Anasayfa
29-11-2020
Lütfen biraz samimiyet!
Batı Trakya’da yaşayan azınlığın “Türklüğü” son dönemde birilerine yine sorun olmaya başladı. Benzer olay ve beyanatlar bir, iki derken arkası gelmeye devam ediyor. Özetlemeye çalışalım.

Yunanistan, Kasım ayı ortasında Avrupa Konseyi dönem başkanlığını Almanya’ya devretti. 47 üye ülkenin bulunduğu Avrupa Konseyi’nde dönem başkanlığı 20 küsur yılda bir geliyor. Yunanistan’ın dönem başkanlığı salgın şartlarında geçti. Toplantılar internet üzerinden yapıldı. Hatta Gümülcine’de yapılması planlanan ve bölgeye çok sayıda Avrupalı parlamenterin katılması beklenen Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Hukuk İşleri ve İnsan Hakları Komisyonu’nun toplantısı da mecburen internet üzerinden yapıldı. İşte bu toplantıda Rodop YDP Milletvekili Evripidis Stilyanidis, Batı Trakya’da Türk azınlık olmadığı söyledi. Hatta, Yunanistan’ın Avrupa Konseyi bünyesinde bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da saygı duyduğunu iddia etti. Sanki, 12 yıldır uygulanmayan Türk azınlık dernekleriyle ilgili AİHM kararları Yunanistan’ı değil de “Muz Cumhuriyeti”!

Toplantıda Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerinin haklarına saygı göstermediğini söyleyen bir Türkiye Cumhuriyeti milletvekiline yanıt veren Stilyanidis önce Batı Trakya’da Türk azınlık olmadığını söyledi. Hadi buraya kadar Yunan devletinin resmi söylemidir diyerek, belki es geçebiliriz. Ancak, Stilyanidis bir taraftan “Batı Trakya’daki azınlık etnik azınlık değildir” diyor, öte yandan azınlığın üç ayrı etnik parçadan oluştuğunu iddia ediyor. “Azınlık içinde azınlıklar var” diyen Stilyanidis, Pomak ve Romanların ayrı gruplar olduğunu ve Türkleşmek istemedikleri tezini savunuyor. Stilyanidis bu grupların ayrı kültürel kimlikleri olduğu ve bazı mekanizmalar tarafından bu grupların baskı gördüğünü de ileri sürüyor. Hatta Stilyanidis’e göre “Türk” olmayan ve “Türkleşmek de istemeyen” bu grupların Yunanistan tarafından koruma ihtiyacından bahsediyor.

Öte yandan, Batı Trakya Türk Azınlığı dernekleriyle ilgili AİHM kararlarının 12 yıldır uygulanmadığını görmezden gelen Stilyanidis, Yunanistan’ın söz konusu mahkemenin kararlarına saygı duyduğunu da iddia ediyor. sayın Stilyanidis, “Trakya’da açık ve demokratik bir toplum modeli oluşturmaya çalışıyoruz” diyerek oluşturmaya ve uygulamaya çalışılan azınlık politikasıyla ilgili çerçeveyi de çizmiş oluyor.
Bu anlattıklarımız Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Hukuk İşleri ve İnsan Hakları Komisyonu’nda yaşanıyor.

Geçelim ikinci olaya.

Dünya genelindeki Yunan diasporasına yönelik faaliyetleriyle tanınan AHEPA Hellas adlı sivil toplum örgütü geçtiğimiz günlerde internet üzerinden bir zoom toplantısı yaparak, Trakya Kalkınma Komisyonu’nun üstlendiği çalışmayı değerlendirdi. zoom toplantısına da konuşmacı olarak Trakya Kalkınma Komisyonu’nun başkanı ve eski dışişleri bakanlarından Dora Bakoyanni ile bu komisyonun oluşturulması için uzun yıllar çaba sarf eden Evripidis Stilyanidis katıldı.

