Anasayfa
11-05-2023
21 Mayıs seçimi ve Batı Trakya Türk Azınlığı
Yunanistan 21 Mayıs Pazar günü seçime gidiyor. Seçim heyecanının dorukta olduğu, herkesin seçimi konuştuğu bir seçim döneminden bahsetmek oldukça zor. “Nerde o eski seçimler” dedirten bir seçim olacak gibi görünüyor. Batı Trakya’yı geçtim, genel anlamda Yunanistan medyası bile zaman zaman Yunanistan seçimlerinden çok Türkiye seçimlerini konuşuyor.

Peki 21 Mayıs seçimleri önemli mi? Tabii ki önemli. Önümüzdeki dört yılın gidişatını belirleyecek, ülkeyi yönetecek kadroları seçeceğiz. Öyle görünüyor ki bir değil, kısa sürede iki seçim yaşayacağız. Bunun yanında seçimin Batı Trakya Türk Azınlığı açısından da önemi var hiç kuşkusuz.

İlk olarak ülke genelini ele almaya çalışalım. Ülkeyi ekonomik krizin kasıp kavurduğu 2015 yılında iktidara gelen SİRİZA, aşırı milliyetçi ANEL partisiyle koalisyon halinde 2019 Temmuz’una kadar ülkeyi dört buçuk yıl yönetti. Bu dönemin son altı ayında SİRİZA tek başına hükümetteydi. 2019’da seçimleri kazanan ve tek başına iktidara gelen Yeni Demokrasi Partisi ise son bir buçuk yıldır yapılan erken seçim çağrılarına aldırmadan dört yıllık dönemin sonuna kadar geldi. YDP, ülkeyi memorandumlardan ve ve Troyka’nın denetiminden kurtardığı iddiasını, kendi başarı öyküsünün temel taşı olarak sunuyor.

Şubat ayında yaşanan Tempi’deki tren kazasına kadar anketlerde YDP ile SİRİZA arasındaki fark yüzde 8 – 10 bandında görünüyordu. Tempi’deki facia bu farkı oldukça aşağılara çekti. Ancak son haftalarda farkın yine açıldığına dair anketler geliyor. Ana muhalefet SİRİZA ise anketlerin mevcut durumu yansıtmadığını ve seçimi kazanan tarafın kendileri olacağını belirtiyor. Az kaldı. Biraz daha sabır. Sonucu hep birlikte göreceğiz.

SEÇİMLER VE BATI TRAKYA TÜRKLERİ
Gelelim Batı Trakya’ya ve azınlığımızla ilgili duruma. Geride bırakmak üzere olduğumuz dört yıllık YDP iktidarı döneminde Batı Trakya Müslüman Türk toplumuyla ilgili bir kazanım, ciddi bir gelişme, somut bir ilerleme var demeyi çok isterdim. Ancak Kovid pandemi dönemini de kapsayan bu zaman diliminde kayda değer bir gelişmeyi azınlık olarak göremedik. Bu dönem içinde yaşadıklarımızdan sadece birkaç örnek:

- Azınlık okullarımız kapanmaya devam etti.
- Azınlık eğitimiyle ilgili taleplerimize olumlu cevap verilmeme kuralı bu dönemde de bozulmadı.
- Batı Trakya Türk insanının ekonomik sebeplerle göçü hızlandı. Köylerimiz erimeye, genç nüfusumuz kaçmaya devam ediyor.
- Yunanistan devletinin “Batı Trakya’da Türk yoktur” söylemine dayanan “milli kimliğimizi inkar politikası” daha da keskin hale geldi. Başbakan azınlık mensubu öğrencilerle iki kez yaptığı görüşmede Müslüman Türk azınlığı üç ayrı etnik parçaya bölme ve kimliğimizi inkar söylemini sürdürdü.
- Yargıtay, İskeçe Türk Birliği başta olmak üzere isminde “Türk” ibaresi olan derneklerimizin başvurularını ve AİHM kararlarının uygulanma talebini üçüncü kez reddetti.
- Bu dönem içinde seçilmiş müftülerimizin maruz kaldığı adli kovuşturmalar (geçmişteki AİHM kararları görmezden gelinerek) devam etti ve zaman zaman yoğunlaştı.
- Azınlık toplumunu ağır bir şekilde etkileyen ekonomik krizin neden olduğu ayrımcılıkların olumsuz etkilerinin hafifletilmesine yönelik herhangi bir önlem alınmadı.
- Pandeminin ilk günlerinde Kovid -19 vakalarının tespit edildiği Türk azınlık köylerinin isimleri basında açıklanarak, bu köylerden canlı yayın yapılarak, azınlık insanına “hastalıklı” muamelesinin reva görülmesini de bu dönemde yaşadık. Meğerse bir süre sonra herkes “hastalıklı” hale gelecekmiş de haberleri yokmuş!
- BTAYTD başkanının girişimi ve azınlık iş adamlarının bağışlarıyla İskeçe hastanesi için alınan oksijen makinasının aktif edilmemesini ve böyle “hayırlı” bir işin dahi “azınlık karşıtlığı” saplantısına kurban edilmesini yine bu dönemde gördük!
- Azınlığın taleplerine, isteklerine, beklentilerine gözlerini yuman, kulaklarını tıkayan anlayış bu dönemde de değişmedi.
-
Liste bu şekilde uzayıp gidiyor.

