Anasayfa
22-02-2016
Hükümet dönüm noktasında...
Yunanistan önemli bir süreçten geçiyor. SİRİZA – ANEL hükümeti bir yılını doldurduğu bu günlerde ilk ciddi dönüm noktasında gelmiş bulunuyor. İçte ve dışta yaşanan olaylar ve gelişmeler hükümet için dayanıklılık testi niteliğinde. Hükümetin herşeyden önce çiftçi eylemleriyle ilgilenmek ve bu eylemlerin daha fazla uzamadan sona ermesi gibi bir derdi var. Zira, çiftçi eylemleri devam ettikçe hem toplumsal tepki büyüyor hem de hükümetin imajına olumsuz etki ediyor.

Bir yılını dolduran Çipras hükümeti son dönemde dört cephede mücadele etmek durumunda. Birincisi; çiftçi eylemleri. İkinci ve belki de çok daha hayati mesele; Yunanistan’ın ekonomik programının değerlendirilmesi. Üçüncüsü ve aciliyet arzeden sorun; mülteci problemi. Buna sadece “sorun” demek tabii ki çok zor. Mülteci sorunu artık uluslararası boyut kazanan bir drama dönüşmüş durumda. Hükümetin sonuçlandırmak zorunda olduğu dördüncü konu ise yeni sosyal güvenlik ve yeni vergi yasası.

Yunanistan, birden fazla aciliyet arzeden sorunla aynı anda mücadele eden bir ülke değildi. En azından bugüne kadar. Sorunları teker teker ele almaya çalışalım.

Çiftçi ve hayvan besicileri bir ay önce başlattıkları eylemleri her geçen gün biraz daha tırmandırarak devam ediyor. 18 Şubat Perşembe günü itibarıyle çiftçi eylemlerinin akıbeti hala belirsiz. Önümüzdeki günlerde Başbakan Aleksis Çipras ile yapacakları görüşmeden istediklerini alabilirlerse eylemlere son verecekler. Eğer çiftçilerin ortaya koyduğu taleplere şu veya bu nedenle “olmaz” dendiği takdirde yollardaki çiftçi barikatları devam edecek. yollar ve gümrük kapıları kapalı kalmaya muhtelemelen devam edecek. Çiftçi ve hayvan besicilerinin telepleri kabul edildiği takdirde ise bütçeye aşırı yük getireceği için kreditörlerle sorun yaşanması muhtemel. Yani aşağısı sakal, yukarısı bıyık misali. Bu konuyla ilgili olarak ülke genelindeki çiftçilerin tam bir uyum ve koordinasyon içinde olmadıklarını, aralarında çok ciddi boyutta olmasa da görüş farklılıkları olduğu da bir gerçek. Başbakan ile yapılacak görüşmenin yöntemi ve kimlerin yani hangi örgütlerin bu görüşmeye katılacağı da çiftçiler arasındaki başka bir sorun.

Geçelim ikinci büyük konuya; Yunanistan’ın sürdürdüğü ekonomi programının kreditörler tarafından değerlendirilmesinin tamamlanması. Bu konuda Yunanistan sürekli bir ertelemenin içinde. Ekonomik programın değerlendirilmesi uzun zaman önce tamamlanması gerekiyordu. Ancak siyasi ve ekonomik gelişmeler bu değerlendirmeyi hep daha ileri bir tarihe attı. Şubat ayında bitecek gözüyle bakılan değerlendirme, Yunanistan’daki iç gelişmeler nedeniyle ileriye erteleniyor. Maliye bakanı Çakalotos’un “Değerlendirme Mayıs – Haziran’a kalırsa yandık” açıklaması geçen her günün ne kadar önemli olduğunu anlatmaya yeter aslında. Bakalım bu değerlendirme daha ne kadar uzayacak. Bunun ülkeye neye malolacağını da hep birlikte göreceğiz. Ama ekonomi cephesinden gelen haberlerin hiç de iç açıcı olmadığını söylemek gerekiyor. “Hedefleri tutturamadınız, yeni önlemler almanız gerekiyor” şeklinde kreditörlerden gelecek bir talimatı ise artık bu toplum kaldıramaz diye düşünüyorum.

Üçüncü sorun; mülteci sorunu. Yunanistan, özellikle de adalar çok ciddi bir mülteci akınıyla karşı karşıya. Ortadoğuda savaş ve gözyaşı dinmezse bu mülteci akını da devam edecek, buna kimsenin şüphesi olmasın. Yunanistan, uzun zaman önce hayata geçirmek durumunda olduğu mülteci kabul merkezlerini bir türlü çalıştıramamakla suçlandı. Özellikle de bazı orta Avrupa ülkeleri Yunanistan’ı Shengen bölgesinden çıkartılmasını önerecek kadar sert eleştirilerde bulunduklarını hatırlamak gerekiyor. Bugünlerde Mülteci Kabul Merkezlerini (Hot Spot) hayata geçiren hükümet, bu eleştirilerden kurtulmak ve bu sorun için AB yardımlarını almaya çalışacak önümüzdeki dönemde. Tabii mülteci ve göçmen sorunu sadece birkaç mülteci merkezini çalıştırmakla aşılacak bir mesele değil, onu da vurgulamak lazım.

Geliyoruz dördüncü ve belki de en ciddi ve zor soruna; hayata geçirilmesi gereken yeni sosyal güvenlik ve yeni vergi yasası. Öyle bir yasa ki bugüne kadar kim dokunda yandı. Yıllarca sağlıksız bir şekilde çalışmasına göz yumulan ve devlet bütçesine büyük bir kara delik açan bu iki mesele, şimdi kreditörlerin ve üçüncü memorandumun zorlamasıyla halledilmeye çalışılacak. Ancak ekonomik krizin etkisiyle beli iyice bükülen halkın buna dayanacak gücü yok. Bugün sigorta primini ödeyemeyen çiftçi kesiminden daha fazla sosyal sigorta primi almak mümkün mü? Bugün eski adıyla TEVE sigortasını ödeyemeyen esnaftan daha fazla vergi almak mümkün mü? Rakamlar bunun böyle olması gerektiğini söyleyebilir, ancak gerçek hayat bunun böyle olabilme ihtimalinin olamayacağını söylüyor. Dolayısıyla hükümetin de, çiftçilerin de, esnafın da, çalışanların da, genç avukat, doktorların da, tüm kesimlerin de işi çok zor.

Hükümet bu girdaptan çıkabilir mi? Üç ihtimal var gibi görünüyor. Ya bugünkü hükümet yara alarak olsa da, bu kriz döneminde çıkacak ve bu hayata geçirilmesi gereken yasaları meclisten geçirecek ve yoluna gittiği yere kadar devam edecek, ya diğer bazı partilerin de katılımıyla geniş tabanlı bir mütabakat hükümeti kurulup, zor dönem ve zor kararlar aşılmaya çalışılacak ya da erken seçime gidilecek. Bekleyip göreceğiz...

22 Şubat 2016 Pazartesi 14:25