16-03-2016
Yücelik fıtrata uygun yaşamaktır
Kur'an-ı Kerimde insanın yaratılış gayesini Yüce Allah (c.c.) şöyle belirlemektedir: "Ben cinleri ve insanları sadece bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zâriyât: 56). "Sizi boşuna yarattığımızı ve gerçekten bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?" (Mü'minûn: 115)
İnsan, nefsi için değil; Allah'a ibadet etmek için, şu fâni dünya için değil; ebedî hayat için yaratılmıştır. Allah'a ibadet için yaratılan insan, bu kulluğunun karşılığını hem dünyada hem ahirette alacaktır. Allah'ın emirlerine itaat, dünya ve ahiret mutluluğuna sebeptir.
Her insan yaratılış itibariyle lekesiz, tertemiz, iman ve İslâm'a en müsait bir hüviyettedir. Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar..." (Buhârî, cenâiz 92 ; Ebû Dâvut, sünne 17)
Eğer insan fıtratını bozar da, Yaratıcısının kendisine olan güvenini sarsarsa insan olma özelliğini kaybedip iki ayaklı bir hayvana dönüşür. Hatta vahşilikte hayvanlar bile onun eline su dökemeyen kan dökücü bir canavara dönüşür. Bizi bizden daha iyi bilen Rabbimiz; ".... Onların kalbleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir." (Araf suresi: 179) buyurmak suretiyle bu gerçeği bize gözler önüne sürmektedir.
Allah'u Teâlâ Kur'anda bize şeytanı apaçık düşman olarak tanıtarak ondan sakınmamızı emretmektedir. Çünkü şeytan, insanı Allah yolundan alıkoymak için pek çok yöntem kullanır. Namaz kılmasına engel olmak için 'gece en tatlı uykundan uyanıp nasıl kalkacaksın, boşver uyu' der, 'bu sıcakta oruç mu tutacaksın, boşver Allah affeder' der, 'pembe yalanlardan bir şey olmaz' der, 'menfaatin için her şeyi yapmalısın' der... 'Şimdi karnavallar var, git sen de katıl, maskara ol' der ve bizim fıtratımızı bozarak doğru yoldan saptırır Allah muhafaza. Onun için şeytanın tuzaklarına düşmemek için, Allah'a kulluk görevlerimizi, ibadetlerimizi yerine getirmeliyiz.
İbadetler, Allah'ın onlara ihtiyaç duymasından dolayı değildir. Bilakis fert ve toplum olarak, insanın kendisinin onlara ihtiyaç duymasından; fert ve toplum olarak hayatının düzene girmesi içindir. Mesela, belirlenmiş ibadetlerin başında gelen namaz, insanın kötülüklerden alıkonmasını sağlar; en azından bu hedefe yardımcı olur. Oruç, yine nefsin terbiye edilmesi ve insan iradesinin güçlendirilmesi; zekât, toplumda ekonomik yapının düzenlenmesi ve insandaki mal tutkusunun frenlenmesi için bir araçtır. Kuşkusuz bu ibadetlerin daha başka dünyevî faydaları da vardır. Esas faydaları da ahiret mutluluğuna sebep olmalarıdır. Ama unutulmamalıdır ki, nice yararları olan tüm ibadetleri biz, bu faydalarından dolayı değil; Allah'ın emretmesinden dolayı, O'nun rızası için yerine getiririz.
Eğer iki cihanda huzur istiyorsak, Rabbimize nankörlük etmeyelim. Fıtrata uygun davranarak yükselelim. Yükseklik ve yücelik varken aşağılık, alçaklık niye? Kendimizi, düşüncelerimizi, hayatımızı Kur`an ışığında gözden geçirelim. Yanlışlarımızdan, hatalarımızdan tövbe edelim. Yarın ölecekmiş gibi yaşayalım. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamayalım. Allah'ın çekim alanına girelim. Allah'ın çekim alanına girenler şeytanın çekim alanına girmekten korunmuş olacaklarını unutmayalım. Allahtan uzaklaşınların şeytanla kucaklaşması kacınılmazdır. Allahla yaşayıp Allahla ölelim. Allahsız hayatın anlamsız hayat olduğunu aklımızdan çıkarmayalım.
Fıtratını bozan, insanlığını yokeden adeta zararlı bir kanser hücresi gibidir. Kanserli hücre, çevresindeki sağlam hücreleri de etkileyerek onları da bozmaya çalışır. İşte insanoğlu Allahın sınırlarını aştığında kanserli bir hücreye dönüşür. Böyle bir insan sadece kendisine zarar vermekle kalmaz, çevresinde bulunan insanlara da zarar vermeye, onları da etkilemeye çalışır. Bozulmuşluğu, başıboşluğu topluma yaymaya ve yaygınlaştırmaya çalışır.
Allah'ın sınırlarını aşanların sonu için Kur'anda anlatılan helak edilen kavimleri anlamamız yeterlidir. Tamam Allah mühlet verir, ama O'nun da mühletinin bir sonu vardır. Çünkü Yüce Allah mühlet verir, ama asla ihmal etmez. İnsanın ve toplumun bozuşmasının ve kokuşmasının sonu felakettir. Bunu asla unutmamak gerekir.
16 Mart 2016 Çarşamba 10:43