Anasayfa
12-10-2015
Musaköy ve Demircik
Bu hafta gazeteyi hazırlarken yaşadığımız iki olay, (aslında haber desek daha doğru) dikkatimi çekti. Sırayla alalım. Günlerden Pazartesi’ydi. Kalabalık bir grup gazeteye geldi. İlk sözleri “Selamlar biz Musaköy’den geldik” oldu. “Hoşgeldiniz” derken daha ziyaret gayelerini açık ve net bir şekilde ifade ettiler; “Biz köyümüzdeki okulun tekrar açılması için kampanya başlattık, imza topladık, milletvekilleriyle görüştük ve bu talebimizi yazılı olarak yetkililere ilettik. Bu konuya gazetede yer verirmisiniz?”

Azınlık eğitimi sorununa ilgimi bilen bilir. Böyle durumlar karşısında heyecanım yüzüme yansır, gözbebeklerim büyür ve içimdeki “umut katsayısı” artar. Haberini gazetede okuyacaksınız. Meriç iline bağlı Musaköy sakinleri köylerindeki kapanan ilkokulun yeniden açılmasını istiyor. Malum, en önemli sorunumuz eğitim. Azınlık eğitimi çok ve büyük sorunlarla boğuşuyor. Şimdi değil, uzun yıllardan beri bu sorunlarla boğuşuyor. Eğitimdeki sıkıntılar bitmek bilmiyor. Fakat son yıllarda buna bir de okulların ardı ardına kapatılması meselesi çıktı. Öğrencisi 10’un altına düşen okullar kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya.

Keşke azınlık toplumunun ve öğrenci velilerinin bu konuda ilgileri çok daha yüksek düzeyde olsa. Dikkatimi çeken asıl olay; köylülerin bu olaya kendi kendilerine girişmeleri ve kararlılıkla peşinden gitmeleri. Aslında bu ilk değil. Benzer bir olay Rodop iline bağlı Payamdere köyünde de yaşandı. Bu yıl okulunun kapatılması gündeme gelen Payamdere köyü, hem iradesi, hem de fiziki koşulların zorluğu nedeniyle mücadeleyi kazandı. Aslında benzer şartlar Musaköy’de de var.

Mücadeleye halkın katılması, hatta mücadelenin bizzat halkın içinden çıkması ve şekillenmesi çok güzel ve takdir edilmesi gerekir. Köylüler, herhangi bir kurumun yol göstermesi olmaksızın, kendi insiyatifleriyle bir uğurda mücadele ediyorlar. Bu manzara aslında insanımızın kollektif mücadele konusuda biraz da “yalnız” olduğunu gösteriyor. Ön ayak olan, yol gösteren pek yok.

Azınlık Anaokulu talebiyle ilgili konuda olmadığı gibi, azınlık ortaokul ve lisesi konusunda olmadığı gibi, 240 imam yasası uygulamaya konan Yunanca İslam din dersi konusunda olduğu gibi okul kapatılma meselesinde de örgütlü bir çalışma yok. Belirlenmiş bir hedef ve o hedefe yürüyebilmek için oluşturulmuş bir yol haritamız ne yazık ki yok.

Peki böyle bir hedef olabilir mi? Bu hedefe ulaşabilmek için bir yol haritası oluşturulabilir mi? İnsanların tek başlarına çare aramalarının yerine, kollektif ve örgütlü bir çalışma olabilir mi?

Neden olmasın. Tabii ki olmalı. Aslında olmaması bir eksiklik.

Heyecanımı arttıran, umut katsayımı yükselten bir diğer olay ise Demircikli gençlerin yardım kampanyası girişimiydi. Demircik köyü, İskeçe’nin dağlık bölgesinde, şehre en uzak köylerden biri. Bulgaristan sınırında bir dağ köyü. Demircikli olup da İskeçe’de veya İskeçe’ye yakın köylere göç etmiş çok sayıda soydaşımız var. Gerek köyde yaşayanlar, gerekse Demircik’in dışında yaşayanlar ve özellikle de gençler kendi aralarında “Demircik Gençleri Yardım Eli” adında bir grup oluşturdular bir süredir. Bu grup, resmi bir dernek değil. Bir arkadaş grubu. Veya köylülerin oluşturduğu bir sosyal medya grubu. Daha çok yardım işleriyle uğraşıyorlar. Örneğin; eğitim yılı yaklaştığında tespit ettikleri yoksul ailelerin çocuklarına yardım ediyorlar. Kendi çapında bir “sosyal sorumluluk” yapısı. Takdir edilecek, alkışlanacak bir harekete daha imza attılar bu gençler. Her gün, her saat televizyondan, cebimizdeki telefondan, sosyal medyadan tanıklık ettiğimiz göçmen ve mülteci dramını dindirmek için bir nebze olsun yardımda bulunuyorlar.

Suriyeli mültecilere yönelik yardım kampanyası başlatan Demircik Yardım Eli Grubu’ndaki ve bu amaç için uğraş veren bütün gençleri tebrik ediyorum. Bu hareket, soydaşlarımızdaki paylaşma ve yardım etme güdüsünün çok güçlü olduğunu gösteriyor. Bu gençlerin hareketi belki küçük ve mütevazı olabilir. Ancak düşünce anlamında son derece değerli ve tüm azınlığa ve kuruluşlarımıza örnek olacak nitelikte.

Gerek Demircik gençlerinin bu hareketi, gerekse Musaköylü soydaşların okulları için başlattıkları anlamlı kampanya sivil insiyatif açısından ve azınlık insanının tüm krizlere rağmen halen umutlarını yitirmemiş olmasının anlaşılması açısından son derece önemli. İnandıkları uğruna, bir amaç uğruna mücadele edenleri buradan bir kez daha tebrik ediyorum.

12 Ekim 2015 Pazartesi 14:04