27-01-2025
Gözler kör, kulaklar sağır (mı?)
Elinizdeki gazetenin manşet haberini İskeçe Azınlık Ortaokulu – Lisesinin yeni okul binası talebine ayırdık. Sorun malum. Batı Trakya Türklerinin, özelde de İskeçe ilindeki Türk halkının yeni okul binası talebi.
İskeçe Azınlık Ortaokulu – Lisesine yeni bir bina talebi var ortada. Peki neden böyle bir talep var? Çünkü yaklaşık 60 yıldır azınlık ortaokulu – lisesi olarak hizmet veren bina eski ve yetersiz. Sanırım bir örnek yeterli olacaktır. 500 öğrencinin bulunduğu okulun bahçesi yarım basketbol sahası kadar.
Her şeyden önce vatandaşı olduğumuz Yunanistan devletinin, tüm çağrılara ve taleplere kulak tıkayarak, azınlık çocuklarına 2025 yılında dahi eğitim kurumu olarak 19. yüzyılın sonlarında inşa edilen eski bir tütün deposunu reva görmesi çok ciddi bir sorundur. Mesele bu noktalara varmadan devlet, okulla ve azınlık toplumuyla iletişim halinde bunun çaresini bulmalıydı. Bu bile tek başına ve en hafif tabirle büyük bir ihmal ve büyük bir eksiklik ve hatta büyük bir ayıp.
Okuldaki öğrenciler ve aileler, mevcut binanın hem kapasite hem de fiziksel koşullar açısından yetersiz olduğunu uzun süredir dile getiriyor. Okulun Encümen Heyeti ile Okul Aile Birliği, yeni okul binası için gayret sarf ediyor. İlgili ve yetkili tüm kurum ve kişilere dilekçeler, mektuplar, yazılar göndererek “OKULUMUZ İÇİN YENİ BİNA İSTİYORUZ. GEREĞİNİN YAPILMASINI TALEP EDİYORUZ” diyor. Ancak tüm bu çağrılara, taleplere ve isteklere bir cevap alamıyor. Adeta herkes kör ve sağır!
Aralık ayında İskeçe Milletvekili Hüseyin Zeybek bu sorunu meclis gündemine taşıyarak, Eğitim Bakanına sözlü soru yöneltti. Sorununu cevabını 16 Aralık 2024 tarihinde meclisteki oturumda Eğitim Bakan Yardımcısı Zetta Makri verdi. Sayın Makri öncelikle milletvekili Hüseyin Zeybek’in sorusunu sorgulayarak, “Neden sadece bu okulun sorununu dile getiriyorsunuz?” şeklinde bir yaklaşım sergiledi. Milletvekili Zeybek’in prosedürü bilmediğini falan söyledikten sonra encümen heyetinin de yetkilerini özetledi ve en sonunda İskeçe Azınlık Ortaokulu – Lisesinin güvenli ve yeterli bir yapı olduğunu iddia ederek, yeni okul binasına gerek olmadığını söyledi. En sonunda da “Eğitim Bakanlığı bina konusunda yetkili değildir.” deyiverdi.
Yeni okul binası talebine resmi bir yanıt vermeyen Eğitim Bakanlığının, bu haklı taleple ilgili olarak ne düşündüğünü Bakan Yardımcısı Makri’nin yanıtından öğrenmiş olduk. Bakanlık, yeni okul binasına ihtiyaç yok diyor. Ama aslında yeni okul binasına ihtiyaç olduğunu herkes biliyor. Mutlaka bakanlık da biliyordur. Bakan yardımcısının sözlerini dinleyince, bakanlığın “okul binası yeterli ve güvenli” diye bir söz sarf ettiğini duyuyoruz. Ama böyle olmadığın herkes biliyor. Bakanlık da haydi haydi biliyordur. Zira, sayın bakan yardımcısının bölgedeki yetkililerden ayrıntılı bilgi aldığı biliniyor.
Hal böyle iken neden bir bakan yardımcısı, yani bir bakanlık, üstelik de Eğitim Bakanlığı aşikar bir sorun karşında bu şekilde bir vaziyet alır? Bunun nedeni nedir? Neden apaçık bir sorun karşısında gözler yumulur, kulaklar tıkanır? Yeni devlet İskeçe’deki Türk azınlık çocukları için yeni bir okul binası yapsa ne olacak? Yeni bir okul binasını bu devlet yapamıyor mu? Tabii ki öyle bir şey söz konusu değil. Peki nedir söz konusu olan? Tüm bu kayıtsız kalmanın, umursamazlığın, boşvermişliğin, ihmalkarlığın sebebi nedir?
Bunun tam ve doğru yanıtını bize ancak bakan yardımcısı, bakan ve hatta başbakan verebilir. Biz ancak tahmin yürütebiliriz. Fakat öyle anlaşılıyor ki bu tavır ve bu politikanın temelinde, devletin yani Yunanistan’ın Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığına ve onun sorunlarına, taleplerine, beklentilerine karşı olan bakış açısı yatıyor.
Yaşadığımız sorunları, dile getirdiğimiz talepleri görmeyen, görmek istemeyen, yok sayan bir anlayış ve bir bakış açısı. Biz bu bakış açısını ve bu politikaları yıllar önce Batı Trakya’daki azınlık eğitimi için ortaya konan taleplere karşı da gördük. İskeçe Azınlık Lisesi için prefabrik sınıf isterken de gördük. Altı yıl önce prefabrik sınıflar gelecek diye söz verilirken (ve sonra gelmezken) de gördük. Azınlık okullarında görev yapacak öğretmenleri yetiştirecek yeni eğitim fakültesi isterken de gördük. Vardiyalı eğitim dursun derken de gördük. Türkçe ve Yunanca eğitim verecek azınlık anaokulları talep ederken de gördük. Okul birleştirmelerinde, kitap konularında, encümen seçimlerinde hep gördük.
Tüm mesele; azınlık eğitimini ve azınlık okulunu sorun olarak gören sakat anlayışta. Önyargılı, saplantılı, pedagojik normları dikkate almak istemeyen bakış açısında. Azınlık eğitiminin ve azınlık okulunun yaşayacak olma ihtimaline karşı, bu okullarımızın gelişecek, büyüyecek, kalitesi yükselecek olma olasılığı karşısında, güvensizlik yaşayan, paniğe kapılan, bu ihtimalleri adeta kendi açısından güvenlik sorunu haline getiren, bu şekilde bir “kabus” yaşayan önyargılı bakış açısında tüm sorun.
Tekrar edelim: azınlık okulu ve azınlık eğitimi bir sorun değildir. Bunu söylemek zorunda kalmaktan utanıyorum ama nasıl ki Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı bir sorun ve tehdit değildir, azınlık okulu da bir tehdit değildir. Ama bu alanda azınlık insanının haklı, meşru, mantıklı ve demokratik hak ve taleplerini duymazdan gelmek hiç ama hiç doğru değildir. Demokratik bir ülke ve yönetime de hiç yakışmamaktadır.
Azınlık insanı, çocuklarımızın anne babaları, evlatları için çırpınmaya devam edecektir. Hiç şüphesiz!.. Kalın sağlıcakla…
27 Ocak 2025 Pazartesi 14:30