Stilyanidis konuşmasında Trakya bölgesi için kalkınmanın önemini analiz ettikten, bu komisyonun kalkınma olayına yapabileceği ve yapması gereken katkıları, icraatları falan analiz ettikten sonra konuşmasının son ve en can alıcı noktasında konuyu Batı Trakya’daki azınlığın, yani bizlerin milli kimliğine, Türklüğüne getirdi.

“Trakya’da sorun yoktur. Sorun olduğu zamanlar bu Türk milliyetçiliğinden kaynaklanmıştır” iddiasını atıverdi ortaya sayın Stilyanidis. Bölgede mutlak anlamda dini özgürlük olduğunu iddia eden Stilyanidis, Trakya’da insan ve azınlık haklarına saygılı, açık ve demokratik bir toplum yapısının olduğunu ileri sürdü bu toplantıda da.

Stilyanidis’in, “Biz son 10 yılda bunu başardık. Bunu hiç kimse reddedemez. Farklı sesler olsa da bu sesler belli bazı amaçlara yöneliktir. Tüm dünyadaki dostlarımıza hatırlatmak isterim ki; Trakya’da hiçbir zaman fundamentalist yaklaşımlarla ilgili sorunlar olmadı. Çünkü mutlak özgürlük vardı. Sorun olduğu zamanlar da bu sorunlar Türk milliyetçiliğinden kaynaklanan sorunlardı. İslami fundamentalizmden kaynaklanan sorunlar değildi. Dini özgürlükler tamamen uygulandı. Bu da Müslüman hemşehrilerimize bir özgüven verdi. Dikkat ederseniz göreceksiniz ki Müslüman hemşehrilerimiz eşit şekilde ekonomik, politik ve diğer alanlarda yaşama katılabiliyor.” ifadeleri gerçekten de dikkat çekti.

Bir Gümülcineli olan, Batı Trakya’da dünyaya gelen ve burada büyüyen, yıllarca burada milletvekilliği yapan bir siyasetçiden inkar etme ve algı yaratma çabasından çok, gerçeği kabullenmeyi beklerdik. “Sorun yok, sorun varsa da bunu Türk milliyetçileri” yaratıyor diyerek algı yaratmak yerine; “Geçmişte yanlış politikalar nedeniyle azınlığa baskı uygulandı. Azınlık ekonomik – eğitim –sosyal anlamda geri bırakıldı. Eğitimde, müftülüklerde, vakıflarda ve diğer alanlardaki sorunları zamanla çözeceğiz. AİHM kararlarını da tam olarak uygulama konusunda Yunanistan gereken iradeye ve özgüvene sahiptir, en kısa zamanda bunu da başaracaktır.” mealindeki sözleri duymayı çok isterdik.

İnkar ve ret politikasıyla kim ne kazanmış ki? Bugüne kadar bu politikadan bir şeyler kazanan var mı?

Son dönemde (bölgemizden olması nedeniyle sayın Stilyanidis’in azınlığımızla ilgili açıklamaları daha çok dikkat çekiyor) bazı Yunanlı politikacı ve yöneticilerin geliştirdiği bir söylem var. Özetle şöyle:

- Batı Trakya’da Türk azınlık yoktur. Türk hissetmeyen – olmayan kesimi de devlet olarak korumalıyız.
- Açık ve demokratik bir toplum yarattık
- AİHM kararlarına saygılıyız.
- Mutlak anlamda dini özgürlük var.
- Bölgedeki sorun Türk milliyetçiliğidir.
Bu iddialara cevabımız tabii ki de var. Şöyle özetleyebiliriz;
- Batı Trakya’da Türk azınlık olduğu sayın Stilyanidis’in adını Evripidis, soyadının da Stilyanidis olduğu gerçeği kadar gerçektir.
- Bölgemizde “Açık ve demokratik bir toplum yarattık” cümlesi, gerçeği tam anlamıyla yansıtmayan bir “algı yaratma” cümlesidir.
- Batı Trakya Türkleriyle ilgili AİHM kararlarına ne yazık ki henüz saygı duyan ve bu kararları uygulayan bir yönetim anlayışı yok. Üstelik de tüm uyarı ve çağrılara rağmen!
- “Mutlak anlamda dini özgürlük var” denen ülkede, azınlık kendi müftüsünü seçemiyor. Müftü seçili yapılamıyor. Cuntavari Vakıf İdare Heyeti atamaları devam ediyor. Camilerde ve okullarda azınlık çocuklarına dini eğitim verecek kanuni düzenleme “Yunanca Kur’an dersi” ve “ierodidaskalos” ataması öngörüyor.
- “Bölgedeki sorun Türk milliyetçiliğidir” yerine “Bölgedeki sorun Türk varlığını büyük bir sorun ve tehdit olarak gören ve bunun sonucunda azınlık üzerinde baskıcı bir sistem oluşturan ırkçı anlayıştır” cümlesi çok daha doğru ve algı yaratma gayretinden de uzak olacaktır.

