Anasayfa
20-05-2015
“Ekstremist azınlık”
Bizim gibi azınlık olan toplumların yaşadığı ülkenin geneline sesini duyurabilmesi, uğradığı haksızlıkları anlatabilmesi, hakları için verdiği mücadeleyi başarıyla sonuçandırabilmesi ve lobi çalışması yapabilmesi için o ülkedeki “aydın” kesime de ihtiyacı vardır. Azınlığı anlayabilecek, demokratik taleplerini özümseyebilecek bir aydın kesim, toplumsal mücadelede hayati öneme sahiptir.

Batı Trakya Türkleri, bu konuda belki de Avrupa’nın en şanssız toplumlarından biri. Zira, azınlığa haklı davasında destek olabilecek, bu görüşünü açıkça dile getirebilecek “aydın” sayısı o kadar az ki! Aslında, azınlığı anlayabilecek, hissedebilecek “aydın” kesim, sadece toplumun bir kesimi için değil, ülke için önemli ve gerekli. Akıntıya karşı kürek çekebilecek insanlar yoksa o ülkede demokrasi de, hoşgörü de gelişemez. Dolayısıyla sözünü ettiğimiz insanlar sadece azınlık çıkarları veya azınlık mücadelesi için değil, aslında ülkenin tümü için, ülkedeki demokratik anlayışın gelişmesi ve sağlamlaşması için geçerli. Yoksa “demokrasi” denen kavram salt “sendikal haklar” değildir. Ülkemiz Yunanistan, Avrupa Birliği’nin en eski üyelerinden biri olmasına rağmen, azınlık hakları konusunda hiç de iyi sayılmayacak bir sicile sahip. Oldukça başarılı bir “demokrasi karnesine” sahip olan Yunan aydınları da “azınlık hakları” dersinde zayıf kalıyorlar. Bunu söylerken sadece hakları uluslararası bir antlaşmayla garanti altına alınan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın değil, ülkedeki diğer azınlıkları da düşünerek söylüyorum.

Peki azınlığı savunan, maruz kaldığı haksızlıkları haykıran “aydınlar” hiç mi yok? “Hiç yok” dersek sanırım haksızlık etmiş oluruz. Fakat, azınlığa karşı olan önyargılar ve saldıgran yaklaşım o kadar büyük ki, cesur bir şekilde azınlığın görüşünü savunan çok az sayıda aydın “koyu” bir gölgede kalıyor. Deyim yerindeyse bir – iki elin parmaklarıyla sayılabilecek bu aydınların sesi ne yazık ki çok cılız kalıyor.

Öyle bir durum sözkonusu ki Gümülcine’deki Yenicemahalle Camii yangını ile ilgili açıklama yapan, kundaklamayı kınayan azınlık kuruluşları, “yaygara yapan” , “yoktan sorun çıkartan” ekstremistler olarak nitelendiriliyor.

Türkçe – Yunanca eğitim verecek azınlık anaokulları veya liseleri isteyen azınlık, suçlu ilan edilip “hedef” haline getiriliyor. En son örnek ise; Gümülcine’de yapılacak Avrupa Ulusları Federal Birliği (FUEN) Kongresi. Malum; FUEN, Avrupa’daki azınlıkların çatı kuruluşu. Avrupa genelinden çok sayıda delege Batı Trakya’ya gelecek ve kongreye katılacak. Nedense Batı Trakya Türk azınlığının, uluslararası arenada duyulması büyük bir rahatsızlık yaratıyor. Ve kamuoyu bu mesajlarla bombabardıman ediliyor. Bunu bazı çevreler bir “felaket senaryosu” gibi görüyor! “Memleket elden gidiyor” korkusunu salıveriyor etrafa. “Ekstremist azınlık üyeleri, ekstremist azınlık kuruluşları bölgeyi karıştırıyor.” Verilen mesaj bu.

FUEN kongresi bölge ve ülke kamuoyunda “hedef” haline getirildi. Haftalarca bu mesajlar verildi basın aracılığıyla. Nitekim bir siyasi parti de çıkıp kongrenin iptal edilmesini talep etti. Siz Yunansitan’ın herhangi bir yerinde yaşayan ortalama bir Yunanlının bu konu hakkında ne düşündüğünü hayal edebiliyormusunuz? Bu mesaj bombardımanı altında Batı Trakya’yı nasıl tasavvur ediyor?

Ve bu ortamda aklı başında aydın gazeteciler, politikacılar, üniversite öğretim üyeleri çıkıp; “Azınlığa haksızlık ediliyor” diyemiyor. Yıllardır yapılmayan, yapılamayan demokratik açılımın olması gerektiğini gerektiği gibi savunamıyor.

Yine son günlerde yaşadığımız bir olay. Şahin’deki “epitafios” töreni. Meclisteki üçüncü parti konumunda olan Potami partisi başkanı bir televizyon programında bu törenin yapılmasını ve bu konuda savunma bakanının tutumunu eleştirdi. (Umarım aynı tutumunu iktidar olunca da -eğer olursa- devam ettirir) Parti başkanı ertesi gün büyük bir saldırıya maruz kaldı. Neymiş; “Bu törene karşı çıkan azınlık üyeleri ekstremist”miş. O da bu “ekstremist” çevrelerin ekmeğine yağ sürmüş.

Zaten bu anlayışa göre; cami kundaklamasına karşı çıkanlar, FUEN kongresini yapanlar, azınlık eğitimi isteyenler eğer “ekstremist” ise, varın gerisini siz düşünün artık. İnsan gülmekten kendini alamıyor; azınlık nerdeee, “ekstremist” olmak nerde!

Sormak istiyorum; hiç bir şiddet olayına karışmayan, aşırı akımlarla alakası olmayan, fikir bazında bile aşırılığa uzak olan, demokratik hak arama yöntemi olarak sıradan bir gösteri yapma konusunda bile tecrübe sahibi olmayan azınlık nasıl oluyor da “ekstremist” oluyor? Azınlık kurumlarının yayınladığı yazılı açıklamalara bile tahammül edemeyen anlayış azınlıkta “ekstremizm” arayacağına, fobilerden, komplekslerden ve karşı tarafta “canavar” yaratarak yaşamaktan kurtulmaya çalışsa herşeyden önce kendisi için iyilik yapmış olacak.

Hiç kimse meraklanmasın; Batı Trakya Türk Azınlığı “ekstremist” falan değil! Ama “ekstremist” sayılabilecek saldırılara maruz kaldığı bir gerçek...

20 Mayıs 2015 Çarşamba 12:58