Anasayfa
11-10-2016
Arapsaçına dönmeden!
Bu yıl da sürpriz olmadı. Yeni eğitim – öğretim yılı başlamadan daha eğitim sorunları gündemimizin zirvesine yerleşti. Uzun zaman da gündemde kalacağa benziyor. Ağustos ayında yani yeni eğitim yılının başlamasına günler kala, “yetkililer” bu yıl 9 azınlık ilkokulunun daha kapatılacağını açıkladı. Bu yıl kapatılanlarla birlikte son 6 yıl içinde kapatılan azınlık okulu sayısı 57 oldu. Gerekçe; öğrenci azlığı.

Devletin azınlık eğitimine karşı yıllardan bu yana sürdürdüğü olumsuz ve duyarsız tutum ve politikanın da yarattığı “azınlık eğitimi ve azınlık okulu bitirilmek isteniyor” duygusunun da etkisiyle azınlık kurumları bu yıl geçen yıllara oranla daha güçlü bir refleksle tepki gösterdi. “Daha güçlü refleks” derken bunun yeterli ve tam anlamıyla doğru ve başarılı yöntemlerle yapıldığını kastetmiyorum. Fakat “tepki gösterme” reflekslerinin, azınlığın pek alışık olmadığı “eylem”e kadar gittiğini ifade etmek gerekiyor.

Eyalet Eğitim Müdürü Panayotis Keramaris’in kapatılacağını açıkladığı 9 azınlık ilkokuldan paçayı kurtaran İskeçe’nin ova bölgesindeki Zeynelli köyü ilkokulu oldu. Bunda bölgedeki belediye başkanı Thomas Mihoğlu’nun önemli bir payı var. Fakat diğer sekiz okul, tepkilere rağmen kapanmaktan kurtulamadı.

Bilindiği üzere ülkede 6 yıldır ekonomik kriz var. Tasarruf önlemleri çerçevesinde öğrencisi belli bir sayının altına düşen okullar kapatılıyor. Kapanan okuldaki öğrenciler komşu köylerdeki okullara taşınıyor. Ancak azınlık eğitimi, hukuki statüsü gereği farklı bir sisteme tabi. Ancak devlet azınlık eğitiminin farklı bir statüye sahip olmasını kabullenemediği için bunun gereklerini de yapmak istemiyor. Azınlık eğitimi ve azınlık okullarının statüsü uyarınca okullarımızın kapatılması veya açılması temelde encümenin kararına bağlı. Bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Yunanistan çok uzun yıllardan bu yana hiç bir azınlık okulu açmamıştır. Azınlık okulları kapatılmış ancak açılmamıştır. Bu konudaki taleplere de bugüne kadar olumlu yanıt verilmemiştir. Bu durum da azınlığın kapatılan okullar konusuna verdiği tepkinin daha iyi anlaşılması için yeterli. Çünkü giden bir daha geri gelmiyor.

Kapatılan azınlık okulları için geçen hafta Gümülcine’de eyalet eğitim müdürülüğü önünde yapılan eylemden sonra başta öğretmen derneklerinin yöneticileri olmak üzere kuruluş temsilcileri eyalet eğitim müdürü Keramaris’in bürosuna çıkıp kendisine yazılı bildiriyi verdikleri sırada yaşanan diyalog çok ilginç. Keramaris’in azınlık okullarının farklı bir statüye sahip olduğunu kabu etti bu konuşma sırasında. Yassıköy Belediye Başkanı İsmet Kadı kapatılacak okullar konusunu neden yerel yönetimle konuşmadıklarını sorunca Keramaris “azınlık okulları için diyalog – istişare öngörülmüyor çünkü azınlık eğitimi farkı bir statüye sahip” dedi. Azınlık eğitiminin farklı bir statüye sahip olduğunu kabul etmesine sevidik ama ondan sonraki argümanı herşeyi yerle bir eder nitelikte. Yani özrü kabahatinden büyük. Neymiş efendim? Azınlık eğitiminde diyalog ve istişare öngörülmediğinden karar verip okulları kapatıyormuş. Bu sonuç çıkıyor. Ben azınlık eğitimiyle ilgili mevzuatta bugüne kadar “azınlık eğitimiyle ilgili kararlar azınlık toplumuna sorulmadan alınır” diye bir madde görmedim. Böyle bir madde yok. Ama olsa bile bu antidemokratik hatta faşizanca bir kural olur. Ve tabii ki kabul edilemez. Fakat sayın Keramaris’in “Azınlık eğitiminde diyalog öngörülmüyor” ifadesi azınlık eğitimiyle ilgili olarak izlenen stratejiyi anlatmak açısından çok aydınlatıcı oldu. Yani “Azınlık eğitimiyle ilgili kararları biz istediğimiz gibi alıyoruz. Sağa sola pek fazla da sormuyoruz. Okul kapatmalarda olduğu gibi kararın resmi olarak açıklanmasından bir gün önce bazı azınlık temsilcilerini arayıp, yarın okulları kapatıyoruz” demenin farklı bir versiyonu.

Devlet, eğitim bakanlığı, eyalet eğitim müdürlüğü ve ilgili tüm kurum ve yetkililerin azınlık eğitiminin farklı bir statüsü olduğunu kabul etmeleri gerekiyor. Sadece kabul etmeleri yetmez bunun gereğini de yapmaları gerekiyor. Devletin azınlık eğitimi ve azınlık okulu konusunda azınlık toplumuyla “güç kavgası” veya “iktidar çatışması”na girmesine hiç gerek yok. Alt etme, üstünlük sağlama içgüdüsüyle hareket etmemeli.

Azınlık eğitimiyle ilgili olarak yeni sorunlarla karşı karşıya kalacağımıza hiç kimsenin şüphesi yok. şunu da vurgulamak isterim. Azınlık eğitiminde yaşanan sorunlar veya bu sorunların istediğimiz gibi çözüme kavuşmaması, azınlık okullarından uzaklaşmak için bir sebep olmamalı. Azınlık kurumlarının buna çok dikkat etmesi gerekir.

Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı, en önemli sorunu olan azınlık eğitimi konusunda çok daha ciddi, daha örgütlü, sadece bir konuya takılıp kalmadan eğitimin genelini kapsayacak şekilde, encümen ve öğrenci velileriyle sıkı bir ilişki kurarak, yapılan eksik ve yanlışları da tekrarlamadan, etkin bir mücadele vermek zorundadır. Mesele iyice arapsaçına dönmeden!


11 Ekim 2016 Salı 14:47