Anasayfa
22-07-2024
Hicretin mana ve önemi
Hz. Peygamber (s.a.s.)’in, İslam’ı daha rahat yaşamak, işkencelerden kurtulmak, İslam’ı daha yaygın topluluklara tebliğ etmek için Mekke’den yola çıkıp, Medine’ye yönelişinin yıldönümü olan yeni bir hicrî yıla daha kavuşmanın huzur ve mutluluğunu yaşamaktayız. 1 Temmuz 2024 Pazar günü Muharrem ayının ilk günü olan yeni hicrî yılınızı tebrik ediyor, hicrî 1446 senesinin Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı ve tüm İslâm âlemi için hayırlara vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

İslâmiyet’in ilk yıllarında sevgili Peygamberimiz ve ilk Müslümanlar sürekli baskı ve işkencelere maruz kaldılar. Bunun bir neticesi olarak Peygamber Efendimiz (s.a.s) ve ashâb-ı kirâm, doğup büyüdükleri Mekke’yi bırakıp çok sevdikleri Kâbe’den ayrılmak durumunda kaldılar. Böylece ilk Müslümanlar önce Habeşistan’a, daha sonra da Medine’ye hicret etmek zorunda kaldılar.

Muharrem ayının en önemli özelliklerinden biri Hicri takvime göre yılın ilk ayı olarak kabul edilmesidir. Hicretin önemine binaen Hz. Ömer (r.a.) tarafından hilafeti döneminde takvim başlangıcı olarak kabul edilmiştir.

Hicret; İslâm davasının hedefe giden yolunda bir dönüm noktasıdır. Hicret; İslam toplumunun teşkilatlanması, bir güç haline gelmesi ve çevresine kendini kabul ettirmesi sürecinin ilk adımı olmuştur. Hicret; Allah rızası için ailemizden, evimizden ve sahip olduğumuz her bir şeyden vazgeçmenin adıdır. Hicret; her vesile ile birlik, beraberlik ve dayanışmayı vurgulayan İslam’ın hayat bulmasına yol açan önemli bir olaydır. Hicret; ezelî ve ebedî hakikatlerin er geç kabul göreceğinin, bıkmadan, usanmadan insanların gayret etmelerinin, ümit kesmemenin güzel bir örneğidir.

Biz Müslümanlar için bir dönüm noktası olan hicret; Allah’a ve O’nun kutlu elçisine gönülden bağlılığın bir ifadesidir. Hakka, hakikate, ilme, irfana ve en önemlisi medeniyete yapılan bir yolculuktur.

Yüce dinimizin alemlere rahmet mesajlarını bütün insanlığa ulaştırmak için çıkılan kutlu bir yolculuktur. Hicret; Medine’li Müslümanların hiç tanımadıkları Mekke’li din kardeşlerine kucak açarak onlarla evlerini, işlerini ve yiyeceklerini paylaşmaktır.
Hicretle birlikte Peygamber Efendimiz Medine’de muhteşem bir medeniyet inşa etti. Medine’de var olan kin, nefret ve intikam toplumundan bir sevgi ve merhamet toplumu meydana getirdi. Katı kalpli insanlar, şefkat ve merhamet yüklü insanlar haline geldi. Çıkarcılığı ön planda tutan bir topluma, kendisi için istediğini, kardeşi için de istemeyi öğretti. Komşusu aç iken tok gezilemeyeceğini gösterdi. Dürüstlüğü, güvenilirliği, aldatmamayı, helal kazancı, hakkı ve adaleti öğretti. Fakirler, sahipsiz olmadıklarını; güçsüzler kimsesiz kalmadıklarını hep O’ndan, O’nun uygulamalarından öğrendi. Kısacası Peygamberimiz onlara temiz bir toplumun nasıl oluşması gerektiğini göstererek müslümanca ve kardeşçe yaşamayı öğretti.
Hicreti süsleyen tablolarda çağımız insanı için alınacak birçok ibretler ve dersler vardır. Bencilliğin, maddeperestliğin, çıkarcılığın, adaletsizliğin tahrip ettiği insanlığın aydınlığa çıkışı; hicretle başlayan ve yeşeren insanî değerlerin, fedakârlık ve kardeşlik örneklerinin hayat bulması ile mümkündür. Günahlarla, isyanlarla kirlenen gönül dünyamızın, kulluğa, itaate, ibadete yönelmesinin de gerçek hicret olduğunu unutmayalım.

Bugün bizler de Hz. İbrahim’in dediği gibi, “Rabbimize hicret etmekteyiz.” (Ankebût, 29/26) Geçici olan bu dünyadan, ebedi olan gerçek âleme doğru göç etmekteyiz. Ancak bizim hicretimiz, sevgili Peygamberimizin buyurduğu gibi, Allah’ın yasaklarını terk etmektir. Yaşadığımız bu çağda, haramlardan uzak kalmak, ilk müslümanların yaşadığı hicret kadar meşakkatlidir. Bu nedenden ötürü Peygamber Efendimiz, bir hadis-i şerifte müslümanı ve bizim için geçerli olan hicreti şu ifadelerle tarif etmiştir: “Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların selâmette olduğu (zarar görmediği) kimsedir.
Muhacir de Allah’ın yasakladığını terk eden kimsedir.” (Buhari, İman, 4)
Bu vesileyle, Muharrem ayının bizlere hayırlar getirmesini, bu günlerde yapacağımız ibadetlerimizin kabul olmasını, Hicretin öneminin en güzel şekilde anlaşılıp hayatımızın her safhasına yansıtmamızı, dünyanın birçok yerinde özellikle Filistin’de akan kanın durmasını, insanlığın barış ve huzura kavuşmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.

22 Temmuz 2024 Pazartesi 13:41