Anasayfa
24-07-2018
“Kavi, değişmesi zor, fikri sabit bir ‘derin’ devlet”
İki hafta önce azınlık siyasileriyle yaptığımız röportajda SİRİZA – ANEL hükümetinin üçbuçuk yıllık sürecini değerlendirmiştik. Sorularımızdan biri de “Sizce azınlık üç buçuk yıllık bu süreçte umduğunu buldu mu?” şeklindeydi.

Rodop milletvekilleri Mustafa Mustafa ile Ayhan Karayusuf bu soruya şu ortak yanıtı vermişlerdi: “Ne umduk, ne bulduk? Güzel bir soru ve cevabı kolay olmayan bir soru. Sol 1974’ten bu yana değişik renkleri ve biçimleriyle azınlık sorunlarının üzerine eğildi, önerilerde bulundu, mücadelelerin destekçisi oldu ve bazılarının da öncülüğünü yaptı. İktidar olarak solun icraatını, en başta belirttiğimiz olağanüstülük koşulları içerisinde değerlendirmek gerekiyor. Bir de bu 3,5 yıllık hükümet etme sürecinden deneyimimiz şudur: Azınlık konularında son derece kavi, değişmesi zor, fikri sabit bir ‘derin’ devlet sözkonusu. Ve bu derin devlet çok küçük, ‘günahsız’ adımların atılmasını dahi engellemeye çalışıyor.”

Rodop milletvekilleri Ayhan Karayusuf ve özellikle de Mustafa Mustafa çok uzun yıllardan bu yana aynı partide siyaset yapan, SİRİZA’nın yüzde 3’lük barajla mücadele ettiği, hatta baraj altında kaldığı yıllarda aday olan bir politikacılar. Parti olarak iktidara gelmeyi çok uzun yıllar beklediler. Üçbuçuk yıldır da iktidardalar. Bütün azınlık gibi onların da yıllanmış azınlık sorunlarına çözüm getirileceğine dair inançlarının olduğu kanaatindeyim. Ancak röportaj için sorduğumuz bu soruya verdikleri yanıt adeta bir itiraf niteliğinde. Aynı zamanda içinde hayal kırıklığını da taşıyan bir kanı, bir inanç, bir izlenim.

Ne diyor iki vekil? Şöyle diyor: “Azınlık konularında son derece kavi, değişmesi zor, fikri sabit bir ‘derin’ devlet sözkonusu. Ve bu derin devlet çok küçük, ‘günahsız’ adımların atılmasını dahi engellemeye çalışıyor.”

Azınlık konularında fikri sabit bir “derin” devlet. Küçük ve “günahsız” adımların atılmasına dahi izin verilmiyor.

Evet, Batı Trakya’da durum gerçekten de böyle. Alın size son günlerden iki örnek. Birincisi geçen hafta da yazdığımız konu olan İskeçe Türk Birliği. 2008 yılında çıkan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının uygulanmasını isterken mahkemeler “bunu uygulayacak bir yasa yok” , “bu karar içi hukuku bağlamaz” gibi şeyler söylüyordu. Ve sonuç olarak AİHM kararlarını uygulamıyordu. Ancak Avrupa Konseyi’nden sürekli bir biçimde uyarılar geliyordu. Bunlardan kurtulmak isteyen devlet AİHM kararlarının uygulanması için özel bir yasa çıkardı. Buna dayanarak İskeçe Türk Birliği’nin açtığı davaya bu kez de “Biz bu taleple gelen bir davaya daha önce bakmıştık, şimdi bakmıyoruz” dendi.

Devlet (veya derin devlet) İskeçe Türk Birliği konusunda AİHM kararını uygulama iradesi ve cesaretine sahip olmadığı için böyle bir “bahane” ortaya attı. Bu “bahane” farklı da olabilirdi. Anlaşılan bu “uygun” görülmüş.

İkinci örneğimiz yine son günlerden. Müftülük konusu. Geçen hafta Brüksel’de yapılan Erdoğan – Çipras görüşmesinde Batı Trakya’daki müftülük meselesinin de ele alındığını Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk gazetecilerle yaptığı görüşme sırasında söylediklerinden ve bu konuda Türk basınına yansıyan haberlerden öğrendik. Türk Cumhurbaşkanı müftülük sorununu ele aldıklarını söylüyor ve Yunan Başbakanın kendisine konuyla alakalı yapılması planlanan değişikliği anlattığını ifade ediyor. Bu gelişme de “Müftülük seçimine yeşil ışık” şeklinde yansıyor kamuoyuna. Yıllarca çözüme kavuşmayan bir azınlık sorununda “umut ışığı” yanacak darken, Yunan hükümet sözcüsü çıkıp “Bu konu Yunanistan’ın iç meselesidir” diye açıklama yapıyor. Tabii burada dikkat çeken bir nokta var. Hükümet Sözcüsü Canakopulos “Bu konu konuşulmadı, ele alınmadı” demiyor veya diyemiyor. Ancak “Bu konu müzakere konusu değil.” diyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanması için çıkartılan özel yasayı bile ele alıp da uluslararası mahkeme kararını uygulama iradesinden yoksun, aynı zamanda müftülük sorunuyla ilgili olarak azınlığı ilgilendiren “bu meseleyi de ele aldık” demekten çekinen bir yapı. Ne demişti iki azınlık milletvekili? Şöyle demişti: “Kavi, değişmesi zor, fikri sabit bir ‘derin’ devlet sözkonusu.”

24 Temmuz 2018 Salı 11:16