Anasayfa
17-07-2017
15 TEMMUZ VE DESTAN YAZAN TÜRK MİLLETİ
Akrabamız Ebru’nun düğünü vardı o gece. Biz de “aileden biri” olduğumuz için erkenden gittik düğün yerine. Bir kır düğünüydü. Aileler için en değerli varlık olan evlatları için herşey düşünülmüştü. Tek istenen onların mutlu olmasıydı. Gelinle damat düğünün yapıldığı yere gelmişti. Alkışlar arasında sahneye çıkmışlar ve herşey normal seyrinde gidiyordu.

Fakat anavatanımız Türkiye’de yolunda gitmeyen, normal seyrinde devam etmeyen birşeyler vardı. “Bu yaşananlar gerçek mi, yoksa film mi, yoksa birileri bize şaka mı yapıyor” dediğimiz 15 Temmuz 2016 Cuma akşamından bahsediyorum. “Türkiye’de ne oluyor abi” diyen birkaç genç oldu. Gençlerin bu merakını, gazeteci olduğum için haberleri – gelişmeleri takip ettiğimi düşünüp memleketin genel durumunu soruyor şeklinde yorumladım ilk anlarda. İlerleyen dakikalarda işin aslı yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Üç beş kişilik gruplar oluşmaya başladı. Bir cep telefonunun etrafından gelişmeleri anlamaya ve takip etmeye çalışan küçük grupçuklar oluştu öbek öbek.

İnanılır gibi değildi. Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nde bir örgüt darbe girişiminde bulunmuştu. İlk anlarda “darbe oluyormuş” haberlerine karşı tepkimiz “şaka yapma” şeklinde oldu. Böyle bir şey olamaz diye düşündük. Buna hiç kimse inanmaz, inanamaz. Oysa bir gecede 250 şehit verilecek bir gece başlamıştı. Dile kolay; 250 ŞEHİT!!!. Hem de birkaç saat içinde!..

İlerleyen saatlerde televizyon ekranlarına adeta kilitlendik. Ve tehlikeyi sezen Türk milletinin harekete geçmesiyle modern zamanlarda da bir destan yazılabileceğine şahit olduk. Akın akın caddeleri, sokakları, meydanları dolduran halkın nasıl güçlü olduğunu, nasıl herşeyi değiştirebileceğini gördük. Tüm dünya gördü. Bazıları görmek istemese, inanmasa da bunlar yaşandı. Elinde silah olmayan, yüreği memleket sevdasından başka bir şeyi olmayan sıradan insanlar tankın, topun önüne yattı. Türk milleti, ipleri dışarıya uzanan darbe teşebbüsünü darmadağın etti. Türk milletinin kahramanlıklarını okuduk, izledik, duyduk bugüne kadar. Fakat bir gecede destan nasıl yazılırmış onu da görmek nasip oldu.

Halk daha önce hiç olmadığı kadar “BİR” olarak sokağa çıktı ve darbeyi engelledi. Tam da burada birkaç noktaya vurgu yapmak istiyorum. Birincisi; siyasi görüş ve partilerden bağımsız olarak ülke yöneticilerinin gösterdiği sağduyu ve feraset. İkincisi; ülkesini, milletini sevan, devletine bağlı, özgür iradesini örgütlere veya soru işaretlerine neden olan yapılara teslim etmeden, millet ve devlet menfaatini herşeyin üzerinde tutan güvenlik güçlerine mensup insanlar. Bu kesim olmasaydı bu hain darbe girişimini akamete uğratmak çok daha zorlaşırdı. Üçüncüsü ve en önemlisi de; Türk halkının destan yazan cesaret ve kararlılığı.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün darbe girişimi neden oldu? Bunun amacı neydi? Darbe başarılı olsaydı neler olurdu? Bu durum bir iç savaşa sebebiyet verir miydi?

Bu noktada bir hatırlamada bulunmak istiyorum. Bundan birkaç yıl önce Tunus’ta bir hareket olmuştu. Adına “Arap Baharı” dendi. Bu “Bahar” daha sonra Mısır’ı, Libya’yı, Irak’ı, Yemen’i, Suriye’yi etkisi altına aldı. Şimdilerde Katar’da birşeyler yapılmak isteniyor. Bu “Bahar” nereye gittiyse hiç bir ülkede “çiçek açmadı”. Çiçek şöyle dursun, bu ülkelerde iç kargaşa aldı yürüdü. Dökülen kan hala durmadı. Bu “Bahar” nedeniyle ortadoğudaki kıyım nedeniyle ikinci dünya savaşından sonra en büyük mülteci sorunu yaşanıyor dünyamızda. Dünya, tarihin en büyük dramlarından birine şahitlik ediyor. Bu ülkelerde halk birbirinden nefret edercesine bir düşmanlık gelişti. Tüm bunlar dikkate alındığında “bir sonraki hedef Türkiye’miydi?” sorusu geliyor akıllara. 15 Temmuz 2016’da yaşananlar, bir ülkede yaşanan iç savaşın ne denli acı, ne denli yıkıcı olduğunu görmek adına önemliydi. Allah bir daha anavatan Türkiye’ye de, diğer ülke ve milletlere de benzer olayları yaşatmasın.

Türk halkı, fedakarlığıyla, bir gecede verdiği 250 şehit ve 2 binin üzerinde gaziyle olası felaketleri bertaraf etti. Çok daha büyük yıkımların önüne geçti. Geçmişte darbelerin sebep olduğu derin ve uzun yıllar açık kalan yaraları da dikkate alarak, ülkesine, devletine, demokrasiye sahip çıktı. Türk milleti, kendi tarihine 15 Temmuz destanını da kaydettirdi.

O gece şehit olan 250 kişiden biri de Türk dünyasının küçük bir parçası olan Batı Trakya Türklerinden gazeteci Mustafa Cambaz’dı. Bu vesileyle 15 Temmuz’un birinci yıldönümünde başta hemşerimiz Mustafa Cambaz olmak üzere tüm demokrasi şehitlerini rahmetle ve saygıyla anıyorum.

17 Temmuz 2017 Pazartesi 16:04