Anasayfa
31-03-2015
Yeni hükümet başarılı mı, başarısız mı? (II)
Geçen haftaki yazımda iki ayını doldurmak üzere olan yeni hükümetin başarı performansını irdelemeye çalışmıştım. Hükümet başarılı mı, başarısız mı? Hükümetin Avrupa Birliği ile müzakerelerde halkın desteğini ve takdirini kazandığını söylemiştik. Henüz bu konuda somut bir sonuç alınmasa da halk Başbakan Çipras ve SİRİZA’yı kemerlerin gevşetilmesi için destek vermeye devam ediyor. Ancak hükümetin içeride ve SİRİZA’nın kendi içinde homojen bir yapı ve bazı ciddi konularda konsensüs sağlandığına dair bir görüntü vermiyor. Bu söylediğimize en son örnek; 25 Mart törenleriyle ilgili olarak, SİRİZA’dan Attiki Eyalet Başkanı seçilen Rena Duru ile SİRİZA’nın AP Milletvekili Dimitris Papadimulis arasında yaşanan tartışmadır. Bu tür tartışma ve görüş ayrılıklarına bundan sonra da şahit olmamız muhtemeldir.

Hükümet Avrupa Birliği’nin “memorandumu uygula” baskısıyla karşı karşıya. Ekonomik krizle ilgili olarak halkın beklentilerine hangi ölçüde yanıt verilecek? Halkın bu taleplerine ve beklentilerine yanıt verilebilecek mi? Bu konuda SİRİZA 25 Ocak seçimlerinde sandığa yansıyan beklentilere cevap verebilecek mi? Göreceğiz.

Peki Çipras, SİRİZA ve hükümet, Batı Trakya Türk azınlığının beklentilerine, taleplerine olumlu yanıt verebilecek mi? Gelin hep beraber bu konuyu irdelemeye çalışalım.

SİRİZA, 25 Ocak seçimleri öncesinde iktidara oynuyordu. Yunanistan’daki büyük ekonomik kriz öncesinde SİRİZA, azınlığın demokratik taleplerine en yakın partilerin belki de başında geliyordu. Fakat o zamanlar bu parti yüzde 5’lerde olan bir siyasi hareketti. Daha doğrusu bir ittifaktı. Ancak, krizle birlikte büyüdü, serpildi. SİRİZA’yı yüzde 5’lerden alıp yüzde 37’lere taşıyan olay, eşi benzeri görülmemiş krizin etkileriydi. Parti, geliştirdiği kriz, memorandum ve Troyka karşıtı söylemiyle milyonların umudu oldu. Tabii ki azınlığın da umudu oldu. SİRİZA, seçim öncesinde azınlık konusuna neredeyse hiç değinmedi. Bugünün Başbakanı Çipras, Gümülcine ziyaretinde azınlığa sadece bir cümle ile değindi. Fakat azınlık seçmeni bunu yadırgamadı. Oyunu bu partiye verdi. İlk defa bir iktidar partisinden üç milletvekili seçti. Batı Trakya Müslüman Türk azınlığı SİRİZA’yı hep ekonomi için bir umut, hem yıllardır çözüm bekleyen “azınlık sorunları” için bir çare olarak gördü ve böyle görmeye devam etmek istiyor.

Peki bugüne kadar bu konuda bir işaret, bir iyiniyet emaresi veya bir açıklama ya da program gördük veya duyduk mu? Buna verilecek cevap; en azından şimdilik “hayır”dır.

Şu ana kadar hükümetten veya SİRİZA’dan Batı Trakya Türkleriyle ilgili olarak yapılan bazı açıklamalar var. Bunlar münferit açıklamalar. Örneğin SİRİZA’nın Avrupa Parlamentosu milletvekili Manolis Glezos’un Lozan antlaşmasının azınlık eğitimi üzerine getirdiği düzenlemeyi eleştirdiği bir açıklaması var. Öte yandan Kamu Düzeni Bakanı Panusis’in polis okullarına alınacak farklı kesimlerden öğrencilerle ilgili açıklamasında Batı Trakya Türklerini etnik kimliklere bölmesi var. Hatta buna SİRİZA milletvekili Ayhan Karayusuf’un tepkisi de olmuştu. Bunun yanında Eğitim Bakan Yardımcısı Takis Kurakis’in azınlık eğitimiyle ilgili herhangi somut bir şey içermese de “olumlu” veya “umut verici” sayılabilecek açıklamaları var.

Ancak sayın Kurakis’in bölgemizde yayın yapan bir radyo istasyonuna daha önceleri yapmış olduğu “Azınlık anaokulları açılmalıdır” sözünü hatırlıyorum. Çipras’ın “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları uygulanacaktır” açıklaması da tabii ki önemli bir açıklama. Uluslararası anlaşmalarla azınlığa tanınan ve azınlığın kazanılmış hakları olan eğitim ve din özgürlüğü alanındaki demokratik taleplerin azınlık toplumuna iade edilmesi aslında bir lütuf değildir. Bu demokrasi ve insan haklarının bir gereğidir.

Hükümetin iyi niyetle hareket etmesini elbette ki bekliyor ve umuyoruz. Öncelikli olarak SİRİZA’nın iktidara gelmesinden iki ay önce azınlığın tepkisine rağmen mecliste kabul edilen ve azınlık eğitimine ciddi değişiklikler getiren SİRİZA’nın da oylamada kabul etmediği eğitim yasasındaki değişikliklerin eğer iptal edilmese bile yeniden ele alınması şart. Öncelik bu konuya verilebilir diye düşünüyorum. Tabii din, ibadet ve vicdan özgürlüğüne darbe niteliği taşıyan meşhur “240 İmam Yasası”nın da iptal edilmesi konusundaki azınlığın talebine olumlu yanıt verilmeli. Devlet otoritesi kullanılarak, bu yasayı “azınlık istiyormuş gibi” yansıtmak devletin tercihi olmamalı. Zira, azınlık tüm kurum ve temsilcileriyle bu yasa hakkındaki görüşünü dile getirdi.

Ancak yıllarca dile getirilen demokratik taleplere hükümetin kendiliğinden “evet” demesini beklemek bir safdillik olur. Bunun için azınlığın da mücadele etmesi, hükümeti ve SİRİZA’yı buna “zorlaması” gerekiyor. Herkes biliyor ki bunlar “kendiliğinden” olacak şeyler değil. Bu noktada üç azınlık milletvekilinin, azınlıkla ve azınlık kurumlarıyla hükümet arasında “köprü” görevi yapması gerektiğine inanıyorum.

Yeni hükümetin Batı Trakya Türk azınlığının sorunlarının çözümü konusunda “başarılı” veya “başarısız” olduğunu söylemek için acele etmemek gerekiyor. Bunun için somut bazı göstergelerin ortaya çıkmasını beklemek lazım. Azınlık insanı gereken sabrı ve olgunluğu göstermeye hazır. Umarız, azınlığı hayal kırıklığına uğratmamak için gereken siyasi irade, kararlılık ve demokrasiye saygı prensiplerine uyulur.

31 Mart 2015 Salı 22:48