24-06-2025
Türk azınlığının eğitim mücadelesi bir hak ve bir gelecek meselesidir
Eğitim yılının sona erdiği, yaz tatilinin başladığı ve azınlık ortaokullarına kayıtların yapıldığı bugünlerde azınlık eğitimi ve eğitim hakkımızla ilgili görüşlerimizi siz değerli okurlarla paylaşmak isterim.
Batı Trakya Türk Azınlığının eğitime verdiği önem ve bu alanda verdiği mücadele, sadece bir hak arayışı değil, aynı zamanda kimliğini, kültürünü ve geleceğini koruma çabasıdır. Lozan Antlaşması başta olmak üzere birçok uluslararası anlaşmayla güvence altına alınmış olan Türkçe ve Yunanca eğitime dayanan azınlık eğitimi, Batı Trakya Türkleri için vazgeçilmez bir kazanımdır. Ancak devletin uzun yıllara dayanan politikaları, ne yazık ki bu hakkı zayıflatmak ve görünmez kılmak yönünde ilerlemiştir.
Yunan devletinin, azınlık eğitiminin gelişmesi için azınlığın talep ve beklentilerine destek olduğunu söylemek maalesef mümkün değil. Kimi zaman doğrudan kimi zaman dolaylı uygulamalarla azınlık eğitim sisteminin gerilemesine sebep olunmuştır. Okulların kapatılması, öğretmen yetiştirme ve atama sisteminde azınlığın iradesini ve taleplerini dikkate almama, müfredat sorunları, encümen yetkileri ve altyapı eksiklikleri bu sürecin yalnızca birkaç örneğidir.
Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen Batı Trakya Türk toplumu, azınlık eğitimine sahip çıkmayı sürdürüyor. Eğitim hakkı, sadece bir sosyal hak değil, aynı zamanda kültürel varoluşun temelidir ve bu bilinçle hareket eden toplum, çocuklarının hem Türkçe hem Yunanca eğitim alabileceği kurumlara sahip çıkmakta kararlıdır. Aksi yönde tüm algı yaratma ve toplumu yönlendirme çabalarına rağmen azınlık insanı kendi eğitiminden ve kendi okullarından vazgeçmemiştir.
Bu noktada, azınlık okullarının yaşatılması için yerel düzeyde büyük bir gayret gösterilmektedir. Encümen heyetleri, okul aile birlikleri ve duyarlı veliler, tüm engellemelere rağmen büyük bir özveriyle çalışmaktadır. Onların yürüttüğü faaliyetler, bu okulların sadece açık kalmasını değil, aynı zamanda nitelikli eğitim sunmasını da hedeflemektedir. Bu çabalar, takdir edilmesi gereken toplumsal bir direnişi ve dayanışmayı temsil etmektedir. Sorunlarla mücadele etmeyi, olumsuzlukları avantaja çevirmeyi tercih eden veli sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Bu gayret ve kararlılık özel olarak tebriğe şayandır.
Ne yazık ki, Yunan devleti bu çabalara gereken desteği vermemekte, hatta kimi çevreler azınlık toplumunun kendi okullarına sahip çıkmasını dahi hoş karşılamamaktadır. Okul yöneticileri, öğretmenler, encümenler, okul aile birlikleri ve veliler zaman zaman hedef gösterilmekte, bu alandaki olumlu girişimler itibarsızlaştırılmak istenmektedir. Bu tavır ve bu politika yalnızca azınlık toplumuna değil, aynı zamanda demokratik değerlere de aykırıdır. Eğitim gibi temel bir hakkın savunulması, hiçbir şekilde kötülenmemeli, hedef gösterilmemeli, itibarsızlaştırılmamalı, tam aksine desteklenmelidir.
Türk azınlık üyesi öğrencileri anaokullarından, Türkçe – Yunanca eğitim verilen azınlık okulları yerine, sadece Yunanca eğitimin yapıldığı devlet ilkokullarına, ilkokullardan mezun olan öğrencileri de Türkçe – Yunanca eğitim verilen azınlık ortaokulları yerine, sadece Yunanca eğitim verilen devlet ortaokullarına yönlendiren koskoca bir sistem ve mekanizmanın kurulduğu artık herkes tarafından bilinen ve kabul edilen bir gerçektir.
Azınlık okulunu yaşatmak isteyenler ise bu mekanizmanın neden olduğu algıları tersine çevirmek ve azınlık okulunu savunma mücadelesi vermek durumunda kalıyor. Azınlık eğitiminin güçlenmesi, hem azınlık bireylerinin kimliğini koruması hem de Yunanistan’ın çoğulcu, demokratik bir ülke olma iddiasını güçlendirmesi açısından önemlidir. Uluslararası hukuk ve insan hakları normları çerçevesinde, devletin Türk azınlık eğitimi konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmesi bir tercih değil, bir zorunluluktur. Devletin iyi niyetli bir yaklaşım sergilemesi, hem azınlık toplumuyla olan güven ilişkisini pekiştirir hem de Avrupa kamuoyundaki itibarını artırır.
Sonuç olarak, Batı Trakya Türk Azınlığı eğitim hakkından vazgeçmemiştir ve vazgeçmeyecektir. Toplum, bütün zorluklara rağmen çocuklarını kendi dilinde ve kültüründe yetiştirme kararlılığını sürdürmektedir. Bu mücadele sadece sınıf duvarlarıyla sınırlı değil, aynı zamanda bir hafızayı, bir kültürü, bir geleceği ayakta tutma çabasıdır. Yunanistan devleti ise bu kararlılığı bir tehdit değil, bir zenginlik olarak görmeli; diyalog ve iş birliği temelinde çözüm yolları aramalıdır. Azınlık eğitiminin desteklenmesi, yalnızca azınlık insanının değil, tüm toplumun kazanımı olacaktır.
24 Haziran 2025 Salı 15:32