07-01-2020
Yeni yıla girerken
Bir yılı daha geride bırakırken ömür sermayemizin de bir bölümünü harcamış bulunuyoruz. Yaşantımızdan bir yıl daha eksilirken, ecel vaktine daha çok yaklaşmış olduğumuzu hiç unutmayalım. Bu dünya hayatını bir köprüye benzetebiliriz. Bu köprü sağlam sütunlarla inşa edilmiş olup kıyamete kadar hiç yıkılmayacaktır. Köprünün altında ise seller akmaktadır. Köprüyü geçmeyi başaran insan kurtuluş sahiline, ebedi saadete kavuşacaktır. Ancak sele kapılıp gidenler ise ebedi hüsrana uğrayacaklardır.
Bu köprüden nice önemli insanlar geçti, gitti. Nice mübarek insanlar; peygamberler, veli kullar, memleket ve milleti için canını feda eden şehitler bu köprüyü geçip umduklarına nail olmuşlardır. Diğer yandan nice zalimler; Firaunlar, Nemrutlar, Ebucehiller de sele kapılıp gitmişlerdir.
Elbette hepimiz güzelliğe, mutluluğa, huzura, sevgiye, kardeşliğe talibiz. Bu noktada yaratılış mayamızı, fıtratımızı dolayısıyla insanlığımızı nedenli muhafaza edip etmediğimizi gözden geçirip köprüyü başarıyla geçmenin şartlarına sarılmaya, üzerimize düşen insanî vazifemizi yapmaya gayret etmemiz gerekir. Aksi halde maazallah sele kapılır, ebedî hüsrana uğrayanlardan oluruz.
Bu vesileyle yeni yıla girdiğimiz bu günlerde kendimizi gözden geçirmeyi, öz eleştirimizi yapmayı geride kalan yılda yapmayı planlayıp da yapamadıklarımızın nedenlerini düşünmeyi ihmal etmemeliyiz.
İlk bakışta yeni yıla girişin kutlamaları gibi gözükmekle birlikte daha çok hristiyanlığın Noel bayramıyla ilgili olan, kültür ve geleneğimize aykırı olan yılbaşı kutlamaları adı altındaki çılgınca eğlencelerden kaçınalım. Milli ve dini hassasiyetimizi ön plâna çıkararak bize sözde yeni yıl kutlamaları diye takdim edilen Noel bayramını körü körüne taklitten uzak duralım. Yoksa hicri yılbaşı da milâdi yılbaşı da birbirine dini yönden üstünlükleri bulunmayan ve zaman ölçmede esas alınan iki ayrı başlangıç noktasıdır. Hatta günümüzde Müslümanlar Hz. Peygamberin hicretini esas alan hicri takvim yerine Hz. İsa'nın doğumunu esas alan milâdi takvimi kullanmaktadır. Bu yönüyle ele alındığında yeni yılın başlaması sebebiyle tebrikleşip birbirine iyi dileklerini ifade etmelerinde bir sakınca yoktur. Fakat yılbaşı kutlamalarını sıradan bir kutlama olarak algılayamayız. Aksine, yılbaşı kutlaması, Noel ağacı süslemesi, Noel babanın hediye bırakması, sokakların, caddelerin ve evlerin ışıklandırılması gibi adetler toplumumuzda kültürel tahribata ve kimlik bunalımına yol açmakta, özellikle gençlerimizi kendi öz değerlerinden koparıp dinimiz ve kültürümüze aykırı bir hayat tarzına alıştırmaktadır. Böyle olunca, toplumumuzda bu tür adetler yerine kendi kültür ve değerlerimizden kaynaklanan alternatif program ve faaliyetler gösterilmesi ve yaşatılması ayrı bir önem kazanmaktadır.
Yılbaşı kutlamalarını vesile edinerek Allah ve Resulünün razı olmayacağı tavırlar yerine, geçmiş senelerde yaptıklarımızı gözden geçirerek ve gelecek yeni yılda hayatımıza daha iyi nasıl yön verebileceğimizi düşünelim. Bunun için alınabilecek bir önlem de, kendi kültürel mirasımızdan ve dini anlayış ve heyecanımızdan kaynaklanan değerleri, gelenek ve âdetleri iyileştirerek yaşatmaya ve geliştirmeye çalışmamız gerekir.
Tüm geçmiş yıllarınızın Rabbin huzuruna varacak duruluğa erişmesini ve tüm gelecek yıllarınızın bize şah damarımızdan yakın bir Varlığın idraki içinde yaşanmasını diliyorum.
Yeni yılı karşılarken savaşların, katliamların olmadığı barış ve esenlik duygularıyla girmek istiyoruz. 2020 yılı, dünyanın bütün anneleri ve çocuklarıyla birlikte göz yaşlarının son bulduğu, savaşların bittiği, yüreklerimizde acıların derin çukurlar açmadığı bir dünyada sevgi, huzur ve barışla buluşmak temennisiyle hepinizin yeni yılı kutlu olsun.