Anasayfa
01-08-2016
Yok daha neler!...
Uzunca bir aradan sonra yine siz değerli okurlarımızla birlikteyiz. Sadece anavatan Türkiye’yi değil, tüm coğrafyamızı etkileyen çok önemli bir süreci yaşıyoruz. 15 Temmuz 2016 tarihi yaşadığımız süreci unutamayacağımız bir gün olacak. Fethullahçı Terör Örgütü tarafından sonu iç savaşa kadar gidebilecek bir teşebbüse şahit olduk. Darbe yaparak, zor kullanarak halkın oylarıyla göreve gelmiş hükümeti ve Cumhurbaşkanı’nı devirmek, hatta ortadan kaldırmak amacıyla düğmeye basanlar, büyük bir milletin reflekslerini de ateşlediler. Türk halkı, o gece yüzlerce şehit vererek devletine ve demokrasisine sahip çıkarak FETÖ üyesi darbecilere karşı mücadele etti. Silaha karşı inancını ortaya koydu. Farklı siyasi görüşlere sahip insanlar hep birlikte sokağa çıktı. İktidarı ve muhalefetiyle milletin özgür iradesine ve demokrasiye sahip çıktı. Batı ülkeleri her ne kadar Türk halkının verdiği demokrasi mücadelesini gerektiği gibi “görmese” veya görmek istemese de, artık Türkiye’de demokrasi 15 Temmuz öncesine göre daha güçlü. O gece kahpe kurşunlara kurban giden “Demokrasi Şehitleri”ne Allah’tan rahmet diliyor, bu tür acı olayların bir daha tekrarlanmamasını temenni ediyor ve Türk milletinin bundan sonra demokrasiye çok daha sağlam bir şekilde sahip çıkacağına inanıyorum.

******

Batı Trakya Türkleri’nin haklı ve demokratik talepleri yıllarca yerine getirilmiyor olmasına rağmen bu talep ve beklentileri için dinamik bir mücadele şeklini ortaya koymamıştır. Eylemler, gösteriler, imza kampanyaları, yürüyüşler bizim toplumumuza pek tanıdık değildir. Bunların tümü demokratik hak arama mücadelesinin araçları olsa da azınlığımız bu tür bir mücadele şeklini bugüne kadar öğrenemedi. Aslında vatandaşı olduğumuz devlet bizim bunu öğrenmemizi de istemedi. Her ne kadar Yunanistan’da yukarıda belirttiğimiz aktif ve dinamik mücadele yöntemleri neredeyse günlük yaşamın bir parçası olsa da, Batı Trakya Müslüman Türk toplumu bu “kültürün” uzağında tutuldu. Azınlığın bu tür refleksleri geliştirilmesine “içerden” ve “dışarıdan” engel olundu.
Ülkedeki siyasi partilerin Batı Trakya Türklerine olumsuz ve ötekileşticisi, hatta azınlığı “hedef gösteren” antidemokratik bakış açısı ve yaklaşımı nedeniyle bir ihtiyaç olarak ortaya çıkan Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi, “Hak Arama Yürüyüşü” adı altında bir gösteri gerçekleştirdi. Amaç; yıllardır çözüme kavuşturulmayan sorunlara dikkat çekmek ve iade edilmeyen azınlık haklarını talep etmekti. Batı Trakya Türkleri için en önemli milat olan Lozan Antlaşması’nın imzalanmasının ve aynı zamanda partinin kurucusu rahmetli Dr. Sadık Ahmet’in ölüm yıldönümü olan 24 Temmuz’da yapıldı yürüyüş. Geriye doğru gittiğimizde, azınlık hakları için yapılan eylemlere baktığımızda, en son eylem 2008 yılında İskeçe’de, Merkez Türk İlkokulu’nda ortaya çıkan kayıt sorunu nedeniyle eğitim hakları için yapılmış. Ondan önceki eylem ise 29 Ocak 1988’e kadar uzanıyor. Yani Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günü’ne kadar. Basit bir hesaplamayla 10 yıla bir gösteri düşüyor.

DEB Partisi tarafından yapılan “Hak Arama Yürüyüşü” herşeyden önce sırf bu açıdan dahi son derece önemli. Yıllar sonra Batı Trakya Türk Azınlığı kendi haklarını dile getirmek için sokağa çıktı. Tüm korkutma çabalarına ve aleyhte yayınlara rağmen bu yürüyüş gerçekleşti. Yapılan eylemin en önemli noktalarından biri de DEB Partisi’nin de üye olduğu Avrupa Parlamentosu’nda temsil edilen Avrupa Hür İttifakı’nın (EFA) bu demokratik hak arama yürüyüşüne destek vermesiydi. Verdiği demokrasi ve hak arama mücadelesinde uluslararası bir kurumun azınlığa destek vermesi ve bizzat temsilci göndererek yürüyüşe katılması küçümsenmeyecek bir olaydır. EFA’nın İletişim Direktörü Yorgos Papadakis’in Rodop eski valilik binasında DEB Partisi’yle birlikte açıklama yapması sanırım bölgemizdeki çoğunluk basınının da alışık olduğu bir şey değil.

Birkaç söz de bölgede Türk azınlık fertleriyle birlikte yaşayan çoğunluk basını için söylemek gerekir diye düşünüyorum. Gerçi bu anlamda verilecek cevabın en güzelini meslektaşımız ve gazetemizin yazarı Damon Damianos kendi köşesinde vermiş.

Avrupa’nın, belki de dünyanın en sakin azınlığı olan Batı Trakya Türklerinin demokratik bir eylem yapmasını; “ayrıştırıyorlar” , “ortamı geriyorlar” , “tahrik ediyorlar” diye lanse eden ve bunun için özel gayret sarfeden çevreler, azınlığa da, bölgemize de, ülkemize de, demokrasi ve insan haklarına da zarar veriyor.

Milli kimlik hakkı tanınmayan, uluslararası hukukun verdiği haklardan mahrum edilen bir toplum, demokratik hakkını kullanarak son derece sakin ve medenice bir gösteri yaptı diye “tahrik etmekle” itham ediliyor. Yok daha neler!...


1 Ağustos 2016 Pazartesi 19:24