08-03-2016
Nimetlerin kıymeti bilinmeli
Rabbim siz değerli okuyucularımla tekrar buluşturduğu için hamd olsun. Bu vesileyle, nekahet dönemimde beni bizzat ziyaret eden veya telefonla arayıp geçmiş olsun dileğinde bulunan tüm dostlarıma teşekkür eder içtenlikle sevgi ve selamlarımı sunarım.
Kur'ân-ı Kerîm'deki pek çok ayetiyle bizlere lütfettiği sayısız nimetlerine işaret eden Rabbimiz, bir yandan bunların farkında olarak kendisine şükretmemizi isterken bir yandan da bu nimetlerin göz alıcılığına kapılmamamız için bizi uyarır: "Ey insanlar! Şüphesiz Allah'ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın." Ömrümüzün geçiciliğini ve tüm nimetlerden hesaba çekileceğimiz bir günün geleceğini hatırlatırken bunu unutturmaya çalışan şeytana karşı da teyakkuzda olmamızı ister: "Sakın çok aldatıcı (şeytan), Allah hakkında sizi aldatmasın." (Fatır, 35/5)
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Beş şey gelmeden önce, beş şeyin kıymetini biliniz: Ölüm gelmeden önce hayatınızın kıymetini, hastalık gelmeden önce sıhhatinizin kıymetini, meşgûliyet gelip çatmadan boş vaktinizin kıymetini, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğinizin kıymetini, fakirlik gelmeden önce zenginliğinizin kıymetini biliniz!" (Hakim Müstedrek) Bu beş şeyi iyi kavrar ve bunlara uyarsak iki cihan saâdetine kavuşacağımız şüphesizdir.
Ölüm gelmeden önce hayatın kıymeti bilinmelidir. Bu da, ölümü hatırlamak ve öldükten sonraki hayat için hazırlık yapmakla olur. Hatırlanmaz ise hazırlık da yapılamaz!
Ölümü hatırlayan büyük faydalar elde eder. Tövbesini geciktirmez. Ölümün ne zaman ve nerede geleceği bilinmez. Ölüm ve ötesini bilen kanâatkâr olur, sıkıntılara sabreder, ibadetlerini usanmadan ve severek yapar.
Hastalık gelmeden önce sıhhatinizin kıymeti bilinmeli! İslâm'a göre beden, insana verilmiş bir emânettir. Âhiret'te kişinin sorgulanacağı şeylerden birinin de "bedenini nasıl kullandığı" olduğunu Peygamberimiz'in bir diğer hadisinden anlıyoruz. Sıhhat, hem dünyevî ve hem de uhrevî açıdan kıymeti bilinmesi gereken en önemli ni'metlerden biri ve Allahu Teâlâ'ya karşı bir şükür vesilesidir.
"Ey Allah'ın kulları, tedâvi olunuz. Çünkü Allah (c.c.), yarattığı her hastalığın şifâsını da yaratmıştır." buyurarak tedâviyi emredip, tıbbî araştırmaları da teşvik etmiştir.
Sağlık büyük nimettir. Bu konuda Osmanlı Padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman ne güzel söylemiştir: "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi."
Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: "İki büyük nimet vardır ki, insanlar onun kıymetini bilmiyorlar. Sıhhat ve boş vakit." Bu nimetler elden çıkınca değerleri anlaşılır fakat iş işten geçmiş olur.
Meşgûliyet gelip çatmadan boş vaktinizin kıymetini biliniz! Yaşamakta olduğumuz ömrümüz bizlere tek fırsat olarak verilmiştir. En kıymetli varlığımız vaktimizdir! Onunla arzu ettiklerimize kavuşabiliriz.
Mümini, "boş ve gereksiz şeylerden yüz çeviren kişi" olarak tanımlayan (Müminun, 23/3) Rabbimizin"Bir işi bitirince hemen bir başkasına koyul" emri (İnşirah, 94/7) doğrultusunda her anımızı iyi değerlendirmektir. Yalnızca iyi ve kötü amellerimizin değil, diğer nimetlerle birlikte bize bahşedilen "zaman"ı nasıl kullandığımızın da hesabını vermekle yükümlü olduğumuzu unutmamalıyız.
İhtiyarlık gelmeden önce gençliğinizin kıymetini biliniz! Gençlik, insan ömrünün en kıymetli bölümüdür. Daha öncesi çocukluk devresidir. Çocuk, sağını solundan pek ayırt edemez. Rabbimiz de onu mükellef kılmamıştır. Ona ibadetleri farz kılmamıştır. Gençlikten sonraki zaman ise ihtiyarlık, hastalık, takatsizlik dönemidir ki, insanlar isteseler bile artık gençlikteki gibi çalışma imkânını bulamazlar.
Gençlikte yapılan ibadetler pek kıymetlidir. Kıyâmet günü Cenab-ı Hakkın rahmet gölgesi altında bulunacak ve o günün sıkıntılarını çekmeyecek yedi sınıf insandan biri de, genç olduğu halde, Rabbine itaât edenlerdir.
Fakirlik gelmeden önce zenginliğinizin kıymetini biliniz! Sahip olduğumuzu zannettiğimiz malımız bizde emânettir. Bir gün gelecek tamamı elimizden çıkacak, vârislere intikal edecektir.
Zenginliğimizin kıymeti ise şöyle bilinir: Kazandığımız malın helâlinden olmasına ve helâline harcanmasına dikkat etmeliyiz. Zekât vermeliyiz. Unutmamak gerekir ki; Allah için harcadığımız bizim malımızdır. Gerisini başkaları yiyecek, belki de en sevmediklerimizden birileri...