Anasayfa
27-10-2021
Azınlık eğitimi ‘hak’ ise, hak gaspına karşı mücadele tek yoldur
Batı Trakya’daki Türk azınlık eğitiminin sorunlarını sıralamaya kalksak epey uzun bir liste oluşur. Batı Trakya Türkleri uzun yıllar boyu azınlık eğitimini ve azınlık okullarını daha kaliteli hale getirmek için taleplerde bulundu. Milletvekilleri mecliste soru sordu, azınlık kurumları bir araya gelerek eğitim bakanlığından randevu istedi veya farklı makamlara derdini anlatmaya, taleplerini aktarmaya çalıştı. Öğretmen dernekleri her eğitim yılı başında maddeler halinde sorunları ve talepleri sıraladı, bakana mektup yazdı. “Yüksek şahsınıza saygılar sunar, beklentilerimize kulak asmanızı bekleriz” türünden cümlelerle biten bu mektuplar, yazılar, talepler, istekler o dönemlerde pek de anlayamadığımız veya anlam veremediğimiz sebeplerden ötürü “yüksek şahsiyetlerin” dikkatini çekmedi. Ya da dikkatini çekti de, umursanmadı desek daha doğru olur.

Anlaşılan bizler azınlık eğitim sisteminin iyileştirilmesini isterken “yükseklerde” bir yerlerde birileri “azınlık eğitimini zamanla nasıl yok ederiz, azınlık okullarının sayısını nasıl azaltırız, azınlık okullarındaki öğrenci sayısını nasıl en aza indiririz” hesapları yapmış.

Azınlık eğitimiyle ilgili haklı taleplere kulak tıkayıp, Türk azınlık toplumunun tüm makul talep ve beklentilerinin önüne sözde “yasal” ve “mevzuatla ilgili” engeller çıkartarak, azınlık eğitiminin ve azınlık okulunun aleyhine her uygulamayı “kanuni” ve “zorunlu” olarak “vaftiz” etmenin başka bir izahı olamaz!

Azınlık okullarındaki mevzuatla ilgili sorunlar, kitap sorunu, öğretmen sorunu, Türkçe müfredatındaki öğretmenlerin yıllardır cevapsız kalan seminer talepleri, araç – gereç eksikliği, encümen heyetlerinin yetkilerinin kısıtlanması ve genel anlamda azınlık eğitiminin daha kaliteli hale getirilmesiyle ilgili uzun yıllar boyunca dile getirilen taleplerin yanıtsız bırakılması bir yana, azınlık okulları ve azınlık eğitimiyle ilgili olarak diyalogdan kaçınılması dahi bu antidemokratik bakış açısını analiz etmeye yeter de artar bile.

Sorunları ve azınlık eğitimindeki sıkıntıları bir kez daha uzun uzun sıralamayacağım. Sadece ne tür bir anlayış ve düşünce yapısıyla karşı karşıya olduğumuzu hatırlatmak için son aylarda yaşanan birkaç olayı aktaracağım.

1- Eğitim yılı başında kapatılan okullar.

2021 – 2022 eğitim yılı başında, Eyalet Eğitim Müdürü Bandikos’un imzasıyla öğrenci yetersizliği gerekçe gösterilerek 12 azınlık ilkokulunun kapısına daha kilit vuruldu. Bu karar alınırken son yıllarda alışagelmiş şekilde encümen heyetleriyle diyalog kurulmadı, soruna çare aranmadı, azınlık eğitiminin statüsü dikkate alınmadı. Birkaç kilometre mesafede olan iki köyün okulu dahi kapatıldı.

2- Cuma günü programının değiştirilmesi.

