19-12-2016
İnsan şerefli bir varlıktır
Teâlâ insanı mükerrem yaratmış, onu izzet ve şerefli kılmıştır. Allah'u Teâlâ insanoğluna verdiği değeri, ikram edip şereflendirdiğini, onu en güzel bir şekilde ve mükemmellikte yarattığını Kur'an-ı Kerim'de haber vermektedir:
"Andolsun ki biz insanı mükerrem kıldık (üstün bir izzet ve şerefe mazhar kıldık.)" (İsrâ: 70)
Allah'u Teâlâ'nın yarattığı en değerli varlık insandır. Göklerde ve yerde bulunan her şey insan için yaratılmıştır.
Allah'u Teâlâ dünya mülkünde ona halifelik gibi üstün meziyet vermiştir. Ona lütfettiği yüksek kabiliyetler sayesinde, bütün varlıklar arasında en seçkin yerini almıştır. İsrâ sûresindeki ayetin devamında:
"Yaratmış olduklarımızdan çoğuna onları üstün kıldık." buyuruluyor. (İsrâ: 70)
Yeryüzündeki bütün varlıklardan üstün olma şerefini Allah'u Teâlâ insana vermiştir. Bu ancak O'nun tarafından verilen nimet ve ikramdır.
İnsan yalnızca et ve kemikten ibaret değilidr. Onu asıl değerli kılan ondaki; kalb, ruh, vicdan, ilim, fikir, sevgi gibi cevherlerdir. Peki, insan diğer varlıklardan farklı olarak neden böyle özel yaratıldı? Bu özel yaratılış, çok özel bir vazife içindir. O vazife, kudreti sonsuz Yaratıcı'yı tanımak, sevmek ve bütün varlıklara bu sevgiyi yaymaktır.
O halde bir kalp, ilahi sevgiden nasiplendiği ölçüde insanları sevebilir, yaratılmışlara hizmet edebilir, onların yükünü ve zahmetini çekebilir. Rahman ve Rahim olan Yüce Allah'ı tanıyan insan, bu tanıyışı miktarınca kendisinin ve diğer insanların kıymetini bilir, hakkını verir, adaleti gözetir. Ancak Allah sevgisiyle başkalarını karşılıksız sevebilir.
İnsanı kendine temsilci yapan ve onunla kainattaki mükemmelliği tamamlayan Yüce Rabbimiz, bu şerefli varlığın hak ve hukukunu koruma adına bizlere birçok emirler vermiş, yollar öğretmiştir. İşte din, bir anlamıyla, insanlığın şerefini korumaya yönelik bu emir ve yasaklar bütünüdür.
İnsanın canı, kanı, malı, ırzı ve şerefi kutsaldır, koruma altındadır. Haksız yere cana kıymak, kan akıtmak, mal gasbetmek, ırzı karalamak, şerefi zedelemek en büyük zulümdür ve haramdır. Bunları yapanın düşmanı Allah'tır.
Bu şerefli insanın arkasından çekiştirilmez, yüzüne karşı dalga geçilmez. Herhangi bir ortamda kusurları alay konusu yapılıp, şerefi çiğnenmez. Varsa bir kusuru, dostça ve mertçe kendisine söylenir, düzelmesi beklenir ve bunun için samimi olarak dua ve yardım edilir. Çünkü, günah ile kirlenen kalp ve zedelenen edeb, herkesin ortak kıymetidir. Günahla hastalanmış kalbi ve kaybolmuş edebi kurtarmak için ortak çaba göstermelidir. Bu çaba, Allah sevgisinin, takvanın gereği ve ahlaklı insan olmanın işaretidir.
Güzellikten sapmış, ayağı kaymış bir insanın kötü haline sevinmek ve onu düştüğü bataklıkta terketmek asla şerefli insanların işi değildir. Bu, dostluğa da sığmaz. Hakka aşık müminlere, kötülükle kirlenen bir kalp aynasını temizlemek için çabalamak düşer. Çünkü o kalp iman etmiştir; bu iman emanetini ve onun meyvesi olan edebi korumak her müminin vazifesidir.
Rasulullah (s.a.s.) buyuruyor ki: "Sizden biriniz diğer kardeşinizin aynasıdır; öyleyse onda bakana eziyet verecek kötü bir hal görürse, onu gidermeye çalışsın." (Buhari, Tirmizî)
"Mümin müminin aynası ve kardeşidir; onun kaybolan malını ve çiğnenen şerefini korur, arkasından kendisini destekler, gıyabında hakkını savunur." (Ebu Dâvud)
Görüldüğü gibi dinimize göre insan varlığı kutsal bir varlıktır. Değeri bu kadar yüksek olan varlığın elbette sorumluluğu da ona göre büyük olacaktır. Sorumluluk bilinciyle yaşadığımız ölçüde, öncelikle kendimizle, en yakınlarımızla, çevremizle ve tüm insanlıkla barışık oluruz. Günümüzde insanlık bu sorumluluk bilincine ne kadar muhtaçtır değil mi?
Peygamberimiz (s.a.s.); "Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar." (Buharî) buyurarak mü'minlerin birbirlerine karşı görev ve sorumluluklarını hatırlatmıştır.
Unutulmamalıdır ki, yeryüzünde bir gönül kazanmaktan daha kârlı bir yatırım olmadığı gibi, bir gönül kırmaktan daha büyük bir zarar da yoktur. Öyleyse Rabbimizin bize bahşettiği sevgiyle Cenab-ı Hakkın kendi nurundan yarattığı insanı sevelim ve insanları kırmayalım...
Küçücük kalbimiz dünyadan daha büyüktür. Bütün insanları sevgi ve merhamet pınarlarıyla yıkayıp kalbimize koyabiliriz. Çünkü hakkın aynası insan bize Allahın bir emanetidir.
19 Aralık 2016 Pazartesi 15:22