Anasayfa
13-01-2020
Çocuğun toplumsallaşmasında kuralların önemi
Toplumsal kurallar kişinin yaşadığı toplum içinde uyması gereken kurallardır. Her anne baba çocuğun toplumsallaşma yaşı olan 2 yaş ile birlikte ona bu kuralları öğretmeye başlamalıdır. Özellikle bizim gibi Azınlık toplulukları buna daha fazla ağırlık vererek örnek bir toplum oluşturmak zorundadır. Toplumumuzun iyi bir sosyal statü oluşturabilmesi için, biz aileler de buna gereken önemi vererek, çocuklarımıza iyi örnek ve model oluşturabilmeliyiz.

Çocuk bir yaşından itibaren, yaşadığı toplum içinde neler yapıp yapmaması gerektiğini öğrenmeye başlar. Yaşadığı toplum derken, bunu öncelikle onun içinde bulunduğu ailesi ve yakın çevresi oluşturmaktadır. İki yaşından itibaren çocuk, öğrendiklerini uygulamaya başlar. Kuralları öğrenemeyen ya da kendisine öğretilmeyen çocuk, gerek okulda, gerekse diğer sosyal yaşamında uyumsuzluklar gösterir.

Dolayısıyla, çocuğun bu kuralları öğrenmesine çok erken yaşlarda başlanmalıdır. Bu eğitim, ailede başlayıp, okulda devam eder. Çocuk aile içinde gördüklerini öğrenir ve benimser. Çocuğa iyi örnek olabilmek için aile bireylerinin gerek aile içi, gerekse toplum içerisindeki davranışlarının düzgün olması son derece önemlidir. Çünkü çocuğun psiko – sosyal gelişim süreci, taklit üzerine kurulmuştur. Çocuk, aile bireylerini ve yakın çevresindekileri taklit ederek sosyal yaşamını sürdürmeye başlar.

“Çocuktur, anlamaz” diye düşünerek, onun yanında yapılan tartışmalar, olumsuz davranışlar, çocuk tarafından kaydedilir. Nitekim anne baba kendilerinin olumsuz davranışlarını, çocuğun davranışlarında yakalayabilirler. Hatta kızarak çocuğa tepki gösterebilirler. Genellikle de çocuğun bu olumsuzlukları, arkadaşlarından öğrendiği söylenerek, ebeveyn suçu kendinde aramaz.

Özellikle iki yaşından başlayarak çocuk, aile içinde ve sosyal çevresinde gördüğü, öğrendiği her şeyi uygulamaya girişir. Bunu gerek hareketleri, gerekse sözleriyle yapmaktadır. Örneğin, babası küfreden çocuk, küfür öğrenir, şiddet gören çocuk da arkadaşlarına şiddet uygular. Kısacası, iyi davranışlara tanık olmuşsa iyi davranışlar, kötü davranışlara tanık oluşsa da kötü davranışar sergiler.

Dolayısıyla anne baba çocuğa kural koyarken, öncelikle bunlara kendilerinin uyup uymadıklarına bakmalıdırlar. Çocuğa, “arkadaşlarınla iyi geçinmelisin”, derken, kendileri, kendi arkadaşları hakkında kötü konuştuklarında elbette ki çocuğa kötü örnek olacaklardır. Nitekim çocuk da kendi arkadaşlarına onlardan gördüğü şekilde yaklaşacaktır. Ya da çocuğa, teşekkür etmiyor diye kızan bir anne – baba, öncelikle kendilerinin “teşekkür ederim”, “özür dilerim”, “rica ederim” gibi cümleleri ya da “lütfen” kelimesini ne kadar sıklıkta kullandıklarını sorgulamalıdır. Aile içinde toplumsal kuralların, görgü kurallarının kullanılmasına yer vermek son derece önemlidir. Çocuktan bir şey istendiğinde asla emretmeden, rica ederek istenmesi, çocukta, “ben de artık bir bireyim, bana da değer veriliyor” düşüncesinin ve duygusunun gelişmesine yardımcı olur.

İnsanlar arasındaki kıskançlıklar, ikiyüzlülük, dedikodu, samimiyetsiz davranışlar, bir toplumun gelişimini engelleyen olumsuz özelliklerdir. Bunlara yer vermeyerek, birbirimize empati ile yaklaşarak, çocuklarımıza iyi örnek olabilmemiz insanları sevmelerini sağlayabilmemiz açısından büyük önem taşımaktadır. Onlara olumsuz davranışlar ve duygular empoze ettiğimiz sürece, toplumumuz geri kalmaya, gelişmemeye mahkum olacaktır.

Çocuklara, empatiyi, yardımlaşmayı, insanları sevmeyi ve onların başarılarını takdir edebilmeyi öğretmeliyiz. Kıskançlık kişinin hayatına girdiğinde onun hem özel hayatında, hem de sosyal yaşamında başarılı olması beklenemez.

Örnek bir toplum oluşturabilmek için, örnek çocuklar yetiştirebilmek hedefimiz olmalıdır.

Hepinize, sağlıklı, huzurlu, bereketli, barış dolu bir yıl diliyorum.

13 Ocak 2020 Pazartesi 14:32