Birkaç hafta önce yine Eyalet Eğitim Müdürü Bandikos’un imzasıyla Batı Trakya’daki azınlık okullarında uygulanan Cuma günü programı değiştirildi. Azınlık okullarının Cuma namazı öncesinde paydos etme uygulamasına son verilmek istendi. Batı Trakya Türk azınlık okullarında yıllarca süren uygulamayı değiştirerek, öğretmen ve öğrencilere Cuma namazı engeli getiren Eyalet Eğitim Müdürü Bandikos imzalı yeni uygulama, hiç şüphesiz azınlık eğitimi ve azınlık okullarına yapılan antidemokratik yaklaşımın yeni bir örneğidir. Azınlık okullarındaki Cuma günü uygulamasının değiştirilmesine tepki gösteren öğrenci velileri, çok sayıda okulda Cuma saati öncesinde çocuklarını okuldan alıyor. Öğrenci velileri bu şekilde haksız, hukuksuz uygulamalara “hayır” diyor ve tepki gösteriyor.

3- Encümen Heyetine müdahale.

Azınlık okullarının yöneticisi encümen heyetleridir. Geçtiğimiz günlerde İskeçe Merkez Türk Azınlık İlkokulu Encümen Heyeti’ne, okul müdür yardımcısı ve okul müdürü imzasıyla gönderilen resmi bir yazı vardı. Encümen Heyeti’nin paylaşımı sonucunda öğrendik ki, gönderilen yazıyla aslında encümen heyeti üyelerine “okuldan mümkün mertebe uzak durun” deniyor. Encümen heyetlerinin sabah saatlerinde öğrencilerin okula geldiği sırada görüşme yapamayacakları ifade ediliyor. Sözkonusu okulu çok iyi bildiğim için üç kişilik encümen heyeti üyelerinin okulun sağlıklı çalışmasına ve faaliyetine hiçbir engel teşkil etmediğini çok rahatlıkla söyleyebilirim. Böyle bir yazıya neden ihtiyaç duyulduğunu anlamak gerçekten çok zor. Yoksa akıllara “Azınlık okullarındaki encümen heyetlerinin okullardan uzak tutulması mı hedefleniyor?” sorusunun gelmesi mi gerekiyor.

4- 240 İmam Yasası’na devam.
Azınlık eğitimiyle alakalı olarak son günlerde yaşadığımız bir diğer olay ise “240 İmam Yasası” uygulamasının devam ettiriliyor olması. Batı Trakya’daki devlet okullarına giden azınlık öğrencilerine İslam dinini Yunanca olarak öğretilmesini öngören bu ucube uygulamada ısrar edilmesi nasıl açıklanabilir? Azınlığın gösterdiği tepkiye kulak tıkanması, demokratik devlet anlayışıyla izah edilebilir mi?

Azınlık eğitimi söz konusu olduğu zaman, azınlığın görüşünün alınmaması, azınlığa sorulmaması, azınlık eğitiminin statüsüne riayet edilmemesi, azınlık eğitimiyle ilgili tüm taleplerin cevapsız bırakılması gerçekten ciddi anlamda bir sorun olarak önümüzde duruyor.

Yukarıda dile getirdiklerimiz son iki – üç ay içinde yaşadığımız olaylar. Bu listeyi uzatmak elbette ki mümkün. Batı Trakya Türk Azınlığı olarak, bize uluslararası anlaşmalarla verilen azınlık eğitimi hakkımızı koruyabilmek için, azınlık okullarını yaşatabilmek için, devletin, azınlık eğitimiyle ilgili aldığı kararları uygulamaya geçirmeden önce azınlığın görüşünün ve onayının alınmasını garanti edebilmek için bir mücadelenin kaçınılmaz olduğu çok net bir şekilde görünmektedir.

Özetle söylemek gerekirse azınlık eğitimini ve bunun en önemli kurumu olan azınlık okulunun yaşamasını istiyorsak, bunun yok edilmesi için karşımıza getirilen çabalara karşı çıkarak, demokratik bir mücadeleyi toplum olarak ortaya koymak zorundayız. Azınlık eğitimi ve azınlık okulu bir hak ise, buna karşı bir hak gaspı var ise, o zaman tüm demokratik yöntemleri kullanarak buna karşı mücadele etmek tek yoldur…

27 Ekim 2021 Çarşamba 14:59