Anasayfa
14-03-2015
Seçim, olaylar ve beklentiler...
Ülkemiz erken seçime gidiyor. Bu satırlar yazılırken seçimlere 16 gün kalmıştı. Buna rağmen partilerdeki adaylar kesinleşmedi. Sizler bu satırları okurken büyük olasılıkla partilerde yer alacak milletvekili adayları belli olacak. Fakat öyle bir seçim yarışı yaşıyoruz ki seçim yarışının başlamasıyla, sona ermesi bir olacak. Seçimlere neredeyse iki hafta kala partiler adaylar konusunda sıkıntı yaşıyor. Bazı partiler, aday bulamazken, bazı partiler ise adayları beğenmiyor. Burada bir parantez açıp, adaylıklarla ilgili bazı bilgi ve söylentilerle ilgili birşeyler söylemek isterim. Bazı siyasi partilerin adayların söylem ve açıklamalarına dayanarak, aday adaylarının azınlığımızı “Türk azınlık” olarak nitelendirmesinden rahatsızlık duyarak, önceden anlaştığı adayları, tabiri caizse birkaç saat içinde “kapı önüne” koyması gibi olayların yaşandığına dair bilgi ve söylentilerin olması, bölgemizdeki demokrasi çemberinin iyice küçüldüğünü, azınlığın ve azınlığı temsil etme niyeti taşıyanların bundan sonra ciddi bir “markaj” altında tutulacağını göstermektedir. Bu da temel hak ve hürriyetlerin, hatta ifade özgürlüğünün ayaklar altına alındığını kanıtlamaktadır.

Parantezi kapatıp konumuza dönüyorum. Seçime kadar kalan sürede, yani iki haftalık sürede adaylar ne yapacak ve ne yapabilir? Aslında adaylara hareket kabiliyeti ve propaganda fırsatı veren bir seçim yaşamıyoruz. Herşey çok hızlı ve çok ani gelişti ve gelişecek.
Bu seçimlerin partilerin seçim yarışı ve genel başkanların yurt gezileri açısından da önemli bir özelliği var bence. Bugüne kadar üç parti başkanı seçim yarışını Batı Trakya’dan başladı. İlk önce davranan Yunanistan siyasetinin yeni partisi To Potami oldu. Potami’nin başkanı gazeteci Stavros Theodorakis seçim yarışına Meriç ilinden başladı. Bir günde Dedeağaç, Gümülcine ve İskeçe’yi ziyaret etti. Seçim yarışına Batı Trakya’dan start veren ikinci isim Başbakan ve Yeni Demokrasi Partisi lideri Andonis Samaras oldu. Samaras da aynı güzergahı izledi. Meriç, Gümülcine ve son olarak kısa da olsa İskeçe ziyareti. Aynı güzergahı takip eden üçüncü lider ise milliyetçi çizgisiyle bilinen Bağımsız Yunanlılar Partisi başkanı Panos Kamennos oldu. Kamenos da bir gün içinde Batı Trakya’daki üç ili gezerek, seçim yarışına bölgemizden başlamış oldu.
Seçimden birkaç gün önce ise anamuhalefet ve 25 Ocak seçimlerinin favori partisi SİRİZA’nın lideri Aleksis Çipras, Dedeağaç’ı ziyaret etmiş ve burada bir konuşma yapmıştı.
Peki liderler Batı Trakya ziyaretlerinde Batı Trakya Türk Azınlığı’ndan (onların tabiriyle Müslüman azınlıktan) bahsettiler mi? Azınlığın yıllanmış sorunlarıyla ilgili birşeyler söylediler mi? Partilerinin azınlık politikasına değindiler mi? Bu sorulara “evet” demeyi gerçekten çok isterdim. En azından “onun söylemi şuna göre daha yumuşak”, “onun söyledikleri bunun söyledikerine göre daha somut” derdim ve seçme şansım olurdu.