Unutmamalıdır ki; kendi milli kimliğinin inkarına karşı, uluslararası anlaşmaların tanıdığı hakların gasp edilmemesine karşı şiddetten, antidemokratik yöntemlerden uzak bir mücadele veren toplumu “Türk milliyetçiliği yapıyorsunuz” diye suçlamak, güneşi balçıkla sıvamaya benzer.

Batı Trakya Türklerinin “milliyetçilik” yaptığı şöyle dursun, aşırı milliyetçi ve ırkçı saldırılara maruz kaldığı kesin.
“Yetmez ama evet” olarak tanımlayabileceğimiz “Yasalar Önünde Eşitlik” politikasının yarattığı kazanımları da zamanla alıp götürür bu algı yaratma politikası.

Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türk azınlığın milli kimliğinin inkarı, Yunanistan’a ne kazandırdı? Yoksa Yunan devleti bu olayı, Türkiye ile arasındaki ilişkinin bir aracı olarak mı değerlendiriyor? Üstelik de Trakya Kalkınma Komisyonu’nun anlatıldığı bir toplantıda “Burada Türk yoktur” naraları neyin nesi? Tecrübeli bir siyaset adamı olan Stilyanidis’den inkar politikasından vazgeçip, azınlığa baskı politikalarının neden olduğu bölgenin geri kalmışlığına asıl sebep olan azınlığın geri bırakılmışlığına çareler aramasını salık veririz. Zira, yıllardır uygulanan politikalar nedeniyle geri bırakılan – bıraktırılan Batı Trakya Türk azınlığı kalkınmaz ise, önümüzdeki yıllarda sayın Stilyanidis Trakya Kalkınma Komisyonlarının yenilerinin kurulması tekliflerini şimdiden hazırlamalıdır.

İşte bu ve bunun gibi inkar ve algı politikaları, birilerinin İskeçe müftüsü Ahmet Mete’nin kaldığı evin asansörüne kadar girerek, “İyi Türk, Ölü Türktür” yazarak, küfür, hakaret ve tehditlerini evlere kadar götürecek cüreti bulmalarına neden oluyor.

Benzer bir olay ise Trakya Kalkınma Komisyonu’na azınlık kurumları tarafından gönderilen yazı ve raporlar konusunda yaşandı. Azınlık kuruluşları bölgemizin kalkınması ve sorunlarıyla ilgili görüşlerini bildiren rapor ve yazılarda “Türk azınlık”tan bahsetmeleri Komisyonu rahatsız etmiş. Azınlık kurumlarının yazılarında Türk azınlıktan bahsetmeleri mi önemli, metinlerde dile getirilen yanlış politikaların yol açtığı geri kalmışlık ve bu geri kalmışlıktan kurtulmak için önerilen ve azınlığımızın alınmasını beklediği önlemler mi? Trakya Kalkınma Komisyonu, her türlü projeyi görüşmekten, değerlendirmekten önce bu kafa karışıklığını temizlemeli.

“Batı Trakya’da Türk yoktur, her şey yolundadır, mutlak demokrasi vardır” gibi teranelere karnımız tok. Batı Trakya Türk Azınlığı için söz söyleyen kişilerden istediğimiz bir şey var: LÜTFEN BİRAZ SAMİMİYET!!!

29 Kasım 2020 Pazar 21:21