14-09-2015
ÇOCUK EÄžİTİMİNDE AİLENİN ROLÜ
2015 - 2016 öğretim yılına girmiş bulunuyoruz. Hayırlı olsun. Her anne - baba okul çağına yeni giren veya daha önceki yıllarda girmiş olan çocuklarının büyük hassasiyet gösterip okul için gerekli olan araç ve gereçleri aldılar bile. Büyük heyecanla çocuklarını okula gönderen anne - babalar acaba görevlerini tam olarak yerine getirmiş oluyorlar mı? Veya bu yaptıkları çocuklarının sağlıklı eğitimi için yeterli mi? Bu sorulara cevap vermek için öncelikle ebeveynin çocukları üzerine düşen görevlerini bilmesi gerekir.
Ebeveynlik; dinî ve millî hasletlerimiz; Müslümanlığımız ve Türklüğümüz, kültürümüz; örf, adet ve ananeler, aramızdaki ilişkiler, dürüstlük ve saygı gibi konularda çocuğunuzun neleri bilmesi gerektiğine karar vermenizi de içerir. Kendi kişisel karakterlerini oluştururken çocuklarımıza belli konularda yardım etmeyi kapsar. Anne baba olmak, çocuğumuza nasıl bağımsız ve sorumluluk sahibi iyi Müslüman - Türk olacağı hususunda örnek olmayı gerektirir. Eğitim ve öğretimde ailenin rolü çok büyüktür. İyi bir eğitim verebilmek için aileler, çocuklarının eğitimiyle yakından ilgilenmelidir. Kaliteli, çağımıza uygun, verimli bir eğitim ve öğretimin gerçekleşmesi için anne - babanın çok uğraşması gerekir.
Bazen çocuklarımızı daha iyi yetiştirelim derken bir takım yanlışlar yapılabilmektedir. Meselâ; anne babalar bilgi ve kültürü birbirine karıştırmamalıdır. Bilgi Peygamberimizin tabiriyle "Müslüman'ın yitik malıdır. Nerede bulursa onu alır." Fakat kültür ise; bir milletin yaşayışı, düşüncesi ve hareket tarzı demektir. İlmin dili yoktur. Her dilde ilim yapılabilir.
Türkçe'miz, Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'na göre ilim yapmaya en müsait birkaç dilden biridir. Yaşadığımız ülkede herkes devlet dilini ve Avrupa Birliği'nden başka bir yabancı dili öğrenmelidir. Bu kişinin günlük yaşayışında rahat etmesine; kendisini ezdirmemesine, cesaretle hakkını aramasına sebep olur. Ama bu hassas çizgide dikkat edilmesi gereken nokta, dil öğrenirken başkalarının yaşayış tarzını öğrenip tatbik etmek olmamalıdır. Anneler babalar olarak öncelikle çocuklarımıza mükemmel bir şekilde kendi anadilimizi; Türkçe'mizi, kendi dinimizi; İslâm'ı öğretmeli ve kültürümüzü yaşamaları için yardımcı olmalıyız.
Çoğu anne-baba, çocuklarını yetiştirme hususunda gerçekten en iyisini yapmak isterler. Onları ihmal etmeye ya da onları incitmeye kalkışmazlar. Oysa pek çok anne-baba için ebeveynlik, günlük işlerinin arasında ikinci sırayı alır, çoğunlukla problemler ortaya çıktığında onlarla ilgilenmeye başlarlar. Örneğin çoğu insan iş hayatındaki amaçlarını, emekliliğini, arabasını ne zaman değiştireceğinin planlarını sayabilir, ama çocuğunun sağlıklı ve mutlu yetişmesi için ne yaptığını, kendisini ve çocuğunu geliştirmesi için ne gibi planlar yaptığını söyleyemeyecektir.
Tabi ki Batı Trakya'da eğitim sorunu ilk sırayı alır. Ama anne - baba olarak bu konuda kendi içimizdeki sorunlarımız yok mu? İşte ben inanıyorum ki; biz öncelikle kendi içimizde eğitim sorunumuzu hallettiğimizde; çocuklarımızın sağlıklı eğitimleri için gerekli ön hazırlıkları ve plânları hazırladığımız zaman, Lozan Antlaşması ve Vatanımız Yunanistan ile Anavatanımız Türkiye arasında imzalanmış eğitim anlaşmaları ve protokolleri çerçevesinde Batı Trakya Türk'ü olarak Avrupa Birliği'nin de üyesi olduğu ülkemiz yetkililerden medeni cesaretle ve kararlılıkla eğitim haklarımızı isteyebileceğimiz zaman, bu sorunun üstesinden geleceğiz. Hep şikâyet etmek yetmiyor, bir şeyleri de yapmak gerekir. "Karanlığa küfredeceğine, bir mum yak da önünü gör" Çin atasözünden hareketle hepimizin mutlaka yapabileceği bir şeyler vardır. Yerimizde saymakla ileriye gidemeyiz.
Devlet bazında kısa vadede sorunların halledilmesini de bekleyemeyiz, çünkü okul çağına giren çocuklarımız beklemiyor, zamanı da durduramayacağımıza göre kim ne yapabiliyorsa; maddeten ve manen bu konuda acil olarak bütün imkânlarımızı seferber etmeliyiz. Çünkü çağımız bilim ve teknoloji çağıdır. Bundan geri kalan toplumlar itilmeye - kakılmaya ve sonunda yok olmaya mahkumdur. Unutmayalım, uzun zamandan beri tehlike çanları çalıyor. Yarın çok geç olabilir.
Haydi anneler- babalar, çocuklarımızı iyi eğitelim, okutalım ki aydınlık yarınlara kavuşalım!
14 Eylül 2015 Pazartesi 14:12