Anasayfa
29-04-2015
İskeçe Türk Birliği
Pazar günü İskeçe Türk Birliği’nin kongresi vardı. Yıllık olağan genel kurul yapıldı, derneğin yeni yönetimi belirlendi.

İskeçe Türk Birliği, Batı Trakya Türk azınlığının kurduğu ilk derneği.

Azınlığımızın tarihiyle neredeyse yaşıt bir dernek. Bu derneğin üyeliğini, gençlik kolu yöneticiliğini, derneğin yöneticiliğini ve nihayet başkanlığını yapmış biri olarak kendimi şanslı hissediyorum. Bu onuru ve bu sorumluluğu yaşadığım için mutluyum.

İskeçe Türk Birliği sadece bir sivil toplum kurulu değil, sadece sıradan bir dernek değil. İskeçe Türk Birliği sembol haline gelmiş bir kurum. Batı Trakya Türkünün demokrasi ve hukuk mücadelesiyle özdeşleşmiş, bu mücadelenin en önemli mihenk taşlarından biri. Derneğin 88 yıllık geçmişinin üçte biri hukuk mücadelesiyle geçti. Devletin, “Batı Trakya’da Türk yoktur” politikasının kurbanı olan İskeçe Türk Birliği 1983 yılından bu yana bir hukuk mücadelesi vermektedir. Bu, hem örgütlenme özgürlüğü için verilen bir mücadele olduğu gibi aynı zamanda azınlığımızın Türk milli kimliğinin inkarına karşı verilen bir mücadeledir. Çok uzun bir mücadeleden sonra Batı Trakya Türkleri ve İskeçe Türk Birliği bu hukuk mücadelesini başarıyla sonuçlandırmıştır. Davanın başladığı 1983’ten tam çeyrek asır sonra, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İskeçe Türk Birliği ve azınlığın mücadelesinin haklılığını tescil etmişti.

Ama gel gör ki, ülkemiz Yunanistan 7 yıldır bu kararı uygulamıyor. Avrupa Konseyi’nden yapılan tüm uyarılara rağmen uygulamamak için de direniyor. Bu tutumla aslında hukuk ve demokrasi çiğnendiği gibi, vatandaşı olan Batı Trakya Türk azınlığıyla da arasına duvar örmeye devam ediyor. Ülkemiz Yunanistan eğer bir hukuk devletiyse, -ki bizler öyle olduğuna inanıyoruz- o zaman Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu kararı bir an önce uygulanmalıdır. İskeçe Türk Birliği ve “Batı Trakya’da Türk yoktur” şeklinde özetlenen siyasi bir karara dayanarak kapatılan azınlık derneklerinin resmiyetleri iade edilmelidir.

İskeçe Türk Birliği, kültürümüzün yaşatılmasına en büyük katkıları yapan bir dernek olduğu gibi, bölgede huzuru, uyumu ve barışı en çok savunan bu çizgisinden hiç taviz vermeyen bir kurum olmuştur bugüne kadar. Bazı çevrelerin asılsız iddia ve ithamlarının tersine her zaman ülkesinin yasalarına ve bütünlüğüne saygı duymuş ve Batı Trakya’da yaşayan Türk ve Yunan toplumunun uyumlu yaşamına katkı sağlamıştır. Bu, azınlığın bu konudaki olgunluğunnu ve büyüklüğünü göstermektedir. Azınlık toplumu, haksızlıklara uğrasa da doğru yoldan şaşmayacak zengin bir kültürün parçasıdır.

Bu dernek aynı zamanda bir kültür yuvasıdır. 7 yaşından beri İskeçe Türk Birliği’ni tanıyan biri olarak bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Halkımızın deyimiyle “Kulüp” her zaman hayatımızın bir parçası oldu ve olmaya devam edecek. Bu derneğin ismi kadar, işlevi de önemli ve önemli olmaya devam edecek. Bir “okul” niteliğinde olan İskeçe Türk Birliği’nin bu rolünü özellikle gençlerimiz için yeniden canlandırmalı ve yaşatmalıyız. “Var olma” mücadelesi veren kimliğimiz ve kültürümüzü korumak, yaşatmak ve ileriye götürmekle mükelleftir İskeçe Türk Birliği. Bu nedenle de birleştirici ve kapsayısı olmak durumundadır.

“Kulüp”te Orhan öğretmenden öğrendiğimiz Atabarı’yı, Çayda Çıra’yı, Dramalı’yı, Osman beyden aldığımız müzik derslerini, büfeci Remzi abinin elinden içtiğimiz çayları hayatta olduğumuz sürece unutmayacağız. Kongremizde göreve gelen İskeçe Türk Birliği’nin yeni yöneticilerini kutluyor, görevlerinde başarılar diliyorum.

Bir sonraki kongreye kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının hayata geçirilimesini ve İskeçe Türk Birliği’ne resmiyetinin geçikmeli de olsa iade edilmesini ümit ediyorum.

*****

Ülkenin genel durumu endişe verici. Bugünlerde Yunanistan’ın memorandumdaki beşinci yılını tamamladık. Ekonomik krizden kurtulmak için getirilen memorandumun neyi getirdiği, neyi götürdüğü büyük bir tartışma konusu. Ülke, beş yıl öncesine göre çok daha kötü vaziyette. Malum hükümet değişti. SİRİZA – ANEL koalisyonu geldi. halk, krizi bitirir, memorandumu rafa kaldırır ümit ve beklentisi ile SİRİZA’ya “gel ülkeyi yönet” dedi. Üç aydır belki maaşlar düşürülmedi, yeni vergi getirilmedi ama ümitler tükenmek üzere. Ülke ve vatandaş beklemekten yoruldu dersek abartmış olmayız.

Bir yandan memorandumdan kurtulma umudu ve beklentisi, öte yandan nakit sıkıntısı nedeniyle belediyelerin parasına el koyma kararı!

Yunanistan’da memorandumlu beşinci yılı geride bıraktık. Bir beş yıl daha böyle geçer mi dersiniz?

29 Nisan 2015 Çarşamba 21:14