Anasayfa
14-03-2015
İNSANIN İMAN ETME İHTİYACI
İnanma ve ibadet ihtiyacı, insanın havaya ve suya olan ihtiyacı kadar önem arz etmektedir. İnsanın tabiatı gereği iman ve ibadet konusunda yönlendirilmeye ihtiyaç duyması nedeniyle bütün dinler, onları Allah'tan başka ilah olmadığını kabul etmeye ve sadece Allah'a ibadet etmeye çağırmıştır.
Bu çağrı, tarih boyunca peyderpey peygamberler gönderilerek gerçekleştirilmiştir. Son olarak da, Hz. Muhammed (s.a.s) gönderilmiş ve Allah'ın insanlığa olan din nimeti tamamlanmıştır.
"Ey insanlar! Peygamber size Rabbinizden hakkı (gerçeği) getirdi. O hâlde kendi iyiliğiniz için iman edin. Eğer inkâr ederseniz bilin ki, göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Nisa, 4/170)
Yukarıda zikri geçen ayet-i kerimede yüce Rabbimiz bizleri Resûlullah'ın getirdiği gerçeğe (Kur'an'a) inanmaya çağırmakta ve bunun bizim hayrımıza olduğunu vurgulamaktadır. Allah'ın bizleri imana ve iyi davranışlarda bulunmaya çağırması, kendisinin buna ihtiyacı olduğu için değildir. Çünkü biz insanlar da dâhil olmak üzere bütün yaratılmışlar O'na aittir, O'nun mülküne dâhildir. İman ve sâlih ameller biz insanlara lazımdır, buna muhtaç olan bizleriz, dünya ve âhiret mutluluğumuz imana ve güzel davranışlar sergilememize bağlıdır. Bu sebeple bizler için hayırlı olan davranış, dini inkâr ve ilâhî emirlere isyan etmek veya bunlara karşı ilgisizlik değil, iman ve salih amellerdir.
İslam dininin ortaya koymuş olduğu inanç sistemini kabul eden, Allah'a inanan ve güvenen her insan manevi açıdan büyük bir güç elde etmiş olur. Çünkü bizler bazı özelliklerimiz sebebiyle çok güçlü gibi gözüksek de, her zaman Allah'ın yardımına muhtacız. Muhtaç olduğumuz o yüce varlığa inanıp bağlanmak bizlere huzur verir ve hayatımızı güven içinde sürdürmemize vesile olur. Allah'a iman, bizleri yalnızlıktan, boşlukta kalmaktan kurtarır. Hepimiz günlük hayatımızda hastalık, fakirlik ve bir yakınımızın vefatı gibi çeşitli sorunlarla karşılaşabiliriz. Böyle durumlarda kalplerimizde bulunan Allah inancı ümitsizliğe kapılmamıza engel olur. Yüce Rabbimize sığınır, O'na güvenir ve O'nun yardımıyla bütün sıkıntılarımızın üstesinden gelebiliriz. Buna karşılık sağlam bir inanç ve sâlih amellerden mahrum olanlar ise, huzursuzluk içinde kıvranırlar. Belki de sıkıntılardan kurtulmak düşüncesi ile huzuru içkide, uyuşturucu madde kullanmakta ararlar ve daha büyük felaketlere sürüklenirler. Böylece hem dünya hem de ahiret mutluluğunu kaybetmiş olurlar.
Ayrıca iman ve ibadetler bizi birbirimize bağlar, toplumsal barışa ve kardeşliğe katkıda bulunur. Nitekim kâinatın efendisi Hz. Muhammed (s.a.s); "İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçek manada iman etmiş olamazsınız." (Müslim, "έmân", 93; Tirmizî, "Sıfâtu'l-Kıyâme", 56) buyurarak imanı toplumsal barışın temel taşı yapmıştır. İbadetler ise bir taraftan Allah ile ilişkilerimizi düzenlerken diğer taraftan da insanlarla ilişkilerimizi en güzel kıvama getirmeyi hedeflemektedir. İnsanî değerlerin alt-üst edildiği, ilişkilerin menfaate, maddeye ve beklentilere dayalı olarak yürütüldüğü bir zaman diliminde yaşamı paylaşıyoruz.
Bize düşen inancımızın ve ibadetlerimizin sevgi, kardeşlik ve yardımlaşma boyutunu hayata yansıtmak ve yaşadığımız toplumda barışın ve huzurun hâkim olması için gayret sarf etmektir. Bununla birlikte insanlarla olan ilişkilerimizden doğan görev ve sorumluluklarımızı ilahî ölçüleri gözeterek yerine getirmektir. Bu bağlamda herkese adaletle davranmak, kimseyi aldatmamak, komşusu açken tok olarak yatmamak, yalancılık ve dolandırıcılık yapmamak, kimseye iftira etmemek gibi dinimizin Allah'a imanla irtibatlandırdığı ahlaki davranışlarımıza çok dikkat etmeliyiz. Bu anlayışla hareket etmemiz hâlinde dinin rahmet ikliminde hep birlikte huzuru yakalamamız daha kolay olacaktır.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Hakiki mutluluk ve huzur, yalnız sağlam bir imana sahip olmak ve sâlih ameller yapmakla elde edilebilir. Hayatlarını Allah'ın emirleri doğrultusunda geçirenler, hem ailelerine hem de içinde yaşadıkları topluma faydalı birer kişi olurlar ve böylece dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşabilirler.

14 Mart 2015 Cumartesi 23:06