Anasayfa
05-08-2019
Kapatılan “azınlık okulları” mı yoksa “azınlık eğitiminin” kendisi mi?
Okulların açılmasına bir aydan biraz fazla bir süre kaldı. Son yıllarda her yeni eğitim yılı başında azınlık eğitimiyle ilgili güzel haberler vermeye hasret kaldık dersek abartmış olmayız. Eğitim yılı öncesinde adeta klasikleşen bir haber var son yıllarda. “Bu yıl hangi okullar kapanıyor?” sorusu neredeyse her eğitim yılı başında azınlık eğitimini moral motivasyon açısından çökertiyor.

Yine böyle bir dönemdeyiz. Henüz kesinlik ve resmiyet kazanmamış olmakla birlikte 2019 – 2020 eğitim öğretim yılı başında Batı Trakya genelinde 6 azınlık ilkokulunun kapatılması sözkonusu. Kapatılması planlanan okulların dördü Rodop ilinde, birer okulun da İskeçe ve Meriç illerinde olduğu belirtiliyor.

Malum son 10 yılda 60 civarında azınlık ilkokulu kapatıldı. Gerekçe öğrenci azlığı. Devletin yıllar önce başlattığı uygulamayı, uluslararası anlaşmalardan doğan özel bir statüsü olan azınlık eğitiminde de uygulamakta bir sakınca görmedi. Azınlıktan da “mızmızlanmanın” ötesine geçemeyen bir tepki gelmeyince uygulama devam ettiriliyor. Öğrenci sayısı azalan köy okulları teker teker kapatılıyor. Buna son yıllarda azınlık okullarını tercih etmeyen azınlık öğrencilerinin de artması, adeta azınlık eğitiminin “yoğun bakıma” girmesine neden oldu.

Yukarıda özetlemeye çalıştığım süreç, bu yıl yeni okulların kapanması halinde hızlanacaktır. Azınlık bir yandan okullarını kaybederken, diğer yandan da öğrenci sayısı anlamında bir erime sürecine girmiş bulunuyor. Azınlık okullarına devam eden öğrenci sayısı; ekonomik krize bağlı olarak bölgemizde yaşanan göç, doğurganlığın azalması ve azınlık okullarını tercih etmeyen azınlık insanının artması nedeniyle azalıyor. Bundan 10 yıl önce başlayan bu süreç her geçen yıl biraz daha hızlandı. Son on yılda (bu yılı da dahil edersek) kapatılan azınlık okulu sayısı 70’e yaklaştı. Eğer ciddi bir tepki konmaz ve bir değişiklik olmaz ise bu süreç önümüzdeki dönemde hızlanarak devam edebilir. Böyle devam etmesi halinde birkaç yıl içinde azınlık okul sayısı tahminlerin de üzerinde azalabilir. Azınlık eğitiminin niteliği bir tarafa, azınlık okulları için bile ciddi bir var olma ile yok olma arasında ince bir çizgiye gelebiliriz.

Devletimizin, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın sesine kulak verdiği ve özellikle de “azınlık hakları” alanındaki taleplerini yerine getirdiği pek görülmemiştir. Bu konuda devletin ve hükümetlerin duyarsızlığı adeta kanun gibidir. Azınlık dile getirir, talep eder ancak karşımızda sağır ve dilsiz bir anlayış vardır. Azınlık eğitiminin özel statüye sahip olması da devletin bu konudaki tutumunu değiştirmemiştir. Kaldı ki uzun yıllardan bu yana vatandaşı olduğumuz Yunanistan devleti, Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu’nun meseleleriyle ilgili olarak azınlığın istek, beklenti ve taleplerine değil, kendi oluşturduğu gündemi takip ediyor. Kendi ajandasını uyguluyor.

Anaokulu eğitimi konusuna bakmak bile bunun anlaşılmasına yeter. Zira, yıllarca ortaya konulan “azınlık anaokulu” talebi bekleyedursun, iki yıl önce Eğitim Bakanlığı kamuoyunda “tercümanlı anaokulu” diye bilinen sistemi azınlık için uygun gördü ve uygulamaya koydu. Bu sistemin nasıl ve ne şekilde yürüdüğü belli değil. Azınlık mensuplarının görev yaptıkları anaokullarında ne tür bir programı uyguladıkları net değil. Bu konuda okuldan okula farklı rol oynadıklarına dair bilgiler geliyor.

Öte yandan azınlık ilkokullarına öğretmen yetiştirmek için faaliyet gösteren Selanik Aristotelio Üniversitesi’ne bağlı Azınlık Eğitimi Bölümü’nde nasıl bir eğitim verildiği, Türkçe derslerin ne kadar yeterli olup olmadığı belli değil. Buradan mezun olan öğretmenlerin nasıl bir eğitim formasyonu aldıkları merak konusu. Azınlık okullarında Türkçe öğretmeni olarak eğitim vermesi planlanan bu eğitimciler hangi durumda ve hangi seviyede?

Azınlık okullarında mevcut Türkçe öğretmenlerinin yıllarca ortaya koyduğu eğitim seminerleri, okullarda müdürler ile müdür yardımcılarının görev ve yetkileri, öğretmenlerin özlük hakları gibi konular da yıllarca cevap bekliyor. Aynı zamanda encümenlerin yetkileri ile ilgili meselelerin netlik kazanması gerekiyor.

Azınlık eğitimi nitelik bakımından da, nicelik bakımından da, var oluş ile yok oluş arasındaki ince çizgiye doğru yol alıyor olması bakımından da SOS veriyor. Bu sinyali devlet pek görmek istemiyor. Ancak, azınlığın kendisi bunu çok ciddi bir şekilde görüp, analiz edip gereğini yapması ZORUNLULUK arz ediyor.

5 Ağustos 2019 Pazartesi 19:06