Anasayfa
07-12-2015
Allah'ı zikretmek
Zikir, Allah'ı anmak demektir. Müslüman'a Yüce Allah'ı hatırlatan her şey zikirdir ve dolayısıyla ibadettir.

"Rasûlüm Ya Muhammed!) Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı zikretmek elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah, yaptıklarınızı bilir." (el-Ankebût sûresi, 29/ 45) Yüce Allah, bu ayet-i kerimede günaha götüren isteklerin baskısından kurtulmanın ve ruh yüceliğine erişmenin en sağlam yolunu göstermektedir. Şüphesiz bu en geniş manada "Allah'ı zikretmek" tir. Kur'ân okumak ve namaz, bunun en başta gelen şekilleridir. Gerçekten manasını düşünerek okunan Kur'ân, kişiyi ulvî bir âleme götürür. Hakkı verilerek kılınan namaz da, ruhu ulvîleştireceği ve mutlaka kötülükten alıkoyacağı, bu ayette ve birçok hadiste ısrarla belirtilmektedir. İyiliğe sevk etmeyen, kötülüklerden alıkoymayan bir namaz ise, İslâm büyükleri tarafından sırtta taşınan bir vebal olarak nitelendirilmiştir.

Yukarıdaki âyet-i kerimeden öğrendiğimiz kadarıyla en büyük zikir de Kur'ân okumak ve namaz kılmaktır.

Ebû Mûsâ el-Eş'arî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Rabbini zikredenle etmeyenin farkı, diriyle ölünün farkı gibidir." (Buhârî, Deavât 6)

Müslim ise bu hadisi şöyle rivayet etmiştir: "İçinde Allah'ın anıldığı ev ile Allah'ın anılmadığı evin farkı, diriyle ölünün farkı gibidir." (Müslim, Müsâfirîn 211)

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Allah Teâlâ'nın yollarda dolaşıp zikredenleri tespit eden melekleri vardır. Bunlar Cenâb-ı Hakk'ı zikreden bir topluluğa rastladıkları zaman birbirlerine "Gelin! Aradıklarınız burada!" diye seslenirler ve o zikredenleri dünya semâsına varıncaya kadar kanatlarıyla çevirip kuşatırlar. Bunun üzerine Allah Teâlâ, meleklerden daha iyi bildiği halde yine de onlara:

"Kullarım ne diyor?" diye sorar. Melekler: "Sübhânallah diyerek seni ulûhiyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih ediyorlar, Allah'u ekber diye tekbir getiriyorlar, sana hamdediyorlar ve senin yüceliğini dile getiriyorlar." derler. Konuşma şöyle devam eder: "Peki, onlar beni gördüler mi ki?" - Hayır, vallahi seni görmediler.

"Beni görselerdi ne yaparlardı?" - Şayet seni görselerdi sana daha çok ibadet ederler, şânını daha fazla yüceltirler, ulûhiyetine yakışmayan sıfatlardan seni daha çok tenzih ederlerdi.

"Kullarım benden ne istiyorlar?" - Cennet istiyorlar. "Cenneti görmüşler mi?" - Hayır, yâ Rabbi! Vallahi onlar cenneti görmediler. "Ya cenneti görseler ne yaparlardı?" - Şayet cenneti görselerdi onu büyük bir iştiyakla isterlerdi, onu elde etmek için büyük gayret sarf ederlerdi.

"Bunlar Allah'a neden sığınıyorlar?" - Cehennemden sığınıyorlar. "Peki, cehennemi gördüler mi?" - Hayır, vallahi onlar cehennemi görmediler. "Ya görseler ne yaparlardı?" - Şayet cehennemi görselerdi ondan daha çok kaçarlar, ondan pek fazla korkarlardı.

Bunun üzerine Allah Teâlâ meleklerine: "Sizi şahit tutarak söylüyorum ki, ben bu zikreden kullarımı bağışladım" buyurur. Meleklerden biri: Onların arasında bulunan falan kimse esasen onlardan değildir. O buraya bir iş için gelip oturmuştu, deyince Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Orada oturanlar öyle iyi kimselerdir ki, onların arasında bulunan kötü olmaz." (Buhârî, Deavât 66)

Bir gün Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir ilim halkasında oturan sahabelerinin yanına geldi de onlara: "Burada niçin oturuyorsunuz?" diye sordu. "Bize İslâmiyet'i nasip ederek büyük bir lütufta bulunması sebebiyle Allah'ı zikretmek ve ona hamdetmek için oturuyoruz, diye cevap verdiler. Rasûl-i Ekrem: "Gerçekten siz buraya sadece Allah'ı zikretmek için mi oturdunuz?" diye sordu. "Evet, vallahi sadece bu maksatla oturduk, dediler.

Bunun üzerine Allah'ın Rasûlü şöyle buyurdu:

"Ben size inanmadığım için yemin vermiş değilim. Fakat bana Cebrâil gelerek Allah Teâlâ'nın meleklere sizinle iftihar ettiğini haber verdi de onun için böyle söyledim" buyurdu. (Müslim, Zikir 40.)

Rabbim bizi de zikredenlerden eylesin...

7 Aralık 2015 Pazartesi 14:45