Anasayfa
14-10-2018
Yeniden “kitap sorunu” -3
Türk azınlık ilkokullarında 12 günlük eylem sona erdi. Ortada bir sorun vardı. Azınlık okullarında 1997 yılından bu yana uygulanan Frangudaki programının hazırladığı kitapların günümüzün şartlarına ve ihtiyaçlarına cevap vermemesi. Bunu reddeden yetkili neredeyse yok gibi. Eğitim Bakanından, azınlık milletvekillerine ve öğrenci velilerine kadar genel kabul gören bir durum sözkonusu.

Bakanlık eğitim yılının başında “devlet okullarında okutulan kitaplar azınlık okullarına giriyor” diye bir açıklama yaptı. Ancak, muhtemelen eğitim camiasının tepkisinden çekinmiş olacak ki, bu kararı, yani devlet okullarında okutulan kitapların azınlık okulundaki sınıflarda da kullanılmasının kararını öğretmenlere bıraktı. Bu inisiyatifi eğitimcilere bıraktı. 20 yıl sonra hayata geçirilecek bir değişiklik böyle muğlak bir şekilde olursa sorun yaşanması da son derece doğaldır. Nitekim sorun yaşanmaya başladı. İnisiyatifin bırakıldığı eğitimciler “biz karışmayız” deyince bu kez de öğrenci velileri tepki gösterdi. Tepki İskeçe merkezde eyleme dönüşünce, tepki büyüdü ve eylem de genişledi. Önce İskeçe ilinde Azınlık okulları tek tek ve hızlı bir şekilde boykota katıldı. Sonuç itibarıyla İskeçe ilindeki toplam 45 azınlık ilkokulundan 40’ında, Rodop ilinde de 8 ilkokulda boykot yapıldı.

Eylemin devam ettiği sırada ilk önce iktidar partisine mensup üç azınlık milletvekili Eğitim Bakanı Kostas Gavroglu ile görüştü. Bu görüşmeden çıkan en somut karar, azınlık eğitiminin Yunanca müfredatını ele alacak bir kurulun oluşturulmasıydı.

Akabinde, üç gün sonra azınlık okulları encümen heyetleri temsilcileri ve iki azınlık milletvekilinden oluşan bir heyet Eğitim Politikaları Enstitüsü ile görüştü. Bu görüşme ve görüşme sonrası oluşan ortamla ilgili olarak bu haftaki sayımızda Hüseyin Zeybek ve Dr. Hüseyin Baltacı’yla uzunca bir röportaj yaptık. Sayfalarımızda okuyabilirsiniz.

Şimdi kısa vadede Eğitim Politikaları Enstitüsü’nün, devlet okullarındaki kitapların azınlık okullarında kullanılmasına imkan verecek yöntemi belirlemesi var. Bakalım enstitü bu karmaşık işin içinden kavgasız gürültüsüz nasıl çıkacak. Ancak bu karmaşaya bir son vermek şart. Onun da en kısa zamanda gerçekleşmesi gerektiği ortada.

Gelelim bakanın da kabul ettiği azınlık eğitiminin Yunanca müfredatı için oluşturulacak “bilimsel kurul” meselesine. Bu uzun yıllardan bu yana dile getirilen devletin yani bakanlığın azınlık eğitimi için azınlıkla diyalog ve istişare sürecini başlatma ihtiyacıdır. Bu bir ihtiyaçtır, hatta zorunluluktur. Keşke bunun anlaşılması için 12 gün süren bir boykota ihtiyaç duyulmasaydı. Şimdi en önemli husus; bu diyalog sürecinin gerçekten başlaması, samimi ve yapıcı bir şekilde devam etmesi ve sonuç elde edilmesidir. En önemli nokta da azınlığın böyle bir kurulda yer alması ve azınlığın görüşünün, talebinin dikkate alınmasıdır. Aksi takdirde işe başlanırken daha yarım başlanır.

Burada Batı Trakya Türk Azınlığı’na da düşen görevler var. Böyle bir kurulda yer alacak isimlerin sağlıklı bir şekilde belirlenmesi gerekir. Bunun yanı sıra da “azınlık eğitiminde biz ne istiyoruz ve neden istiyoruz” sorusuna ciddi bir şekilde cevap vermemiz şart. Bunun çerçevesini çok iyi çizmek ve içini doldurmak gerekiyor. Bunun için eğitimle doğrudan veya dolaylı olarak ilgili ve ilişkili olan azınlık kurumlarımıza iş düşüyor. Zaman kaybetmeden eğitim kuruluşlarımız harekete geçmeli ve her şeyden önce bir koordinasyon ekibi oluşturulmalıdır.

48 azınlık ilkokulunda yapılan eylemi farklı yerlere çekenlerin, eylemlerin durdurulmasından sonra devreye girip çeşitli iddialar attığı göze çarpıyor. “Madem ki devlet okullarında okutulan Yunanca ders kitaplarını istiyorlar, bu köylere devlet okulu açalım” gibi tezleri öne sürenler var. Burada birkaç noktaya değinmek gerekiyor diye düşünüyorum: Azınlık öğrencilerinin velileri “daha iyi bir azınlık okulu” için eylem yaptı. Azınlık okulunda okutulan Yunanca’nın daha iyi seviyeye ulaşması için sesini yükseltti. Yoksa kolay yolu seçip, birçok kişinin yaptığı gibi “çocuk burada Yunanca’yı gerektiği gibi öğrenemiyor” deyip devlet okuluna kaydettirebilirdi. Batı Trakya Türk Azınlığı için “azınlık okulu” vazgeçilemez bir kurumdur. Azınlık okulunun kalitesinin arttırılması velilerin ortak talebidir. Azınlığın yıllardır dile getirdiği bir beklentidir. Eğer bugüne kadar iktidarlar azınlık eğitimiyle ilgili yapılan çağrılara kulak tıkamasaydı herşey çok farklı olacaktı.

Gelinen nokta daha iyi ve daha kaliteli bir azınlık eğitimi ve azınlık okulunun tesis edilmesi için bir fırsattır. Tabii ki “yetkililerin” aklında “kurnazlık” değil, “iyi niyet” olması bu olayın olmazsa olmazıdır! İyi niyet vesselam, iyi niyet!...

14 Ekim 2018 Pazar 21:18