Anasayfa
31-10-2016
Dengeli bir hayat yaşamak
Denge ölçülü olmak demektir. Ölçülü olmak; dikkatli, adil, hassas ve düşünceli olmak, duygu, düşünce ve davranışlarda dengeli ve kontrollü olarak yaşama halidir diye tarif edilir.
Ölçülü olmak ve ölçülü yaşamak, hayatı anlamlı ve yaşanabilir bir hale getirmek için uyulması gereken çok önemli kurallardan biridir, hatta ilk sıralarda yer alması gereken bir kuraldır diyebiliriz. Göklerde, yerde ve tüm varlıklarda mükemmel bir ölçü ve dengenin varlığı herkes tarafından görülen ve bilinen bir gerçektir. Bu gerçek Rahman suresinde şöyle ifade edilir:
"Göğü Allah yükseltti ve mîzanı (dengeyi) O koydu." (55/Rahmân,7). Konulan bu denge neticesinde dünyamız yaşanabilir bir haldedir. Yüce Allah: "Sakın dengeyi bozmayın." (55/Rahmân,8) buyurarak koyduğu dengenin korunmasını istemektedir. Dengenin bozulması demek, gerek fert gerekse toplum hayatının bozulması demektir. Bu dengeyi koruyacak olan yegâne varlık ise ancak insandır. Ama önce insan kendisi dengeli olmalı, ölçüyü kaçırmamalıdır.
İnsanın her hareketinde denge olması lazımdır. Başarının sırrı dengeli bir hayat yaşamaktan geçer diyebiliriz. Ölçülü ve dengeli bir hayat ancak sağlam bir iman ile mümkündür. Dolayısıyla sinesinde iman cevherini barındıran müminin hayatı her türlü aşırılıklardan yani dengesizliklerden uzaktır. Çünkü müminin hayat ölçüsü Kuran ve sünnete dayanmaktadır. Bu konuda da en güzel örnek sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) dir. Onun hayatında asla aşırılık söz konusu değildir. Hayatının tamamı herkesin örnek alabileceği şekilde ölçülüdür, dengelidir, güzeldir. Dünyevi işlerindeki ölçüyü ibadetlerinde de görmekteyiz.
Dinimizde ibadetlerin gayesi insanları böyle dengeli bir hayat yaşamayı eğitmektir. Çünkü ibadetler, ruhumuzun huzura kavuşmasına ve davranışlarımızı ölçülü kullanmamıza neden olur. Özellikle beş vakit namaz insanı günlük bir programa, hayatı disiplin altına almaya ve zamanı iyi kullanmaya alıştırır. Bu nedenle ibadetlerde esas olan samimiyet ve devamlılıktır. Yoksa "ben çok ibadet edeceğim" deyip bir müddet sonra terk etmek dengelerin bozulmasına sebep olur.
Bir grup hanım Peygamberimiz (s.a.s.)'e gelip kocaları çok ibadet ettikleri için onları ihmal ettikleri şeklinde şikâyette bulunduklarında; Peygamberimiz o kişileri azarlamış ve "hanımlarınızın da hakkı var. İbadet edeceksiniz ama aile hayatını da ihmal etmeyeceksiniz." diyerek uyarıda bulunmuştur.
Hiçbir şeyde ölçüyü kaçırmamak gerekir. Ölçüyü bozan da küçük bir şeydir. Meselâ yemekte fazla tuz konulduğu zaman lezzetli de olsa o yemek artık yenmez. Dozu kaçırmamak lâzımdır. Doz; sınırı aşmak demektir. Aslında doz denilen şey gerçeğin ölçüsüdür. Çiçeğe iyilik yapacağım diye, fazla su verilirse gelişme hemen durur. İlaçta doz sınırı aşılırsa, zehir halini alır.
"Söz" de ilaç gibidir. Az olursa faydalı, çok olursa zararlıdır. Söze dikkat etmeli. Söz söylemede az söylemek ve çok söylemek dengeyi bozduğu gibi, hangi sözü nerede kullanılacağında da denge gerekir. Güzel bir söz var; "Her sözün doğru olmalı fakat her doğruyu söylemek senin hakkın değildir." İlaca benzeyen bir başka şey de acıma duygusudur. Ölçülü ve dikkatli kullanmalıdır. Meselâ bir anne; çocuğunu hep yanında olmasını ister. Ama çocuğu topluma faydalı ve saygın bir meslek sahibi olması için zorlu bir tahsil hayatı geçirmelidir. Çocuğumun uzak diyarda, gurbet ellerde olmasına dayanamıyorum deyip onun tahsilini engellemeye kalkmak acıma olmaktan çıkar, çocuğunun geleceğini karanlığa boğar.
Her şeyin ifratı zararlıdır. Aşırı arzu, aşırı gıda, aşırı spor, aşırı iyimserlik, aşırı güven, hatta aşırı sevgi; tüm aşırılıklar bu espriye girer. Ne israf, ne cimrilik. her şeyi değerince yer vererek hayatta dengeyi korumalı. İsraf, küçümsemenin bir sonucudur. "Bir damla sudan ne çıkar?" bir kez dedi mi insan, musluktan akan sular barajları tüketir. Saniyede bir damla, ayda bir ton demektir. Efendimiz, ırmakta abdest alan bir sahabiye, suyu israf etmekte olduğunu söyler. Sahabi de; "Ey Allah'ın Rasulü, ırmakta abdest alırken de israf olur mu?" diye sorar. Sevgili Peygamberimiz de; "Evet, ırmakta da olsa israf olur" buyurdu.
Huzur içte sağlanan dengenin meyvesidir. Bu denge içersinde büyür ve yücelir ruh. Her dengesizlik yokluk alemine bir davetiyedir. Biyolojik olarak dengeli olmak yetmez, ruh alanında da denge lazım insana.
Kur'an-ı Kerim bize hep dengeden bahsetmekte bizi dengeli olmaya çağırmaktadır. Kur'anda meseleler ele alınırken ve insanlara hitap edilirken; orta yolu, dengeli ve ölçülü davranmayı, ifrat ve tefritten kaçınmayı öngörmektedir. Gelin, dengeli bir hayat yaşayalım ki dünyamızı yaşanır bir hale getirelim.

31 Ekim 2016 Pazartesi 12:53