Yüce Allah dünya âleminde en üstün varlık olarak insanı yarattı. Ona sayısız nimetler bahşetti ve onu sorumlu kıldı. Sorumluluk bilincinin canlı tutulması için de bir takım vazifeler yüklemiştir. İşte insan bu dünyada nereden ve ne için geldiğini, nereye gideceğini bu sayede öğrenmiş olur. Böyle olunca da rahat ve huzurlu bir hayat geçirir.

İnsan hayatının en güzel ve etkili olduğu üretken dönem "Gençlik çağı"dır. Bu dönem Yüce Mevlâ’nın bize sunduğu nimetlerden olup, değerlendirilmesi gereken önemli bir fırsat dilimidir. Nitekim konumuzla ilgili olarak Peygamber Efendimiz (s.a.s.), yaşlılık gelmeden önce gençliğimizin kıymetini bilmemizi istemiştir.

Hadiseye ibadet açısından baktığımızda, gençlikte yapılan ibadet bundan alınan zevk ve sevap hiç şüphe yok ki yaşlılık döneminde yapılan ibadet ve alınan zevk ve sevapların aynı olması mümkün değildir.

Gelecek ve dünyevi yönüyle bakıldığında ise, geleceğini garanti altına almak isteyen milletler, gençlerini önemsemekte ve kendi kültür ve değerleri doğrultusunda onları yetiştirmeye büyük özen vermektedirler. Çünkü başka bir çıkar yol yoktur.
Gençlik, temiz bir toplumun ve sağlıklı bir milletin önemli bir unsurudur. Toplumların yaşadığı güzelliklerin arkasında gençliğin olumlu davranışların bulunduğu gibi, tersi olumsuz davranışların altında ise, ihmal edilmiş gençlerin olduğu maalesef acı bir gerçektir.

Gençlik geleceğimizdir. Fert olarak millet olarak şu an sahip olunan maddi ve manevi değerlerin tamamı yarın gençlere bırakılacaktır. Bu gerçekten hareketle, ruh ve beden yönünden sağlıklı, inanç ve sorumluluk duygusu taşıyan, milli ve manevi değerlere bağlı, idealleri olan, Batı Trakya sevdalısı gençlerin yetiştirilmesi en önemli görevimiz olmalıdır.

İslam dini, gençlerin ilim, hür düşünce ve bağımsız teşebbüs kabiliyeti ile yetiştirilmeleri hususunda başta ana baba, eğitimci ve topluma büyük görevler yüklemektedir. Aksi durumlarda gençlerimiz alkol, kumar, uyuşturucu bağımlılığı, yanlış işler ve sapık inançlara yönelmeleri kaçınılmazdır. Ayrıca genel ahlak kurallarının hiçe sayılması ve Müslüman Türk gençliğine asla yakışmayan davranışların sergilenmesi düşündürücü ve bir o kadar da üzücüdür. Gençlik, toplumun gözbebeğidir. Bu nedenle inanç ve kültürümüze uymayan davranışlardan gençliğimizi kurtarıp, ilime, araştırmaya, üretmeye, gelecek için projeler oluşturmaya yönlendirmeliyiz. Bu bağlamda gençleri anlamak, onları önemsemek ve onlara değer vermek gerekir. Ayrıca fikir, sanat, spor ve sosyal aktivitelere yönlendirmek gerekir.

İşte böyle yetişen gençlik; Allah’ın ismini zikredip “Bismillah” diyerek işine başlar. Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için, her türlü kötülüklerden uzak olur. Kötülüklerden alıkoyan namazını kılar. Ramazan ayında orucunu tutar. Topluma hizmeti kutsal sayar. Kimseyi aldatmaz. Peygamberimiz (s.a.v.)’in ahlakını örnek alır. İlme önem verir. Tarihine, kültürüne, dini ve milli değerlerine sahip çıkar. Sevgi ve kardeşlik timsalidir. Bu gençliğin yegane düsturu; iman, ibadet, ahlâk, ilim, hoşgörü ve adalettir. Gayesi de yalnız “Allah rızasını” kazanmaktır. İşte bu vasıfları taşıyan bir gençliği yetiştirmedikçe, kesinlikle bilelim ki, onları yok etmek için kurulan tuzaklara düşmekten kurtaramayacağız. Böylece hem bu dünyada, hem Ahirette huzurumuz olmayacaktır. Şu İlâhi emre hepimiz kulak verelim:

“Ey iman edenler, gerek kendinizi ve gerekse evlât ve ailenizi öyle bir ateşten koruyun ki, onun yakacağı insanlar ve taşlardır.” (Tahrim: 6)