Anasayfa
28-07-2015
Memorandum geçiyor SİRİZA ve YDP kaynıyor
Yunaninstan’da ilginç bir durum yaşanıyor. Ülkede ekonomik kriz nedeniyle üçüncü memorandum parlamentoda oylanırken, iktidar partisi SİRİZA da, anamuhalefet partisi YDP’de “kaynıyor”.
2011 yılında ilk memorandum meclisten geçtiğinde Yunan siyasi sisteminde adeta deprem olmuştu. İki büyük partide başkaldırmalar, partilerden ihraçlar, yeni partilerin kurulması derken memorandumlar birbirini izledi.

Şu anda iktidarda düne kadar radikal olarak varsayılan SİRİZA var. SİRİZA, “memorandumlara son” sloganıyla hükümet oldu. Fakat beşbuçuk aylık müzakerelerden sonra SİRİZA da “memorandum partisi” olmak zorunda kaldı. Memorandumlara ve kemer sıkma önlemlerine en sert eleştirileri getiren bir partinin bu durum karşısında iç çekişme yaşaması kadar doğal bir şey olamaz. Nitekim de öyle oldu. Farklı sol fraksiyonların bir araya gelerek oluşturulan SİRİZA’daki en önemli ve köklü oluşumlardan “Sol Platform” başkaldırdı. “Memorandumlar yanlış, alternatif yolumuz var” diyerek isyan eden bu kesim, Avrupa Birliği’yle köprüleri atma fikrini savunmaktan da çekinmiyor. Üçüncü memorandum çerçevesinde meclise getirilen kemer sıkma önlemleriyle ilgili iki programa da “ret” oyu kullandı SİRİZA içindeki muhalifler. Hatta hükümetin ve başbakanın izlediği yola “yanlış” diyen bakanlar da kabineden uzaklaştırıldı. Hiç şüphesiz bu SİRİZA’nın yaşadığı çok ciddi bir kriz. Partinin bu krizden kurtulup, muhalifleri uzaklaştırıp büyümesi de muhtemel, bu kriz sarmalına kapılıp güç kaybetmesi ve iktidardan olması da muhtemel.

SİRİZA’nın, Avrupayla imzalanan memorandum nedeniyle bölünmek üzere olduğunu söylesek abartmış olmayız. Parti içi muhalefet ve özellikle “Sol Platform” eleştirilerini sertleştiriyor. Çipras da “gerekli” cevapları vermekten çekinmiyor. Partinin bölünmeye doğru gittiğini söyleyenler özellikle de parti içinde bu görüşü dile getirenler artıyor.

Bu durumda birkaç senaryodan bahsedebiliriz. Bir defa eski SİRİZA’dan, yani memorandumlara ve AB ile ilişkilere sert eleştiriler getiren, “kapitalist sistemin acımasız eleştiricisi” olan bir SİRİZA’dan bahsetmemiz artık zor. Bir memorandumu meclise getiren, üstelik de “inanmıyorum ama uygulamak zorundayım” diyerek memorandumu ve onun getirdiği ne varsa herşeyi uygulamak ve oylamak zorunda olan bir partiden bahsediyoruz. Yunanistan siyasi yapı gereğince uzun yıllardan bu yana orta sol bir partinin, sadece hükümette değil, toplumun tüm katmanlarında etkin olduğu bir yapıya sahip. 2010 yılı öncesine kadar bu rolü PASOK üstlenmişti. Ancak isminde “sosyalist” sözcüğü olsa da klasik anlamda bir sosyalist partiden çok, ılımlı bir orta sol partiydi PASOK. 1980’lerin başında “NATO ve Avrupa Ekonomik Topluluğuna Hayır” sloganlarıyla iktidara gelen Andrea Papandreu başkanlığındaki PASOK, iktidarda olduğu birkaç yıl içinde Avrupa Birliği’nin en büyük savunucusu haline geldi. PASOK hükümetleri sadece ekonomik anlamda değil, siyasi anlamda da, dış politika anlamında da, kültürel anlamda da sırtını Avrupa’ya dayayan bir sistemi savundu ve benimsedi. “NATO ve AB’ye hayır” diyen PASOK gitti, birkaç yılda başka bir PASOK geldi sanki.
Şimdi aynı filmi seyreder gibiyiz. Acaba SİRİZA da aynı yolu mu izleyecek? Aslında bunun bir ölçüde de SİRİZA içindeki başta “Sol Platform” olmak üzere muhaliflerin izleyeceği sürece bağlı olduğunu düşünüyorum. Yani parti içindeki AB ve Euro’ya şüphe ve biraz da öfkeyle bakan kesim, SİRİZA’dan kopar ve başka bir parti kurarsa veya başka partilerde siyaset yapmayı tercih ederse, o zaman SİRİZA, Yunanistan toplumundaki yeni orta sol, bir diğer deyişle ülkenin yeni PASOK’u olabilir.

Yani gerek bugünkü hükümetin durumu, gerekse Yunanistan’ın siyasi yelpazesindeki en geniş bölümü ve bu kesimde yaşanacak değişimler, önümüzdeki günlerde ve haftalarda cereyan edecek olaylara bağlı.

Öte yandan YDP’de de bir iç kaynama sözkonusu. Referandum sonuçlarından sonra istifa eden Andonis Samaras sonrası dönem için ülkenin diğer büyük siyasi yapısında bir çalkantı yaşanıyor. LAOS partisi kökenli Makis Voridis ve Adonis Georgiadis’in başını çektiği “Şahinler” bir an önce yeni başkanın seçilmesini istiyor. Karamanlis yanlısı “Ilımlılar” ise geçici başkan Meymarakis’in görevi Mayıs ayındaki olağan kongreye kadar devam ettirmesini destekliyor. Hatta bunun için 58 YDP milletvekili ortak bir açıklamaya imza attı. Toplam 76 milletvekilinin 58’inin bu metni imzaladığını düşünecek olursak, olayın boyutu daha kolay anlaşılabilir. İmzaları toplayan milletvekilinin de Rodop milletvekili Evripidis Stilyanidis olduğunu not düşmekte fayda var. YDP’nin de aslında bir “kimlik” arayışında olduğunu söyleyebiliriz. Samaras veya Voridis çizgisinde katı, milliyetçi ve sert bir sağ parti ve söylem mi, yoksa Karamanlis çizgisinde daha ılımlı ve liberal bir YDP mi?

Anamuhalefet partisindeki gelişmeler ve olaylar da hem partinin hem de ülke siyasetinin geleceğini etkilemesi açısından önem arzediyor. Bu arada SİRİZA’daki iç çatışmanın artması veya Avrupa ile yapılan müzakerelerin tamamlanmasından sonra sonbahar aylarında bir erken seçimin olabileceğini de umutmamak lazım. böylesine tarihi gelişmelerin yaşandığı bir süreçte Batı Trakya Türk azınlığının da en azından kendisiyle ilgili ve ilişkili olayları sadece uzaktan izlemekle yetinmeyeceğine inanmak istiyorum.

28 Temmuz 2015 Salı 13:34