Anasayfa
26-11-2018
Bir panelin ardından…
Geçen hafta Gümülcine’de bir panel gerçekleştirildi. Atina Pantio üniversitesinden Aggelos Sirigos’un konuşmacı olarak katıldığı “Doğu Akdeniz’de Yunanistan, Kıbrıs, Türkiye” konulu panelde Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nı ilgilendiren konular da konuşuldu.

Türkiye ve Batı Trakya Türkleriyle ilgili Yunanistan’daki “uzman”lardan biri olan Prof. Sirigos’un azınlığımızla alakalı görüşlerinin son derece ilginç olduğunu bir kez daha idrak etmiş olduk.
Panelde dile getirilenleri dikkate alınca, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın uluslararası hukuka dayanan hakları ve kurumlarıyla ilgili nasıl bir çalışma yapıldığı, nelerin planlandığı, nelerin amaçlandığı net bir şekilde anlaşılıyor. Aggelos Sirigos’un azınlığı doğrudan ilgilendiren konulara değinmesi bir üniversite öğrencisinin “Bölgemizdeki Pomakları nasıl koruruz” mealindeki soruya cevap vermesiyle oluyor. Soruyu soran veya cevaplayanın “kuzey Yunanistan’daki Makedonları nasıl koruruz” şeklinde bir duyarlılığı olmadığı sürece bu “koruma” güdüsünün samimiyeti her zaman sorgulanacaktır.

Biz sayın Sirigos’un neler söylediğine bakalım. Şunları söylüyor:

“Pomakça yazısı olmayan bir dil, bu nedenle de okullarda okutulması çok zor” diyor. “Biz hayli uğraştık ama istenilen sonuca ulaşılamadı” diyor Pomakça’yla ilgili olarak. Rodop ilinde pomakça pek kullanılmıyor fakat İskeçe’de kullanılıyor deyip, ağırlığın oraya verilmesini öneriyor.

Bunları işitince, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın içinde hayata geçirilmek istenen “suni” bölünme gayretlerini daha iyi anlıyoruz. Yanlış anlaşılmasın; biz kimsenin ne hissettiğine nasıl bir kimliği tercih ettiğine karışmıyoruz. Fakat azınlığın içindeki farklı kültürel özellikleri “ayrışma” projesinin aracı olarak kullanılmasına da, her zaman demokratik kurallara sadık kalarak eleştirimizi yapma hakkımızı kullanacağız.

Devam edelim. Sayın Sirigos konuşmasında eski Rodop milletvekili Evripidis Stilyanidis’in bakanlığı döneminde azınlık köylerine devlet okulları açmak için çalışma başlattıklarını ancak istenen başarıya ulaşılamadığını söylüyor. Ve ekliyor; azınlık köylerinde mutlaka devlet ilkokulları açılmalıdır diyor.

Bu da Batı Trakya Türklerinde uzun süredir olan bir kanının ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Azınlık eğitiminin tamamen ortadan kaldırılmasıyla ilgili kanaati adeta doğruluyor Sirigos’un söyledikleri. Ve devam ediyor: “Mutlaka bölgede büyük köylerde devlet okulları açılmalıdır. Göreceksiniz bu durumda pomaklar çok büyük ölçüde devlet okullarını tercih edecektir” diyor. Böyle bir beklenti, bir umut, bir proje varmış gibi “hadi bir an önce bunu yapalım, göreceksiniz bak başarıya ulaşacağız” demeye getiriyor. “Zaten veliler son yıllarda devlet okullarını tercih ediyor, hadi bir an önce bu projeyi hayata geçirelim, köylere devlet okulları açalım” şeklinde önerisini ortaya koyuyor.

Ve devam ediyor. Bu defa sıra 240 İmam Yasası’nda. “Bu önemli projeyi de sayın Stilyanidis’le birlikte düşündük” diyor. Ve İskeçe bölgesinde çocukları üç saat Kur’an Kursunda tutan bir hocanın öğrencilerinin diğer kurslara gidemediği gibi bir örneği dillendirip, “İşte 240 imam yasasıyla din eğitimi okulda verilince bu gibi Kur’an kurslarına gerek kalmayacak” diyor.

Özetleyecek olursak şunları söylüyor Aggelos Sirigos; pomakçayı güçlendirelim, destekleyelim. Azınlık köylerine devlet okulları açalım. (dolayısıyla azınlık okulları kapanması için yol açılsın). Azınlığın seçtiği müftülüklere bağlı olarak faaliyet gösteren Kur’an kurslarına ihtiyaç kalmaması için 240 imam yasası projesini güçlendirelim ve yaygınlaştıralım.

Evet kısaca böyle.

Sayın Sirigos’un Batı Trakya’da yaşayan azınlığımız hakkındaki görüşleri ve azınlığımızın geleceğiyle ilgili tasavvurları, azınlığın talepleri, beklentileri ve kazanılmış haklarıyla bir alakası yok. Bu görüşler Batı Trakya Türklerini temelde bir “sorun” ve hatta “tehlike” olarak gören bakış açısının ürünü. Ülkenin en önemli üniversitelerinde görev yapan aydın bir akademisyenden, uluslararası anlaşmalarla garanti altına alınan “azınlık eğitimi”nin köküne kibrit suyu dökecek projeleri değil, azınlık eğitimini nasıl iyileştiririz düşüncelerini duymayı beklerdik. Tabii ki bu görüşleri ilk kez duymuyoruz. Ancak, bu görüş ve düşüncelerin dillendirilmesi “egemen düşüncenin” nasıl bir azınlık hayal ettiğini anlamamıza vesile oluyor. Bir noktada da malumun ilanı oluyor…

26 Kasım 2018 Pazartesi 15:35