Anasayfa
16-11-2015
İnsanın yaratılış gayesi
Maddecilere göre insan, dünyaya gelir, her canlı gibi yer, içer, nefsî arzularını yerine getirir ve sonra toprağa karışır gider. Yani, insan yaşamak için yaşar. Basit dünyevî hedeflerin ötesinde bir yaratılış amacı yoktur. O, ot gibi yaşayıp gideceğini, sonra ot gibi kuruyup yok olacağını zanneder.

"Sizi boşuna yarattığımızı ve gerçekten bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?" (Mü'minûn, 23/115)

İnsan, yalnız yemek, içmek, gezmek tozmak için yaratılsaydı insanın herhangi bir hayvandan farkı olmazdı. O, boş yere yaratılmamış ve başı boş bırakılmamıştır. O, akıl, ilim ve iradeyle beden ve ruhtan ibaret olan bir varlık olduğu için bu yaratılışın bir gayesi olması gerekir.

"Cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım" (ez-Zâriyât, 51/56).
Yaratılışın en yüce gayesi, Allah'a iman ve onu tanımaktır. Bütün noksan sıfatlardan yüce ve en üstün sıfatlarla muttasıf olan Allah'ı, tanımak ve ona kulluk borcunu yerine getirmek, gönül huzurunun kaynağıdır. Bu husus Kur'an'da şöyle ifade Edilir:

"Onlar, iman etmiş ve kalbleri Allah zikriyle yatışmış olanlardır. Evet, iyi bilin ki, kalbler ancak Allah'ı zikretmekle huzura kavuşur." (Ra'd:13/28)

İbadetin anlamı doğrudan doğruya insan varlığının gayesini teşkil etmektedir. İbadet aynı zamanda insanın yapması gerekli olan bir görevdir. Dolayısıyla ibadet, belirli hareketlerden çok daha geniş ve kapsamlıdır. Kesin olarak bilinmelidir ki ibadet derken bunun içeriği, sorumluluk görevini de kapsar. İnsanın yeryüzünde tek hedefi Allah'a itaat ve ibadettir. Bundan başka amacı olmayan insanoğlu yaptığı ameller karşısında huzur ve güven hissedecektir. Bu sayede insanoğlu tek ilâh olan Allah'a yönelmiş demektir. Öyle ki, insanın bu amaçla yaptığı her çalışma bir karşılık, bir mükafat görecektir.

Allah'ın yeryüzünde halifesi olması hasebiyle büyük bir sorumluluk yüklenen insanoğlunun bu durumu Kur'an-ı Kerîm'de şöyle anlatılmaktadır: "Biz emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik de, onlar onu (emaneti, yerine getiremeyecekleri korkusuyla) yüklenmekten yüz çevirdiler ve bundan endişeye düştüler. (Bunun içinde üzerlerinden alınmasını rica ettiler). Fakat onu (emaneti) insan yüklendi. Böylelikle o, (nefsine) çok zulmetti ve (âkibetinden) cahil oldu." (el-Ahzâb, 33/72).

Emanet olarak bize verilen Kur'ân, dünya hayatının bize neler verebileceğini, neler veremeyeceğini çok açık hatlarıyla belirtmiştir. Bize düşen, yasak olanlarla, yasak olmayanlar arasındaki sınırı bilip hayatımızı ona göre düzene sokmaktır. Hayat bir yarıştır, diyerek bu sınıra iltifat etmeden koşmak, elbette ki insanı kurtulması zor bir çukura düşürebilir. Ama hayatı, ruhun ebedî yolculuğunda bir aşama olarak gördüğümüz gün, o yarışın gerçek manasını öğrenmiş oluruz. Bir düşünürün de dediği gibi, "Hayattan yakınanlar, ondan olmayacak şeyler isteyenlerdir." İnsan ömrü kısa olduğu için kıymetlidir. Bu kısa süreyi tamamlarken karşımıza iki yolun çıkacağını hiçbir zaman unutmamamız gerekir. Bu yollardan biri Cennete, diğeri Cehennem'e varır. Seçme hakkı insanın hür iradesine bırakılmıştır. Kur'ân, hayata hevesle atılan ve henüz yaratılışın hikmetini kavrayamayan gençlere bu iki yolun öğretilmesini tavsiye eder. Çocuğun yedi yaşına girince namaz ile emredilmesi, on yaşına girince ibadete iyice ısınmasının sağlanması bu hikmete dayalıdır.

Varoluş amacına uygun bir hayatı inşa etmekle görevli olan insan, kendisine verilen Kur'an emanetine her zaman sadık kalamamıştır. İnşa sorumluluğunu yerine getirme konusundaki her ihmal ve başarısızlığı, insanoğluna pahalıya mal olmuştur. Tüm peygamberlerin ve onlarla gelen ilâhi mesajların nihai amacı, insana unuttuğu ya da kasten terk ettiği inşa sorumluluğunu hatırlatmaktır. Emanete ihanet anlamına gelen her sorumsuzluk toplumda her alanda ahlâki yozlaştırmayı derinleştirmekte ve büyük bir kargaşa meydana getirmektedir. Böyle bir toplumda kimse kimseye güvenmez, sevgi, muhabbet ortadan kalkar. Dolayısıyla hayat yaşanmaz hale gelir.

Rabbim bize kulluğumuzun farkına varmayı ve en güzel şekilde yerine
getirmeyi nasip etsin.


16 Kasım 2015 Pazartesi 13:48