunlarına Ankara'nın bakış açısının ve yaklaşımının partiler üstü olduğuydu.
Malum, Batı Trakya Türkleri Yunanistan'da uluslararası bir antlaşma sonucunda bırakıldılar. Bu antlaşmanın taraflarından biri olan Türkiye'nin temsilcileri de törende yaptıkları konuşmalarda bu sorumluluğun bilincinde olduklarının altını çizdiler.
1923 yılında uluslararası bir anlaşmayla koruma altına alınan azınlığın hak ve hukukunun ihlal ediliyor olmasının yanlışlığına dikkat çekildi yapılan konuşmalarda. Konuşmacılar, Batı Trakya Türklerinin sorunlarının takipçisi olduklarına, azınlığın her zaman yanında olacaklarına vurgu yaptılar.
Merhum Dr. Sadık Ahmet'in ölüm yıl dönümü olan 24 Temmuz, Lozan Barış Antlaşması'nın imzalandığı tarih aynı zamanda. Kaderin cilvesi işte...
Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanmasının üzerinden 96 yıl geçti. Ama ne yazık ki hala Lozan'ın azınlıklara tanıdığı hakların ihlalinden bahsediyor ve bu hakların verilmesi için mücadeleye devam ediyoruz.
Bu tabii ki çok üzücü bir durum. Eğitim, din alanında Lozan Barış Antlaşması'nın azınlıklara tanıdığı özerklikler, ne yazık ki uygulamaya yansımıyor. Lozan'ın tanıdığı ayrıcalıklardan azınlık insanı yararlanamıyor. 21. yüzyılda, Avrupa Birliği üyesi bir ülkede toplu olarak kimliğini ifade etmek, dernek kurmak mümkün değil.
En üzücü olanı da sorunların düzelmek yerine daha da derinleşiyor olması. Çözümü değil, çözümsüzlüğü besleyen kararlar, yasal düzenlemelerle karşı karşıyayız.
Tüm bu olumsuzlukların içindeki tek ışık ne biliyor musunuz?
Dr. Sadık Ahmet başta olmak üzere büyüklerimizin yıllar önce başlattığı mücadele ruhunun hala devam ediyor olması. Azınlığın, haklarının iadesi için verdiği çabadan vazgeçmemesi...
Ne demişler... Can çıkmadan ümit kesilmez...
Mücadeleye devam!
30 Temmuz 2019 Salı 11:54