Seçimler ilan edilmeden Dedeağaç’ta konuşan Çipras, bölgedeki ekonomik soruna değindi, bölgenin boru hatlarıyla bir enerji nakil merkezine döneceğini söyledi, Yunanistan’ın komşularıyla ve Türkiye ile ilişkilerine değindi fakat azınlık konusuna atıfta bulunmadı.

Seçim döneminin ilk lider ziyaretini yapan To Potami başkanı Theodorakis de azınlıkla ilgili bir şey söylemedi. İskeçe’deki ziyaretini takip ettim. Azınlıkla ilgili basma kalıp da olsa birşeyler söylemesini bekledim fakat bu beklentim boşa çıktı.
Bağımsız Yunanlılar Partisi başkanı Panos Kammenos’un Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’yla ilgili açıklamalarda yapmasını beklediğimi söyleyemem.

Bölgeyi ziyaretinde azınlıkla ilgili birşeyler söyleyen Başbakan ve YDP lideri Andonis Samaras oldu. Fakat Samaras’ın azınlıkla ilgili söylediklerine sevinmekten veya ümitlenmekten çok, serzenişte bulunmak mümkün. Samaras, Rodop ili ziyaretinde Kozlukebir Belediyesi’ne gidip burada belediye başkanıyla görüştü. Belediyenin ihtiyaçların karşılanması talebinin karşısında “olumlu” bir tutum izlemesini “olması gerekenler” hanesine yazabiliriz. Ancak Gümülcine’deki konuşmasında azınlıkla ilgili söylediklerini ancak “olmaması gerekenler” hanesine yazabiliriz. Sayın Samaras’dan, azınlığın gerçek sorunlarıyla (vatandaşlık veya azınlık haklarıyla ilgili) somut bir şey duymadık. “Biz azınlık insanını hemşehrimiz ve kardeşimiz olarak görüyoruz” sözünün dışında akıllarda kalan ifade “Azınlıktan yasalara karşı saygı bekliyoruz” oldu. Şu gerçeği açıkça söylemek isterim ki; azınlık insanının en azından yüzde 90’ı bu ifadeyi yadırgadı. Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın yasalara ne derece saygılı olduğunu, ülkenin yasal düzenine, asayişine ve güvenliğine hangi ölçüde saygılı ve bağlı bir vatandaş grubu olduğunu sanıyorum azınlık toplumu fazlasıyla ispat etmiştir. Azınlığın bu konuda sorgulanabileceğini hiç sanmıyorum. Batı Trakya Türkü, bu ülkeye, devlete, yasalara saygılı, sadık ve bu anlamda dünyaya örnek olabilecek bir azınlıktır. Bu konu bu kadar açık ve nettir.

Bu arada liderlerin temelde bir tarım bölgesi olan Batı Trakya’da konuşmalarında, ziyaretlerinde bu konuya hiç veya çok az bir yer ayırmaları bana göre hem bir eksiklik, hem de bir seçim stratejisi hatası.

Önümüzdeki günlerde bunun düzeltilip düzeltilmeyeceğini merakla bekliyorum.
Azınlık seçmeninin partilerden beklentisi var. Seçmen somut ve inandırıcı bir şeyler duymayı bekliyor. Ekonomik krizden son derece olumsuz etkilenen ve bölgedeki işsizlik nedeniyle ciddi bir göç yaşayan azınlık insanı ve yıllardan beri çözüm bekleyen “azınlık sorunları”yla ilgili olarak Batı Trakya Türk azınlık seçmeni partilerden somut bir şeyler duymak istiyor. İşsizlikten adeta kırılan azınlık köyleri ve azınlık bölgeleri için, yıllarca maruz kaldığı ekonomik ayrımcılık nedeniyle geri kalan azınlık belediyeleri için, Trakya’da 8 bin aileyi ilgilendiren tütün üretimi için, azınlık eğitimi için, vakıflar, milli kimlik, din özgürlüğü, müftülük ve diğer azınlık sorunları için partilerin programları nedir?
25 Ocak seçimleri sadece tüm ülke için olduğu kadar, azınlığımız için de önemli ve kritik bir seçim olacak.

14 Mart 2015 Cumartesi 22:44