26-04-2016
Okumak ruhun gıdasıdır
İnsanın diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliği, düşünen ve akleden bir varlık olmasıdır. Çift kutuplu varlık olan insan, bedeni yönüyle gelişmesi için, alması gereken gıdalardır ve bu gıdalar vasıtasıyle vücuda faydalı olan vitaminlerdir. Bunlar eksik olduğu zaman, insan bedenen gelişemez veya hasta olur. Ruhî yönüyle insanın aklını ve düşüncesini geliştirmesi için de, okumaktan geçer. Ruhun gıdası olan okumayı terk ettiği zaman, manen zayıflar. Manen zayıflayınca da, ruhu karanlığa gömülür. Dolayısıyla davranışları insana yakışmayan duruma düşer. Bu durumda olan insandan her türlü kötülük, vahşet beklenir. Bundan dolayı dinimizin ilk emri "oku"dur. "Seni yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin, iyilik ve ihsan sahibidir. İnsana kalemle yazmayı ve bilmediğini öğretti." (Kur'an, 96/1-5)
Kur'an, esas itibarıyla "okuma kitabı"dır. Rabbimiz, kendini tanıtmak ve bizden istediklerini bize bildirmek için, okuma kitabı göndermiştir. İnsan, Rabbini tanımaz ve Onun kitabını okumazsa hayatın anlamını bilemez, dünyaya geliş sebebini anlayamaz, buradaki vazifelerini bilmediği için yerine getiremez. İnsan, ruhunu geliştirmesi için de Kur'an-ı Kerim'i okuması gerekir. Çünkü Kur'anda insanın huzur bulması ancak Allah'ı zikretmekle mümkün olacağını bildirmektedir. "Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur." 13/Ra'd-28
Okumak, "düşünmek" demektir. Okuyarak ve düşünerek hayatın manası anlaşılabilir. İnsanın diğer varlıklardan en önemli farkı, okuması ve düşünmesidir. İnsan aklı, okumaya ve anlamaya müsaittir. Başka varlıklar, okumaz ve yeni şeyler öğrenemezler. İnsana mükemmel bir akıl veren Allah, okuması ve yaratılış gayesini anlaması için kitaplar göndermiş.
Öğrenmek, insan için bir tutkudur. Bu maksatla kitaplar yazılır, okullar açılır, gazete ve dergiler çıkarılır. Okumamak ve düşünmemek, "insanlığı unutmak" demektir. Bu nedenledir ki, çocuk daha dünyaya gelir gelmez, sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet getirilir. Bunun anlamı, Alla'ı kendisine, ruhuna telkin edilmesidir. Bu yavru ne anlar dememek lazım. Unutmayalım, insan Rabbimizin yarattığı en mükemmel varlıktır. Daha doğar doğmaz Allah'ın ismiyle karşılanır. Bugün bilimsel olarak da ispatlanmıştır ki, daha çocuk anne karnında iken bile, ailedeki tutum ve davranışlar, annenin dinlediği müzik bile karnındaki yavruyu etkiler. Demek ki eğitim daha anne karnında başlamaktadır. Doğduktan sonra da büyüdükçe eğitim ve öğretimini alması için okullara gönderilmeleri, ebeveynin en büyük soromluluklarından ve görevlerindendir. Çocuklarımızı sadece okuldaki derslerle yetinmeyip daha çok gelişmeleri yönünde çeşitli faydalı kitapları okumaları için teşvik etmeliyiz. Bunun gerçekleşmesi için de onlara örnek olmamız için en başta bizler kitap okumayı prensip edinmeliyiz.
İslâm düşünürü Bediüzzaman Said Nursî, şefkatli ve merhametli Rabbimizin okumamız için bize iki kitap gönderdiğini söyler. Müslümanlar için birinci kitap Kur'an'dır ki, Kur'an, Tevrat'ı, İncil'i ve Zebur'u da okumayı tavsiye eder. Çünkü Kur'an bütün kutsal kitapları da içine alır. Allah, kutsal kitapları "söz" olarak göndermiştir. Harf, kelime ve cümleler, kutsal kitapların yapı taşlarıdır.
İkinci kitap ise "kâinat" kitabıdır. İkinci kitap olan kâinat da Yaratıcımızı anlatır ve O'nu tanıtır. Bir şiir, şairsiz; bir kitap, yazarsız; bir resim, ressamsız olmaz. Kâinat da bir kitap gibidir. Her varlık bir cümle, hatta bir kitaptır.
Açmış bir gül çiçeğine bakıp hayran olmamak mümkün değildir. Güldeki güzelim renkler, bir ressamın fırçasından çıkan renklerden daha muhteşem ve daha büyüleyici. Yeşil yapraklar arasında kırmızı, sarı, pembe gül çiçekleri ne kadar harika! Yaprakları yeşil renge, çiçeği de kırmızı, sarı ve pembe renklere boyayan sanatçıya, insan nasıl hayran olmaz?
Kelebeklerin kanatları üzerindeki renk ve desenler ne kadar harika!
Her kitap, yazarını gösterir. Kâinattaki her varlık, mükemmel bir eserdir. Ağaçlar, kuşlar, insanlar... Hatta cansız varlıklar olan taşlar, mermerler, madenler, dağlar, denizler, ovalar...
Kâinat kitabını okumak, inancımızı artırır. İman, hayatımıza anlam katar, iç ruhumuzu mükemmelleştirmemizi sağlar. İç dünyası huzurlu olan insan, dış dünyadaki problemlerle daha kolay mücadele eder. Neye inandığını, niçin yaşadığını, niçin çalışması gerektiğini bilmeyen insan, iyi ve doğru hedef seçemez, kendini kontrol edemez, dolayısıyla başarılı olamaz.