11-10-2016
HZ. PEYGAMBER ve HİCRETİ
İslâm'ın tebliğinin ilk on üç senelik Mekke döneminde başta Peygamber Efendimiz (s.a.s.) olmak üzere, ilk müslümanlar çok büyük işkenceler gördüler ve haksızlıklara uğradılar. Şehid olanlar oldu, bir çoğunun mal ve mülkleri ellerinden alındı. Peygamberimiz bu süreçte, Medine'den ticaret maksadıyla Mekke'ye gelen insanlarla karşılaştı ve onlara tebliğini ulaştırdı. Onlar Efendimize, Mekke'de bulamadığı ortamı, Medine'de sağlayacaklarına dair söz verdiler ve Peygamberimizi Medine'ye davet ettiler.
İşkence ve zulmün acımasızca devam ettiği bu günlerde (miladi 622), Allah'tan, Peygamberimize Medine'ye hicret etme müsaadesi geldi. Kur'an bu buyruğu şu şekilde ifadeye koyar: "Küfre sapanlar, seni tutup bağlamaları yahut öldürmeleri ya da yurdundan çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarlar, Allah da tuzak kurar. Ama Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır." (Enfal:30)
Bu ayet nazil olunca Peygamberimiz Mekke'den hicret (göç) kararı aldı. Yol arkadaşı olarak Hz. Ebu Bekir'i seçti. Hicret planını onunla birlikte yaptı. Hicret Medine şehrine yapılacaktı. Mekke müşrikleri hicrete sıcak bakmayacakları için hedef şaşırtarak hicret edilmeliydi. Bu amaca uygun olarak Medine yolunun tam ters istikametinde duran Sevr mağarasında 4 gün saklanılacaktı. Kılavuz olarak Abdullah b. Uraykıt seçildi. Abdullah b. Uraykıt müşrikti, ama güvenilir ve mert bir kişiliğe sahipti. Hz. Ebû Bekir hicret etmek için önceden hazırladığı iki deveyi kılavuza verdi ve dördüncü gün Sevr dağının eteğinde buluşmak üzere onunla sözleşti. Hz. Peygamber, müşriklerin emanetlerini teslim ettikleri en güvenilir şahsiyetti. Onların emanetlerini peygamberimiz muhafaza ediyordu. Bu emanetleri yanında tutmadı. Sonradan onlara karşı kullanırım diye düşünmedi. Bilakis emanetleri sahiplerine vermek üzere Hz. Ali'yi görevlendirdi.
Mağarada kaldıkları dört gün boyunca, Hz. Ebû Bekir'in oğlu Abdullah geceleri gelip şehirdeki gelişmeleri onlara haber verecekti. Hz. Ebû Bekir'in koyunlarının çobanlığını yapan Amir b. Füheyra da koyun sürüsünü mağaraya doğru sürecek, hem peygamberimiz ve yol arkadaşı Ebûbekir'in hem de istihbarat görevlisi Abdullah'ın izlerini kaybettirecekti. Aynı zamanda onların yiyecek ve içeceklerini de götürecekti. Peygamberimiz yol güvenliği için alabileceği tedbirlerini aldı ve gerisini Allah'a havale etti. Plan aynen uygulandı.
Müşrikler her türlü imkanlarını seferber ettiler ama onları bulamadılar. Çünkü Allah onları koruması altına almıştı. Hicret vuku buldu. Peygamberimiz (s.a.s.) Medine'ye vardı.
Hicret, insanlık tarihinin en büyük hadiselerinden biridir. Hicret, adaletin, huzurun, insan haklarının, insanlık onurunun korunduğu, insana insan olma şerefinin yeniden hatırlatıldığı bir tarihtir. Hicret, baskı ve dayatma ile İslam'ın nurunun kıyamete kadar söndürülemeyeceği gerçeğinin ispat edildiği bir miladdır.
Peygamber Efendimiz ile birlikte hicret eden müminler, sırf Allah'ın rızasını kazanabilmek için hareket etmişlerdir. Sahip oldukları herşeyi bunun için geride bırakmış, evlerini ve yurtlarını bunun için terk etmişlerdir. Gösterdikleri bu özveri ahlakı, bu kimselerin Allah'a olan gönülden bağlılıklarının çok açık bir delilidir. İnkar edenlerin, Allah'a kulluk etmemeleri yönündeki baskılarına boyun eğmemişlerdir. Allah'ın hoşnutluğunu kazanmanın, dünya hayatında sahip oldukları maddi değerlerden çok daha önemli olduğunu bilerek hareket etmişlerdir. O insanlar Kur'an ahlakını gereği gibi yaşayabilmek için, bu dünya üzerindeki her türlü rahatlığı terk etmeye razı olmuşlardır. Allah Kuran'da onların bu üstün ahlakını şöyle haber vermektedir:
"Onlar ki, inanıp hicret ettiler, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihat ettiler; onlar ki hicret edenleri barındırdılar, onlara yardım ettiler, işte onlar birbirlerinin dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, hicret edecekleri vakte kadar size onların yönetiminden bir şey düşmüyor. Ama sizden dinde yardım isterlerse, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir topluluk aleyhinde olmamak üzere, kendilerine yardım etmeniz gerekir. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir." (Enfal 72)
Günümüz müslümanları, Peygamberimiz'in ve onun arkadaşlarının, Kuran ahlakını yaşama konusunda gösterdikleri bu kararlılıklarını kendilerine örnek almalıdırlar. Hayatları boyunca karşılarına çıkacak tüm olayların kendileri için birer 'deneme' olduğunu bilerek hareket etmelidirler. Her zaman tedbirli ve tevekküllü davranmalı ve hiçbir zorluğun kendilerini doğru yoldan ayırmasına izin vermemelidirler. Her zaman hicret halinde olmalıdırlar.
Dileğim, 2 Ekim 2016 Pazar günü kavuştuğumuz 1 Muharrem 1438. hicri yılımızın; insanlık ve İslâm alemi için hayırlı geçmesidir. Herkes ve hepimiz için, kötülüklerden ve günahlardan, her türlü arınmışlığa, kardeşliğe, huzura, güzelliklere, birlik ve beraberliğe hicretler diliyorum.