Anasayfa
04-07-2015
ZEKÂT VE FİTRE'NİN DİNİMİZDEKİ YERİ
Kelime anlamıyla zekât; temizlik, artmak, bereketli olmak, iyi ve düzgün olmak manasına gelir.
Dini anlamda ise; nisap miktarı zenginliğe sahip olan Müslümanın Allah’ın hakkı olanlara verilmesini emrettiği belli miktarda malı vermesidir. Veren kimseyi cimrilik kirlerinden ve günahlardan temizlediği ve malında berekete vesile olduğu için, kelime manası ile dini manası arasında bir bağ vardır.

Zekât, hicretin ikinci yılında, Ramazan orucundan sonra farz kılındı, İslam'ın beş şartından birisidir. Zekât hür, akıllı ve bulüğ çağına ermiş olan, senenin başında ve sonunda ihtiyacından fazla olarak ve borcunu çıktıktan sonra nisaba malik olan her müslümana farzdır.

Kur’an-i Kerim’de zekâtı emreden pek çok ayet vardır. Bunlardan birisi:
"İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler." mealindeki Bakara Suresi, 277. ayetidir. Bu ayette beraber zikredilen namaz ve zekât kelimeleri Kur’an-ı Kerim’de ayni ifade ile birçok yerde daha tekrarlanmıştır.

İki Cihan Serveri Efendimiz (s.a.v)’in de bu konudaki hadislerinden birkaç örnek verelim:
"İslam, beş esas üzerine kurulmuştur: Allah (c.c)’dan dan başka ilah olmadığına ve Muhammed (s.a.v)’in Allah'ın peygamberi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucunu tutmak ve hacca gitmektir" (Tirmizi İman-3; Buhari İman-1;Müslim İman-21)
"Mallarınızı zekât ile koruyunuz. Hastalıklarınızı sadaka ile iyileştiriniz, bela dalgalarını dua ve niyaz ile karşılayınız" (Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen)

Zekât, dinin direği olan Namaz ibadetinden hemen sonra gelmekte ve birlikte zikredilmektedir. İkisinin birbirine bağlanmasının en mühim hikmeti, namazın dinin direği, zekâtın ise İslam'ın köprüsü olmasıdır. Namaz, dini koruyan, zekât asayişi temin eden İlahi iki esastır.

Ebedi saadetin başta gelen şartlarından biri olan zekât, öylesine kuvvetli bir iman asaletidir ki; müminlerle kanlı çarpışmalara giren müşriklerin tövbe edip namaz kılmaları ve zekât vermeleri halinde, savaş halinin kalkacağı ve eski müşriklerin bu alametlerle birlikte müminlerin din kardeşi vasfını kazanacakları bildirilmiştir. (Tevbe Suresi 5.Ayet)
Gerek ayetlerde gerekse de hadislerde farz olan zekâtı vermeyenler şiddetle tehdit edilmişlerdir. Kur’an-ı Kerim’de Ali İmran Suresi 180.Ayetinde; "Allah'ın, kereminden kendilerine verdiklerini (infakta) cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için hayırlıdır; tersine bu onlar için pek fenadır. Cimrilik ettikleri şey de kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır." denilmiştir.

Fitre vermek vaciptir. Fitrenin nisabı (zenginlik ölcüsü) aynen zekâtın nisabı gibidir. Aralarındaki fark zekât nisabının üzerinden bir tam sene geçmesi gerekir. Fitre nisabının üzerinden ise sene geçmesi şart değildir. Ramazan içinde dahi maddi durumu iyi olmayan bir insan arefe günü veya bayram sabahı bayram namazından önce varlıklı duruma gelse fitresini ödemesi vacip olur.
Fitre oruç esnasında bilmeden yapılan hataların keffareti sayılacağı için esas vacip olduğu vakit bayram günü sabah namazının vaktinin girmesiyle başlar. Bayram namazına başlayıncaya kadarki sürede devam eder. Ancak bu kısa vakitte verecek ihtiyaçlı kişi bulamama ihtimalinden dolayı daha önceden ödenmesi de caizdir. Fakat bayram namazından sonraya bırakmamak gerekir. Önemli bir mazeretinden dolayı bayram namazından önce ödeyemeyenler daha sonra ödeyebilirler.
Yukarda anlattığımız ölçüde fitre ödemesi gereken kişi kendi fitresiyle birlikte küçük çocuklarının ve bakmakla mükellef olduğu insanların da fitresini ödemesi vaciptir. Bu cümleden olarak bayram sabahı bayram namazından önce dünyaya gelen bir çocuk da dahil küçük yaştaki çocuklarının her birinin fitresini ödemek vacip olur.

Bir fitre, insanın kendi yediğinin ortalamasından bir günlük yiyeceği karşılayacak miktarda olmalıdır.

Buna göre biz de İslâm'ın şartlarından ve fakirlerin hakkı olan malımızın zekâtını vermeyi ihmal etmememiz gerekir. Etrafımızdaki ihtiyaç içinde olan fakirlere vermeliyiz.

Zekât ve fitrelerimizin kabul edilmesi temennisiyle...

4 Temmuz 2015 Cumartesi 13:52