Anasayfa
03-12-2018
Üç azınlık eğitimi konusu
Geride bıraktığımız hafta yine ağırlıklı olarak azınlık eğitiminin gündemde olduğu bir hafta oldu. Sürpriz mi? Tabii ki hayır. Zira, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın bir numaralı sorunu eğitim olmaya devam ediyor. Çünkü bu sorunu çözüme kavuşturacak siyasi irade yok. Çünkü, azınlığın kültürünün ve kimliğinin dili olan Türkçe’yi koruyarak, azınlık eğitiminin Türkçe ayağını güçlendirerek azınlık eğitimini ele alacak ve sorunlarına çare arayacak niyet hala yok.

Hafta başında Gümülcine’deki Medrese-i Hayriye’de derslerin boykot edildiğini duyunca şüphesiz ki bir çok kişi şaşırdı. Medresenin ders saatlerinde bir değişikliğe gidildiğini ve bunun sonucunda lise son sınıfta Türkçe derslerinin tamamen sıfırlandığını ve diğer sınıflarda da yine Türkçe dersinin azaltıldığını öğrendik. Ne hikmetse ders saatleri fazla olan Medrese’de okulun paydos edilme saatinin 15:30 ve sonrasına kalmaması için çareyi Türkçe derslerin azaltılmasında bulmuş Eğitim Bakanlığı. Sanki “Siz Türkçe öğrenmeseniz de olur” dercesine.

Bu olay üzerine Medrese’deki Encümen Heyeti çareyi eylem yapmakta bulmuş. Sesini bu şekilde duyurmaya çalışmış. Olayın nasıl başladığını ve ortaya konan talepler karşılanmazsa nelerin olacağına dair soruların cevabını bu haftaki manşet haberimizden ayrıntılı bir şekilde okuyabilirsiniz. Encümen heyeti “isteklerimiz gerçekleşmezse tekrar eyleme başlayacağız” diyor. Medrese öğrencilerinin Türkçe ders boykotunun Batı Trakya Türk Azınlık kurumları tarafından genel anlamda destek gördüğünü söylemek gerekir. Ancak Batı Trakya’daki medreselerin amacının, misyonunun ve bugüne kadar özellikle 240 İmam Yasası personeline kaynak oluşturduğu eleştirilerinin yapıldığını da hatırlatmak gerekir. Okulun encümen heyeti başkanının “Okulumuzun azınlık okulu statüsü bir düzenlemeyle belirlenmelidir” şeklindeki talebinin de bir kenara not edilmesi gerektiği de vurgulanmalıdır.

Bu olayda cevaplanması gereken bir soru var. Medreselerdeki Türkçe derslerinin azaltılması, devletin bu eğitim kurumları için (bunun yanısıra azınlığımızın dini anlamda kurumsal yapılanması için) hazırladığı kapsamlı bir planın parçası mı, yoksa okul paydosunun saat kaçta olacağına dair bir teknik ayrıntı mı? Bu sorunun mutlaka yanıt bulması gerekiyor.

*****

24 Kasım Öğretmenler Günü, Batı Trakya’da da kutlandı.

Hayatımızın en önemli döneminde bize ışık olan, yol gösteren başta sevgili babam olmak üzere tüm öğretmenlerimizi saygıyla anıyorum. Dünyadan göçenleri rahmetle yad ediyorum. Artık gelenek haline gelmiştir; Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği’nin “Öğretmenler Günü kutlaması”. Bu yıl da 24 Kasım Cumartesi günü yapıldı “Öğretmenler Günü Kutlaması”. Bu günde azınlık eğitimiyle ilgili mesajlar verildi yine. Bu noktada Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Başkanı Aydın Ahmet’in yaptığı konuşmanın bir bölümünü aktarmak istiyorum: “Azınlığın fikri ve görüşleri alınmadan tek taraflı olarak çıkarılan yasalar ile azınlık eğitiminin özerk olma özelliği elinden alınmaya başlanmıştır. Günümüzde Türkçe ve Yunanca olarak iki dilde eğitim verecek anaokulu talebimiz ne yazık ki dikkate alınmıyor. İlkokullarımız özel statüleri dikkate alınmadan çocuk azlığı bahane edilerek teker teker kapatılıyor. Okullarımızda görev yapan öğretmenlerimizin kendilerini geliştirmeleri için talep ettiğimiz Türkiye destekli eğitim seminerlerine imkan tanınmıyor. Son örneklerden biri olarak birer azınlık okulu olan medreselerde Lozan Antlaşmasına aykırı olarak Türkçe derslerin keyfi olarak kaldırıldığını görüyoruz. 1973 yılından bu yana Türkiye üniversitelerinden mezun olan öğretmenlerimizin okullara atanmasına yönelik talebimiz görmezden geliniyor. Azınlığın ihtiyacı olduğu halde yeni Azınlık Ortokulu ve Lisesi açılmasına bir türlü izin verilmiyor.

Okullarımızındaki eğitim kalitesi yükseltilmesi yerine maalesef kalite düşürülüyor ve devlet okulları daha cazip hale getirilmeye ve özendirilmeye çalışılıyor. Uzun süredir çözümünü beklediğimiz sorunlar çözülmediği gibi bu sorunlara sürekli olarak yenileri ekleniyor.” 
*****
Değinmek istediğim üçüncü konu da azınlık eğitimiyle ilgili. Geçtiğimiz günlerde azınlık eğitimi Avrupa Parlamentosu gündemine taşındı. DEB Partisi’nin de üye olduğu Avrupa Hür İttifakı’ndan bir milletvekili, Avrupa Komisyonu’na soru önergesi sundu. EFA milletvekili Ana Miranda, soru önergesinde “1923 Lozan Antlaşmasına göre Batı Trakya Türk Azınlığı azınlık okullarında kendi ana dilinde (Türkçe) eğitim hakkına ve Türk azınlık okullarını yönetme hakkına sahiptir. Buna rağmen Yunan devleti azınlığın bu hakları kullanmasına izin vermemektedir.” dedi. EFA milletvekili Avrupa Komisyonuna hitaben soru önergesinde şu iki hususu sordu:
Komisyon, Yunanistan’ın Türk dilinde eğitim konusunda ne Lozan Antlaşmasını ne de Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesini yerine getirmediğinin farkında mıdır?

Komisyonun yanlış yönlendirilmiş bu politikanın azınlık çocuklarının eğitim umutları üzerinde bıraktığı etki hakkında fikri nedir?
Azınlık eğitimiyle ilgili olarak üç konuya değindik. Üçü de kendi içinde son derece önemli ve irdelendiği zaman ne denli hayati mesele olduğu ve ardında neler taşıdığı anlaşılacak konular.

3 Aralık 2018 Pazartesi 13:06