11-05-2016
Dünya Basın Özgürlüğü ve Yunanistan
3Mayıs Salı günü, Dünya Basın Özgürlüğü Günü'ydü. Yunan Helsinki İzleme Komitesi temsilcisi Panayotis Dimitras, bu nedenle bir yazı kaleme almış. "booksjournal.gr" internet sitesinde yayımlanan yazı, Yunanistan'da basın özgürlüğü anlayışı açısından hayli ilginç açıklamalar ve örnekler içeriyor.
Batı Trakya'da azınlık ve insan hakları konularıyla uğraşanlar, Dimitras'ı tanırlar. Azınlık ve insan hakları konusunda cesur açıklamaları ve görüşleriyle ortaya çıkan Dimitras, basın özgürlüğü konusunda da benzer yaklaşımlarda bulunmuş. Aslında çoğumuzun aklından geçen, dile getirdiği, ancak duyuramadığı düşünceleri bir bakıma paylaşmış.
Dimitras'ın, Yunanistan'daki basın özgürlüğü konusunda dile getirdiği eleştiri özetle şu: Azınlık görüşleri Yunan medyasında yer bulmuyor.
Dimitras, yazısında Yunanistan'daki basın özgürlüğü anlayışını örneklendiriyor. Mesela, Yunan hava sahası ya da karasularının Türk uçakları ve savaş gemileri tarafından ihlal edildiği haberleri Yunan basınında "tahrik" olarak verilirken, Türk ve NATO yetkililerinin konuyla ilgili görüşlerine, diğer tarafın "ihlal iddialarına" nasıl yanıt verdiğinin Yunan kamuoyuyla paylaşılmadığına dikkat çekiyor.
Dimitras, konu özellikle etnik azınlıklara gelince durumun daha vahim olduğunun altını çiziyor. Türk ve Makedon etnik azınlığı ilgilendiren haberlere kulak tıkayan Yunan basınının, azınlık konularına ancak saldırgan içerikli haberlerle değindiğini belirtiyor.
Dimitras, 25 yılı aşkın bir süredir açılışına izin verilmeyen Florina merkezli Makedon Kültür Evi konusunda geçen yıl haziran Yunanistan'ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından ikinci kez mahkum edildiği haberinin Yunan medyasında yer almadığına vurgu yapıyor. Aynı şekilde İskeçe, Rodop ve Evros illerinde kapatılan ve açılmasına izin verilmeyen Türk azınlığı dernekleriyle ilgili AİHM kararlarının da Yunan kamuoyuyla paylaşılmadığına dikkat çekiyor.
EFA üyesi Avrupa Parlamentosu milletvekilleri Tatjiana Zdanoka, Jordi Sebastia ve Judith Sargantini'nin, "Yunanistan tarafından AİHM kararlarının uygulanmaması" başlıklı soru önergesini Avrupa Birliği Komisyonu'nun gündemine taşıdığı; BM Evrensel Periyodik İnceleme Mekanizması çerçevesinde Cenevre'de bugünlerde Yunanistan'ın ikinci incelenmesinin gerçekleştiğinin de medyadaki haberlerde yer almadığına vurgu yapıyor.
Yazısının epiloğunda da Dimitras, Yunanistan'ın totaliter ya da otoriter bir devlet olmamakla birlikte, tam anlamıyla hukuk devleti olmadığını ifade ediyor. Yunanistan'ı bu noktada, çoğunluğun hak sahibi olduğu "çoğunlukçu devlet" kategorisine yerleştiriyor ve yazısının başlığında da ifade ettiği üzere, "Yunanistan'da basın özgürlüğünün sadece çoğunluk için geçerli" olduğu hükmüne varıyor.
Dimitras, yıllardır dem vurduğumuz bir konuya parmak basıyor. Düşünüyorum da, gerek azınlık bireyi olarak, gerekse 28 yıllık gazetecilik hayatım boyunca, ülkem basınında bizlerle ilgili olumlu çıkan bir haber zihnimde yer etmemiş. Yunan televizyon ve gazetelerinde azınlıkla ilgili yer bulan haberler hep "kötü haberler". Azınlığın hak ve hukuk arayışının, bunun için çaba sarfeden insanların karalandığı, itham edildiği, yakışıksız sıfatlarla tanımlandığı haberler.
Basın özgürlüğünde çoğunluk anlayışı yerine herkesi kucaklayan bir anlayışın yer alması, tabii ki devlet politikasında gerçekleşecek değişiklikler ile paralellik arzediyor. Azınlığı "öteki" ve "etnik tehlike" olarak algılayan devlet anlayışı değişmedikçe, basın özgürlüğünün azınlık konularına yansımasını da beklememek gerek. Ne de olsa burası Yunanistan...
11 Mayıs 2016 Çarşamba 11:49