12-02-2021
Serez'deki dernek ve sınır dışı edilen büyükelçi
Batı Trakya Türk Azınlığı'nın sorunlarını yazarken anlıyorum ki bu sorunlara öyle alışmışız ki birçok sorun bize "olağan" geliyor. Örneğin azınlık eğitimi sorunu adeta azınlığın "olmazsa olmazı" gibi. Ya da ismindeki "Türk" kelimesinden dolayı kapatılan ve resmi statüsü ellerinden alınan azınlık derneklerimizin durumu. Neredeyse azınlığın orta yaşlı üyeleriyle yaşıt bir sorun. Bu sorunlarla yaşayan bizler için adeta hayatımızın bir parçası olduğunun farkına vardım.
Ne zaman mı?
Geçtiğimiz günlerde Serez'deki Makedonların kurduğu ve sonradan bizim derneklerimiz gibi "yasa dışı" ilan edilen "Serez ili Yerliler Derneği" yöneticisi Yannis Punios ile görüştükten sonra. Haberini sitemizde okuyabilirsiniz. 2017 yılında Serez ilindeki Makedonlar bir dernek kuruyor. "Serez ili Yerliler Derneği Kirillos ve Methodios". Derneğin isminde etnik kimlik ifadesi yok. Yani "Makedon" , "Ulah" , "Türk" v.s gibi bir ifade yok. Peki ne var? "Yerli" kelimesi var. Bilindiği üzere Yunanistan'ın kuzey bölgelerinde yaşayan Makedonlar kendileri için "yerli" ifadesini de kullanıyor. İşte Serez'deki mahkeme de Makedon diline veya Makedon kimliğine atıfta bulunan "Yerli" kelimesine "takarak" sözkonusu derneği kuruluşundan kısa bir süre sonra "yasa dışı" ilan ediyor. Şaka gibi. Bu olay 80'lerde veya 90'larda yaşanmıyor. Bu olay, 2019 yılında Avrupa Birliği ülkesinde, demokrasisiyle övünen, insan hakları alanında komşularına da "ders" vermeye çalışan Yunanistan'da oluyor.
Derneğin yöneticisi Yannis Punios ile yaptığım röportaj sırasında duyduklarım gerçekten beni şaşırttı. Sonra da düşündüm de aslında şaşırdığıma şaşırdım. Zira bu sorunun aynısını biz İskeçe Türk Birliği olarak ve Batı Trakya Türk Azınlığı'nın diğer dernekleri olarak, topyekün azınlık olarak yaklaşık 40 yıldır yaşıyoruz. Yaşadığınız sorunun bir başka bölgede ortaya çıkmasından anlıyoruz ki; aslında biz maruz kaldığımız sorunları ve baskıları kanıksamışız. Adeta alışmışız.
Fakat, Serez'deki derneğin durumunu düşününce ülkemiz Yunanistan'da azınlık haklarıyla ilgili durumun vahametini vurgulamak gerekir. Olacak şey değil! Bırakın etnik kimlik ifadesini, bunu çağrıştıran bir ifadeye veya isme bile tahammül edilmiyor. Makedonlara atıfta bulunan "yerli" kelimesi var diye dernek kurulmuşken, "yasa dışı" ilan ediliyor. Daha neler göreceğiz!
Çok net bir şekilde anlaşılıyor ki Yunanistan'ın, farklı etnik kimlik, farklı dil veya farklı kültürel özelliğe sahip azınlıklara olan tahammülsüzlüğü olduğu gibi duruyor. Bu tutumun ve bu politikanın demokrasi, azınlık hakları, farklıya saygı ve insan haklarını adeta ortadan kaldırdığı aşikardır.
Ama gel gör ki, bu ve bunun gibi sorunlar Yunanistan medyasında yer almıyor. Serez'de bir hukuk ve özgürlükler mücadelesi veren derneğin haberi birkaç sitenin dışında yayınlanmamış. Nasıl ki Batı Trakya Türk Azınlığı'nı ilgilendiren konular ve sorunlar basında yer almıyorsa, aldığı zaman bile "azınlık tahrik ediyor" çerçevesiyle veriliyorsa, Serez veya Makedonlarla ilgili konularda da aynı "kural" geçerli. Azınlıkları ve onların yaşadığı sorunları görmeyen, azınlıkların talep ve beklentilerini yansıtmayan bir sistem sözkonusu. İşte böyle bir ortamda mücadelemizi sürdürmek durumundayız.
*****
Fakat medyada bu "seçicilik" veya "görmezden gelme" durumu sadece bizim azınlığımızla veya genel anlamda Yunanistan'daki azınlıklarla ilgili değil. Başka boyutları da var. "Milli çizginin" dışında haber, yorum ve analizlere Yunan basınında rastlamak istisnai bir durum.
Geçtiğimiz günlerde Libya'da bir hükümet değişimi yaşandı. Yunanistan da bu durumu yakından takip ediyor. Ancak bazı noktaların üzerini örterek takip ediyor. malum, Türkiye ile Libya arasında deniz anlaşması imzalandıktan sonra Libya konusu Yunanistan açısından öncelikler arasında yer almaya başladı.
Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde Libya Siyasi Diyalog Forumu (LSDF) üyelerinin oylaması sonucunda Libya'da önümüzdeki 24 Aralık’ta yapılması planlanan seçimlere kadar ülkeyi yönetecek geçici hükümet kuruldu.
Geçici yönetimin Başkanlık Konseyi’nin başına Muhammed Menfi getirilirken, Abdulhamid Dibeybe ise geçici başbakan seçildi. Musa el-Koni ve Abdullah el-Lafi de Başkanlık Konseyi yardımcıları oldu. Geçici hükümet, ülkeyi 24 Aralık’ta yapılacak ulusal seçimlere kadar yönetecek.
Başkanlık Konseyi Başkanı olarak ülkeyi yönetecek ve seçimlere taşıyacak Muhammed Menfi acaba kim? Bu şahıs Libya'nın eski Atina büyükelçisi. Libya ile Türkiye arasında imzalanan deniz anlaşması sonucunda Libya'ya tepki gösteren Yunanistan, o dönemde Atina'da büyükelçi olarak görev yapan Muhammed Menfi'yi sınır dışı etmişti. Ve şimdi bu şahız Libya'nın yeni başkanı oldu. İşte bu "detayı" Yunan medyasında pek rastlayamıyorsunuz. Bu bilgi yer alsa bile satır aralarına sıkıştırılmış şekilde yer alıyor. Onun dışında yeni hükümetle ilişki kurulacağı, Trablus'a büyükelçi gönderileceği, Libya'daki kalkınma girişimlerine katkı sağlamaya hazır olunduğu gibi mesajlar verildi. Yani Trablus hükümetine doğru bir "dönüşün" sinyalleri verildi. Fakat yeni başkanın ülkemizden sınır dışı edilen eski büyükelçi olduğu bilgisine pek gerek durulmadı.
Aynı "milli çizgi kaygısı" ülke içindeki azınlıklarla ilgili konularda olduğu gibi, komşu ülkelerle ilgili meselelerde de "devreye" giriyor.
Aslında Batı Trakya'daki Türk azınlığı, Serez'deki Makedonları veya başka bir tabirle "yerlileri" görmek istemeyen anlayışın, Libya'daki başkana bakarken, "kovulan büyükelçiyi" görmek istememesine şaşırmamak lazım. "Demokratik" bir ülkeden, "antidemokratik" detaylar okudunuz...