09-11-2015
Ergenlik Döneminde Duygusal Gelişim
Her anne baba çocuğunun ergenlik dönemine geçmesiyle birlikte ondaki değişimi farkedebilir. Bu değişim, gerek hormonlardan gerekse çocuğun yapısından ve sosyal çevresinden kaynaklanır. Küçük çocuğumuz artık büyümüş ve gençlik dönemine ilk adımını atmıştır.
Kızlar genellikle erkeklerden daha önce duygusal olgunluğa erişirler. Bunun için de duygularını daha iyi kontrol edebilirler. Erkekler ise, kızgınlıklarını, heyecanlarını daha yoğun yaşarlar. Biz eğitimcilerle anne babaların bilmesi gereken önemli bir nokta bu dönemdeki çocukların aile ve sosyal çevreleri tarafından “anlaşılabilme” kaygısını taşıdıklarıdır. Çünkü ergen, karamsardır, huzursuzdur, iç sıkıntıları vardır. Bu yüzden de, ona güven sağlayabilecek, bu duygusal yoğunluğun geçici olduğunu kendisine anlatılabilecek bir aileye ihtiyacı vardır. “Anlaşılamamak” ergenin en büyük sorunudur. Anne babanın, gencin söylediklerini, onu eleştirmeden, küçümsemeden dinlemesi ve kendisini anlatabilmesine fırsat vermesi, genci rahatlatacaktır. Özellikle de, karşı cinsle ilgili yaşadığı hayal kırıklıklarında desteğe ihtiyacı daha fazla olmaktadır. Zira bu durumları atlatabilmesi daha sancılı olmaktadır.
Bu dönemde ergen, anne babadan daha fazla serbestlik ve izin istemektedir. Bağımsızlığı engellendiğinde, izin alamadığı zamanlarda ise huysuzlaşarak ailesiyle çatışmaya girebilir. Anne babanın ergeni istemediği şeylere yönlendirmesi, kendisinden yapabileceğinden daha fazla beklentilerinin olması, onun aşağılamaları, başkalarıyla kıyaslamaları, sık sık eleştirmeleri, genci üzerek ruh sağlığının bozulmasına neden olabilir.
Karamsarlık, asık suratlılık, sebepsiz ağlamalar, bu dönemin duygusal yoğunluğundan kaynaklanmaktadır. Ergen, olumsuz duygularını el, kol hareketi yaparak, bağırıp çağırarak dışa vurmaya çalışır. Karşı cinse olan ilgisini ise genellikle içinde saklayarak duygularını ve sevgisini açıklamakta zorlanır.
Bu dönemde ergen hiç bir şeyden mutlu olamaz. Her söyleneni yanlış anlayabilir ve kolay alınır. Çeşitli üzüntü ve korkular yaşar. Duyguları değişkendir. Bir gün çok kızdığı bir şeye ertesi gün tepki göstermeyebilir.
Sürekli gelecekle ilgili hayaller kurar. Bazen derslerde bile, dersi dinlemeyerek kendi hayal dünyasına dalabilir. Bazı zamanlar ail eve arkadaşlarından uzaklaşıp yalnız kalmak ister, odasına kapanır. Bu durum anne babayı rahatsız etse de, çocuğa anlayış gösterilmesi, duygularına saygı duyulması gerekir. Derslerine karşı da isteksizlik gösterebilir. Çabuk yorulduğunu söyleyerek ders çalışmak istemez. Bu onun biyolojik gelişiminin bir parçasıdır. Yaşı büyüyüp gelişimi tamamlandığında bu şikayetleri sona erecektir. Yine bu dönemde ergen sık sık ağlama nöbetlerine girebilir. Durup dururken ağlamaya başlayabilir. Erkeklerin ağlaması hoş karşılanmadığı için erkek ergen, gizli gizli ağlar, kızlarsa her fırsatta göz yaşlarını dökmeye hazırdırlar.
Bütün bu olumsuz davranışlar, ergenlik döneminin sona ermesiyle birlikte ortadan kalkacaktır. Ancak anne babaya bu dönemde onu anlamaya çalışmaları ve destek olmaları açısından önemli görevler düşmektedir. Genci yalnız bırakmayarak onunla arkadaş olmaya çalışarak, sorunlarını dinleyip, birlikte çözüm bulabilmek, onunla hoş vakit geçirmeye çalışmak, arkadaşlarıyla tanışarak, bulunduğu ortamları araştırarak, yanlış arkadaşlıklar kurmasına engel olabilmek, anne babaların başlıca görevlerindendir. Çünkü çocuğumuzun rahat bir ergenlik dönemi geçirebilmesi için bunları başarabilmek son derece önemlidir.
9 Kasım 2015 Pazartesi 14:34