Anasayfa
01-10-2018
“Yeniden” kitap sorunu -2
“Bu azınlık Yunanca öğrenmek istemiyor.” Bu cümleyi, eleştiriyi, daha doğrusu ithamı bugüne kadar çok duyduk, çok okuduk. Şöyle ki; Batı Trakya Türk Azınlığı’nın en karmaşık ve çözüme muhtaç sorunu olan azınlık eğitimiyle ilgili olarak taleplerini dile getirdiğinde bu talepleri çarpıtmak amacında olan çevreler devreye girer ve yukarıda okuduğunuz “mantıksız” iddiayı ortaya atarlardı. Zira, azınlık eğitimiyle ilgili olarak azınlığın talepleri genelde Türkçe’yle alakalı olurdu. Azınlık eğitiminin Türkçe ayağının iyileştirilmesine yönelik talep ve beklentiler dile getirildikçe, bu talepleri “etkisizleştirme” ve “tu kaka” etme görevini üstlenen bazı kesimler devreye girerdi. Gerçi bugün de olay pek değişmiş görünmüyor.

Azınlık toplumu, azınlık eğitimi için konuştukça, Türkçe ayağının iyileştirilmesini istedikçe algı operasyonu da devreye giriyordu; “Bu azınlık Yunanca öğrenmek istemiyor.” Azınlık eğitiminin iyileştirilmesi için yapılan çağrılara verilen karşılık genelde böyle oluyordu. En azından resmi devlet olmasa bile devletle aynı yönde konuşan “yan” kuruluş ve çevrelerden gelen tepki bu doğrultuda oluyordu. “Azınlık Yunanca öğrenmek istemiyor.”

Tabii Batı Trakya Türk azınlığı her ne kadar “Anadilimizi iyi öğrenmeden Yunanca’yı öğrenemeyiz” dese de, “Sorunun büyüğü Türkçe’de yaşanıyor” demeye çalışsa da karşı taraf kafaya takmıştı bir kere “Yunanca öğretmek istemiyorsunuz, bu yüzden hep Türkçe istiyorsunuz” diye algı operasyonuna devam ediyordu. Amaç; azınlığın makul ve demokratik taleplerini çarpıtmak, etki alanını daraltmaktı.

İlerleyen yıllarda bu algı operasyonu aileler üzerinde yoğunlaştı. “Aman komşu, aman arkadaş çocuğunu azınlık okuluna gönderme. Çocuğun geleceğiyle oynama. O okullar kötü okul.” Bir ölçüde de başarılı oldu bu algı operasyonu. “Yunanca öğrenmek istememekle” itham edilen bu azınlık velileri, çocukları daha iyi Yunanca öğrensin diye çocuklarını devlet ilkokullarına göndermeye başladı. Yıllar geçtikçe de bu oran arttı. Azınlık okullarındaki çocukların daha iyi Yunanca öğrenmeleri için başlatılan “Müslüman Çocukların Eğitimi” programının hayata geçirildiği yıllarda, azınlık okullarından devlet okullarına kaçış daha da arttı.
Ve geldik bugüne. Azınlık okulundaki öğrencinin velisi çocuğu daha iyi öğrensin diye eylem yapıyor. Ne yaman çelişki değil mi?

“Çocuklarımız bu kitaplarla geride kalıyor. Kitapların seviyesi gerilerde kaldı. Günümüz ihtiyaçlarına cevap vermiyor, bu kitaplar değişsin” diye sesini yükselten azınlığa şimdi ise “Dur bakalım, sen bilemezsin” deniyor. Fakat böyle diyen sistem, öte yandan azınlık okullarından kaçarak devlet okulundaki eğitim ve kitap sistemine dahil olan azınlık çocuklarını gördükçe zevkten dört köşe oluyor. Sahi azınlık okulundaki çocuğun seviyesi ve zeka düzeyi o kitaplara müsait değilken, devlet okuluna giden komşu çocuğunun seviyesi ve zeka düzeyi nasıl müsait olabiliyor?

Batı Trakya Türk Azınlık okullarını tercih eden, bu okulların kendi kimliğinin ve kültürünün bir parçası olduğuna inanan binlerce insan, Türkçe’yi güzel öğrenmek isterken, aynı zamanda çocuğunun bu ülkenin resmi dilini de öğrenmesini ve bilmesini istiyor. Kendi kültüründen kopmadan, yaşadığımız ülkenin, vatandaşı olduğumuz, doğup büyüdüğümüz ülkenin dilini, yani Yunanca’yı da çok iyi bilmek ve konuşmak istiyoruz. Kendi dilimizin yanısıra, Yunanca’yı mükemmel düzeyde bilen çocuklarımızı, gençlerimizi gördükçe gurur duyuyoruz. Bu alanda daha da ileriye gitmek bizim de isteğimiz, arzumuz ve hatta hakkımız. Azınlık okulunda hem Türkçe’yi, hem Yunanca’yı çok iyi öğrenmek isteyen, azınlık okulundaki eğitim kalitesinin iyileştirilmesini talep eden, taleplerini cesurca dile getirmekten çekinmeyen bir nesil var artık.

Dolayısıyla geçmişte “Azınlık Yunanca öğrenmek istemiyor” safsatalarıyla algı operasyonu yapmak ne kadar mantıksız ise, Türkçe’yi veya Yunanca’yı öğrenmek isterken, bu taleplerimiz dile getirirken öküz altında buzağı aramak o derece saçma!

Azınlık okullarındaki kitap kargaşası geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi çok büyük ölçüde bakanlığın ve hatta siyasilerin çelişkili açıklamaları nedeniyle ortaya çıktı. Bakanlığın azınlık okullarındaki Yunanca kitap değişimi, veya kitap meselesini iyi yönetemediğini söylemek durumundayız.

Önemine binaen yazıma, geçen haftaki son paragrafla son vermek istiyorum. Ne yazık ki Batı Trakya’daki azınlık okullarında yeni bir kargaşa ile karşı karşıyayız. Yeni bir “kitap sorunu”yla karşı karşıyayız. Tüm bunlar devletle, yani Eğitim Bakanlığı ile azınlık arasında sağlıklı bir diyalog ve istişare mekanizmasının olmamasından kaynaklanıyor. Ve bu durum azınlık eğitimiyle alakalı olarak azınlık toplumu ile ciddi ve samimi bir diyalog sürecinin başlamasının aciliyetini bir kez daha ortaya koyuyor. Azınlık eğitimiyle ilgili diyalog ve istişare mekanizmasının hayata geçirilmesi artık bir zorunluluk. 


1 Ekim 2018 Pazartesi 13:15