Her seçim öncesinde olduğu gibi bu seçimde de farklı toplum kesimleri seçimden beklentilerini, yeni oluşacak hükümetten taleplerini günceller. Bir anlamda yeni döneme hazırlanır. Batı Trakya Türk insanının da yeni dönemden ve dolayısıyla seçimlerden beklentileri var ve olmalıdır da.

Azınlık seçmeninin oyunu kendi adaylarına, yani azınlık üyesi milletvekili adaylarına vermesi gerektiğini, tercihini Türk azınlık adaylarından yana kullanmasının son derece önemli ve hayati bir konu olduğunu öncelikle vurgulamak isterim. Bu azınlık seçmeni için, Türk azınlık toplumu için kırmızı çizgi olmalıdır.

Ancak Batı Trakya Müslüman Türk toplumunun, yıllardır beklentilerine ve umutlarına gereken olumlu cevabı ve yaklaşımı alamadığını da herkesin görmesi ve kabul etmesi gerekir. Yunanistan siyasi sistemi ve özellikle de siyasi partiler Batı Trakya konusunda sınıfta kalmıştır. Bu da açık ve nettir. Azınlık seçmeni zaman zaman hükümeti kurmuş olan partilere büyük oranlarla destek vermiştir. Bu partilerden bir değil, birden fazla milletvekili seçmiştir. Ancak bunun karşılığında partilerden beklenen, ümit edilen açılımı, ilgi ve alakayı görmemiştir.

Batı Trakya’daki Türk azınlık insanı beklentisini ve ümidini yitirmemeli ve demokratik haklı taleplerini de dile getirmekten vazgeçmemelidir. Eğer demokrasiden, halk iradesinden ve sosyal devletten bahsediliyorsa orada halkın demokratik taleplerini dile getirmesi ve bunlar için demokratik yöntemlerle mücadele etmesi hiç kuşkusuz bir HAK’tır.

Gerçi bunun için ciddi ve önemli bir görev de milletvekili adaylarımıza ve onların siyasi partilerine düşmektedir. Öncelikle milletvekili adayları halkımızın beklentilerini ve isteklerini ciddiye almalıdır. “Azınlık milletvekili” kavramının, Yunanistan kamuoyuna bir takım medya organlarınca ve Türk azınlık karşıtı çevrelerce lanse edildiği gibi ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı bir şey olmadığını, bunun bir “ihtiyaç” olduğu ve bölgenin bir “gerçeği” olduğu izah edilmelidir. Bunu yapacak olan öncelikle siyasi partilerde politika yapan ve yapmak isteyen azınlık üyeleridir. Bunun için de “Azınlık milletvekiliyim diyerek toplumu ayrıştırıyorsunuz” ithamına karşı “sinmek” veya “savunmaya geçmek”, “biz azınlığın değil, tüm bölgenin vekiliyiz” söylemini benimsemek yerine, bu gerçeği ve bu ihtiyacı uygun dille anlatmayı tercih etmek mutlaka daha doğru olacaktır.

Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının kendi özelliklerinden, geçmişte maruz kaldığı ve maruz kalmaya devam ettiği siyasi ve ekonomik ayrımcılık ve baskılar nedeniyle özel bazı sorunları ve sıkıntıları var. Yıllarca çözüm bekleyen “azınlık sorunları” var. Son yıllarda ekonomik sebeplerle çok ciddi anlamda ağırlaşan ve her geçen gün daha da vahim hale gelen “vatandaşlık sorunları” var. Tüm bunlar çözüm bekleyen sorunlar. Bu sorunların çözüm yeri tabii ki de ülkenin başkenti ve ülkenin meclisi.

Toplumun, insanımızın sorunlarının çözümü için öncelikle bu sorunların dillendirilmesi ve duyulması gerekiyor. Bunu yapacak olanlar öncelikle milletin vekilleridir. Kendi milletvekillerimizi seçmek ve onları Atina’ya meclise göndermek öncelikli olarak bizim görevimiz. Seçildikten sonra toplumla bağını koparmamak, azınlık kurumlarıyla ortak çalışmak, toplumun talep ve beklentileri için toplumla birlikte mücadele etmek, gayret sarf etmek, olası saldırılara, itham ve hedef gösterilmelere karşı toplumla, kurum ve kuruluşlarla birlikte demokrasi ve hukuk çerçevesinde karşı durmak da milletvekilleri ve milletvekili adaylarının, siyasetçilerimizin görev ve sorumluluğudur.

21 Mayıs Pazar günü hepimiz sandığa gidiyor ve azınlığa sahip çıkacak, azınlık milletvekillerimizi seçip, meclise gönderiyoruz! Şimdiden hayırlı olsun!...

11 Mayıs 2023 Perşembe 12:33