14-03-2015
GAFLETİN İNSAN İÇİN ZARARLARI
Allah’ın açıkça bildirdiği emir ve yasaklara rağmen insanların ilgisiz ve duyarsız yaşamalarına "gaflet" denir. Diğer bir ifade ile gaflet; Nefsine ve heveslerine bağımlı olarak Allah'ı ve emirlerini unutmaktır. "Onlar, dünya hayatından (yalnızca) dışta olanı bilirler. Ahiretten ise gafil olanlardır." (Rum Suresi, 7) ayetinde bildirildiği gibi, insanların çoğu dünya hayatının dışta görünen kısmına aldanıp ahiretten gafil bir şekilde hayat sürerler.
Gaflet, günah işlemek ve günahlara dalmaktır. Gaflet, işlenen günahın tövbesinden, cürümünden ve Allah'ın gazabına götüreceğinden gafil ve habersiz olmaktır. Gaflet, derin bir uykuya dalmaktır.
Birçok insan, Allah’ın açık ayetlerinden, emir ve yasaklarından habersiz bir şekilde, sadece kendi istek ve arzuları doğrultusunda yaşar. Bu insanların, dünya nimetlerine sahip olmak, mutlu olmak, eğlenmek, nefsanî arzularını tatmin etmek dışında başka bir istekleri yoktur. Bunlar, sadece dünyanın çekici süsüne ilgi duyar ve istedikleri şeylere sahip olmak için yaşamları boyunca çaba harcarlar.
Oysa yalnızca kısa bir süre yaşadıkları dünya hayatı, her şeyiyle bir gün sona erecektir. Onlar ise kendileri ve Allah’ın hoşnutluğundan uzak bir hayat süren diğer insanlar için hazırlanmış olan şiddetli ve ebedî azaptan habersizdirler. Büyük bir korku ve sıkıntı duyacakları ahiret gününe doğru ilerlerken dünyanın geçici süsüne tutkuyla bağlanıp sadece dünyevî tutkularını kaybetmenin endişesini ve üzüntüsünü duyarlar.
İnsanların, Allah’ın açık delillerine, emir ve uyarılarına rağmen gösterdikleri bu şuursuz, kayıtsız ve ilgisiz tutumlarına "gaflet" denir.
Velilerden biri, oğluna nasihat ederek; "Ey oğul; Şeytanın silahı gaflet yani Allahü teâlâyı unutmaktır. Ona karşı tedbir, Allahü teâlâyı anmak ve hatırlamak, Onun büyüklüğünü düşünmektir" buyurmuştur.
Allah insanlara, ahirette sorumlu tutulacakları bir Kitap göndermiştir. Kur'an-ı Kerim olan bu kutsal Kitabın içinde yazılanlara insanların uyup uymadıklarından sorgulanacaklarını ve sonuca göre de cennet ya da cehenneme gireceklerini bildirmiştir. Bu bilgiyi kendilerine hatırlatan Hz. Peygamber (s.a.s.) ve onun varisleri olan alimlerin var olacağını ve Kuran ahlakı ile yaşamak için de ölene kadar süreleri olduğunu haber vermiştir. Kendisine tanınan sürenin dolacağı günden habersiz, gaflet içinde yaşayan insanlar, buna rağmen yine de sorumlu olduğu kitabın içinde neler yazdığını merak edip okumazlar. İyi insan olmanın yeterli olduğunu, kimsenin hakkına tecavüz etmediklerini, Allah’ın hiçbir sınırını gereği gibi gözetmedikleri halde, O’nun sevgili kulu olduklarını iddia ederek hiçbir çaba göstermeden cennete gireceklerini zannederler. Ancak kendilerini yeterli gördükleri için okumadıkları Kuran, onlara tam tersini haber verir:
"İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar: "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur." (Fatır Suresi - 37) "Ve şüphesiz o (Kur’an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız." (Zuhruf Suresi - 44)
Allah insanlara, cennette verecekleri konusunda sınır koymaz. Peki insanlar neden salih amel konusunda sınır koyarlar? Neden yapabileceklerinin en fazlasını değil de, birkaç amelle yetinirler? Unutmamak gerekir ki salih amele Allah’ın değil, biz kulların ihtiyacı vardır ve insanlar ölümcül bir hastalığa yakalanmış psikolojisi ile Allah’a her zaman yakın olmalıdırlar. "Ey insanlar, siz Allah’a (karşı fakir olan) muhtaçlarsınız; Allah ise, Äžaniy (hiç bir şeye ihtiyacı olmayan)dır, Hamid (övülmeye layık)tır." (Fatır Suresi -15)
İnsanların gaflete, hatta günaha, isyana, küfre dalması çeşitli sebepler yüzünden olur. Bunlar, insandan insana değişmekle beraber, cehalet, kibir ve ölümü unutmak, gafletin en büyük sebeplerindendir. Bunun için Peygamber efendimiz; "Lezzetleri yıkan, eğlencelere son veren ölümü çok hatırlayınız!" buyurmuşlardır.
14 Mart 2015 Cumartesi 22:53